OTUZ "8"
#Merdiven#
Müzik- "Şahsiyet" HeyecanBu olanların hepsi tabii ki, Murat başkomisere bildirilmeliydi. Ceylan telefonunda gördüyü mesajdan habersiz olduğunu, birisinin ona tuzak kurduğunu, bunun doğru olmadığını söylüyor, e haliyle tabii, Mehmet ve Kuzey ona inanmıyordu. Mehmet: Samet, Ceylan hanımı misafir edeceğiz bu gün, hadi bakalım.
Ceylan, " bana tuzak kuruyorlar, inanmayın, hayır" diğerek bağırıyordu. Murat başkomiser sesleri duyduktan sonra odasından çıktı. Kuzey de, " biz de tam sizin yanınıza geliyorduk, başkomiserim"
~~~
Murat: Oğlum, o kız neden öyle bağırıyordu?
Mehmet: Başkomiserim, inanmayacaksınız ama. Galiba cinayetin bir numaralı şüphelisi, Ceylan Durmazın ta kendisi.
Şaşkınlıkla neler olduğunu duymak isteyen Murat'dan sadece " ne?" Sorusu çıkmıştı,
Kuzey: Şu ki, biz sorgu esnasında kızda bir tuhaflık hiss etmiştik zaten. Bir az garipti,
Selma: Nasıl yani, garip?
Kuzey: bir az beklersen canım, öğrenirsin. Evet, sanki babasının ölümüne hiç üzülmemiş gibi tavrı vardı. Nedenini sorduğumda ise, beni tersledi. Sorgunun sonunda kızın telefonuna bir mesaj geldi, başkomiserim.
Murat: nedir, bir bakayim,!
"Artık aramızda fazla engel kalmadı, Polis kardeş"
Murat ve Selma baya bir şaşırmıştı bu mesaja. Yine bir az şüpheyle yanaşmalarına karşın ise Nisa ve Özgürün bulduğu diğer bir kanıtdı.
Nisa: Başkomiserim, girebilirmiyiz?
Murat şaşkın bir şekilde: Tabii, kızım buyurun,
Nisa: Bu kolyeyi, olay yerinden yirmi metre kenarda bulduk. Üzerinde sonsuzluk işareti var.
Selim: Sonsuzluk değil o, sekiz.
Mehmet: Tabi ya, maktülün üzerinde de kanla sekiz çizilmişti.
Özgür: Kızın adı da var, üzerinde. Artık bu delil her şeyin göstergesi.
Ekip arkadaşları Nisa ve Özgür'e telefon mesajını göstermişti. Ekip olayı çözdükleri için mutlu olmuş ve hiç zor olmadı diyerek, kahkahalar atmaya başlamışlardı. Murat başkomiser ise, tam tersiydi. Bu işde başka bir iş olduğunu düşünüyordu,
Murat: Arkadaşlar, henüz birşey çözmedik. Sadece küçük ipuçlarını genişlendirdik.
Selma: Başkomiserim, bundan büyük delilmi olur?
Murat: Mesajı bir daha göstersene bana. Bak, bunu kim yazdı düşündünüzmü? Tamam, farz edelim ki, cinayeti Ceylan işledi. İşte bu mesajı yazan kişi, ya cinayeti biliyor ya da cinayet ortağı.
Ekipten ses gelmedi, bir süreliğine. Sessizliği yine Murat bozdu,
Murat: Nisa, sen mesajın hangi numaradan geldiğini tesbit etmeye çalış. Biz de Özgürle Ceylan'ın yanına gidelim. Hey, siz üçünüz. Adamın evine gidiyorsunuz, bakın evde ne bulmuşlar, hadi, çözelim bu işi...
~~~
Murat ve Özgür nezarethanede Ceylana bir kaç soru sormaya giderler.
Ceylan: Lütfen, inanın bana, o mesajın kimden geldiğini bilmiyorum, bana oyun kuruyorlar.
Murat: Ceylan biliyorum, sakin ol bi. Bekle, azıcık, olay yerinden senin ismin yazılı olan bir kolye bulunmuş. Bu detaylar senin hakkında düşünmemize neden oluyor.
Ceylan: Benim öyle bir kolyem yok, inanın bana, benim hiç böyle bir kolyem olmadı.
Murat: Ceylan, sana inanmam için leyhine deliller bulmam lazım, henüz öyle bir şey bulamadık, ama bula biliriz. Eğer sana inanmamı istiyorsan, bana gerçekleri anlatman lazım.
Ceylan: ben ne biliyorsam, hepsini anlatdım, başka birşey bilmiyorum, polis bey, lütfen bana yardım edin. Ben neden öldüreyim babamı? Lütfen, inanın bana.Murat ve Özgür karşılarında onlara inanmalarını bekleyen birisine inanmaya bir neden olmadığını gördükten sonra oradan ayrıldılar.
Murat: Özgür ne düşünüyorsun?
Özgür: Deliller ne söylerse o, başkomiserim, ama aklım siz söylediklerinize takıldı, mesajın kimden geldiği.
Murat: Bakalım, oğlum öğreneceğiz Allahın izniyle.~~~
Gün ortası olmuştu. Ekip on dakika yemek yedikten sonra, toplantı odalarında bir daha buluşacaktı. Selmanın da gelmesiyle ekip tamamlandı ve toplantı yine her zamanki gibi, başladı...
Nisa: Numara, Hayrettin Seferoğlu diye birinin adına kayıtlı. Adam on sene önce ölmüş. Yani, numaradan bir şey çıkmadı.
Murat: tabi, ne beklenirdi ki, bunu yapan ya da yapanlar baya bir, planlamış bu işi, arkadaşlar. Onun için fazlasıyla dikkatli olmamız lazım.
Mehmet: Başkomiserim, ben farklı birşey buldum, maktülün geçmişi araştırıldığında, 2008 senesi boş gibi gözüküyor. Adam bu yılda, hakkında ne varsa sildirmiş. Hiç bir detaya rastlayamadık.
Murat: Güzel, çok güzel. Buradan bir şey çıkacak.
Selma: Başkomiserim, şimdi Ceylan nasıl olacak? Cezaevine mi gidecek yani?
Murat: Şimdilik görünen o, eğer farklı bir şey bulunmazsa, soruşturma bitene kadar, tutuklu yargılanacak. Haydi, çocuklar, Mehmet ve Selma, siz ikiniz bu 2008 üzerinde çalışın. Diğerleri, özel çalışma yapılsın!, eve gidebilirsiniz, yarın yine 8'de yeni birşeylerle sizi bekliyorum.~~~
İşten baya yorgun çıkan Murat, evine gitmiş ve ailesiyle hasret gidermiştir.
Murat: Başak, karıcığım, yemeye ne var, kurt gibi acıktım, Valla
Başak: Olmaz olurmu, evimin direği,
Murat: o ne be, yenimi buldun? Evimin direği de neymiş?, çok komiksin aşkım ya,
Başak: hödüksün işte, hödük.
Murat: ya aşkım, benim, bir ısırık almam lazım senden, yoksa ölürüm kızım,
Başak: buyurun efendim, afiyet olsun
Murat: ellerine sağlık, güzellik,
Başak: işler nasıl gidiyor? Bula bildinizmi katili?
Murat: Sen nereden biliyorsun?
Başak, gözlerindeki korkuyu sesine yansıtarak: Canım, cinayet şubede çalışıyorsun, e tabi her gün bir katil vardır.
Murat: hiç kızım ya, bu sonuncu olan cinayetde baya bir çalışmaya mecbur kaldık. Farklı detaylar var, çözümlendiremiyoruz.
Başak: Bulursun sen, canım, aşkım. Ben Fulyaya bakıyim.~~~
Selma ve Mehmet, 2008'in üzerine düşmüşlerdi. Bunun için, maktülün önce çalıştığı yerlere gidip, bazı bilgiler alacaklardı.
Mehmet: neden bir yılını silerki insan?
Selma: belki de, o dönemde çalışmadı, ne bileyim, belki hastalandı? Her türlü şey ola bilir.
Mehmet: şimdi öğreniriz ne olup-bitdiğini,
İstanbulda görev aldığı yere gidip, K.D hakkında, özellikle 2008 hakkında bilgi alacaklardı. Şimdiki müdürün genç olması ve işe daha yeni başlamış olması, işlerini hayli zorlaştıracaktı.
Mehmet: Merhaba, bizim iki gün önce beşiktaş yakınlığındaki ormanda bulunan, eski savcı K.D'nin soruşturması ile ilgili bazı sorularımız olacaktı. Müdürüm, Kerim beyin, daha önce burada çalıştığı dönemden kalan iş arkadaşlarıyla temasta olmamız lazım.
+++ Ben burada daha yeniyim, arkadaşlar, ama Kerim beyle çalışanların hepsi ya emekli oldu, ya da sizlere ömür. Ben öyle biliyorum en azından. En yakın arkadaşı, Melih bey var. O da arşiv odasında çalışıyordu. Şimdi, huzurevinde olması lazım.
Mehmet: Bizim acilen o adamla konuşmamız lazım, müdür bey, lütfen bizim için bir şeyler yapa bilirmisiniz?~~~
Mehmet ve Selma, 2008'in izlerini bulmakta emin adımlarla ilerliyorlardı. Huzur evinin adresini almış ve oraya doğru yola koyulmuşlardı ki, telsizde Murat başkomiserin sesini duydular:
"Elinizde ne işiniz varsa, hemen bırakıp, şimdi anons edilecek yere geliyorsunuz. Bu cinayetin bir kopyası daha. Hemen, orada olun, hemen."
~~~
Bu hiç iyi olmamıştı, bir cinayet üzerinde iz üzerine düşmüşken, ikinci bir vaka gelmişti, hem de tam aynı cinayet denilebilecek cinsden. Yine bir erkek cinayeti. Ağaçtan asılmış, üzerine kanla "8-1" çizilmiş.
Murat: kolay gelsin, arkadaşlar, durum nedir?
Polis çalışanı: Başkomiserim, Ali Sarıoğlu adında, 35 yaşında bir ceset. Muhtemelen, başka yerde öldürülüp, ağaçtan asılmış ve üzerine kanla, "8-1" çizilmiş.
Murat: tamam, devam edin, kolay gelsin. Ekip, toplanın, bu o demek ki, 8'den bir kişi daha azaldı, çıldıracağım, sekiz cinayetin olmasına eğer izin verirsek, batarız, anlaya biliyormusunuz? Batarız... Bana bakın, Ceylanın katil olma şansı azalıyor. Ya da, bunu yapan onun, ortağı. Hadi etrafa bir göz gezdirelim.Ekip etrafa göz gezdirirken, Mehmet ve Kuzey yine birlikte arama yapıyorlardı.
Kuzey: oğlum, ben bir tek şeyi anlamıyorum, bu adam cesedi nasıl asıyor lan bu kadar uzunlukta olan ağaça?
Kuzey bunları dediği anda, Mehmet olay yerinden az kenarda, çalılıklar arasında olan merdiven'i gördü. "Ekip" diye bağırarak, her kesi oraya çağırdı,
Kuzey: başkomiserim, burada bir merdiven var.
Murat: bunu bir denetlesinler bakalım, iz örnekleri alınsın, işinizi benmi öğreteceğim? Hadi çalışın.2.Bölüm sonu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Otuz "8"
ActionHer şey aslında o cinayetle başladı.Katledilerek öldürülen Ünlü savcı K.D'nin üzerinde yazılan notla, tüm polis teşkilatı teşviş altına düştü. " 8 metre yakınında , 8 nefes ötenizdeyiz." Otuzu sekizden ayıran kadınların sırlarla dolu hikayesini dinl...