Koşuyordum. Neyden kaçtığımdan emin olmadan kendimi bir koşuşturmacanın içinde bulmuştum. Koşarken kapüşonum düştü ve belime kadar uzanmayan kısa siyah saçlarım ay ışığına çıktı. Nefesimin tükendiğini hissediyordum. Köpek gibi solumaya başlamıştım ve hepsi beş dakika önce içtiğim sigaradandı. Kaçarken telefonumu çıkarıp saate baktım. Gece vakti hep dışarı çıkar ve biraz hava alırdım ama bu sefer ilk kez insanlara bulaşmıştım. Arkamdaki ayak sesleri kesilmişti. Ama bakmaya korkuyordum. Tahminimce şu an sağa saparsam karşıma çıkma ihtimalleri yüzde üç falandı. Koşmamı yavaşlatıp sağa saptım. Cebimden bir sigara çıkardım.
Arkamdaki insanlar tam olarak içlerinden en çirkinin cebinden gizlice aldığım çakı için üç sokak bir cadde peşimden koşmuşlardı. Bunu neden yaptığımı bilmiyordum ama cebimi yoklayınca çakıyı düşürdüğümü fark ettim. O zaman neden peşimi bıraktıklarını anladım. Yolları biraz daha uzatarak eve doğru yöneldim. Elimdeki yarısına geldiğim sigarayı büyük bir iştahla bitirdim. İç cebime koyduğum paraları ve anahtarı kontrol ettim. Eve yaklaşmıştım. Evimin biraz ilerisinde kalan markete girip bir paket sigara ve üç tane enerji içeceği aldım. Bu gece uzun olacaktı.
Eve girdiğimde Aslı'nın henüz eve gelmediğini anladım. Büyük ihtimalle mesaiye kalmıştı. Aslı benim kuzenimdi. Ben üniversiteyi bu şehirde kazandığımdan beri burada beraber yaşıyorduk. Çok büyük olmayan bir şirkette genel müdürdü. Ben mi? Ben freelancer olarak çalışıyordum. Evden İngilizce çeviri yaparak para kazanıyordum ve genelde geceleri çalışıp gündüzleri uyuyordum. Henüz on dokuz yaşındaydım. Hala üniversitem bitmemişti. Laptopumun başına kurulup her şeyi hazırladım. Maillerimi kontrol ediyordum. Her zamanki iş maillerinden daha değişik bir mail ile karşılaştım.
Maili kontrol etmeden bir enerji içeceği açtım. Sigara yaktım. Tam o esnada Aslı'nın eve geldiğini belirten kapı sesini duydum. Apartmanın ikinci katındaydık. Bir öğrenci evinden çok mutfaktan anne çıkacak izlenimi veren bir eve sahiptik. Ama tabi ki buz dolabımızda içki stoğumuz vardı. Aslı bezgin adımlar atarak çalışma odamın önüne geldi ve kapıyı tıklattı. "Gir" dememle içeri bezgin suratıyla girdi. Büyük ihtimalle yine iş yerindeki adam sarkıntılık etmişti. Adamdan oldum olası haz etmezdik.
"Nasılsın minik civciv?" diyerek güldürmeye çalıştım. Aslı yapay bir tebessümle "İyiyim diyelim iyi olayım şekerim. Ayaklarım ağrıyor topukludan" dedi ve kendini masamın önündeki koltuğa attı. İş maillerimi düzene sokarken cevap verdim "şurada ağrı için ilaç var güzelim, beklerim dersen birer kahve yaparım şunlar bitince" dedim. Tam o sırada Aslı sayesinde unuttuğum mail gözüme çarptı. Aslı olur anlamında kafasını salladıktan sonra "ben gidip kahve yapayım kuzum sen güzel güzel çalış" dedi ve odadan çıktı.
Sonunda yalnız kalınca maili açtım. Şöyle yazıyordu;
Sayın Deva Deniz,
Yarın saat 15.25'de düzenlenecek Sanat etkinliğine davetlisiniz.
Sizi aramızda görmekten gurur duyacağız.
Gönderen: ASYA YAPIM ŞİRKETİ
Mail üvey annemin şirketinden gelmişti. Kapı tıklanmasıyla kendime geldim. Aslı içeriye girdikten sonra ona maili gösterdim. Önce boş boş ekrana sonra suratıma baktı. Sonunda jeton düştü ve gözlerini kocaman açıp "Gidecek misin?" diye sordu. Bilmiyorum, der gibi dudak büzdüm. "Hadi ama cidden bu eğlenceyi kaçıracak mısın?" diyen sevgili kuzenim beynime hinlik fikirlerinin tohumlarını ekmişti. "Tabi ki kaçırmayacağım" diyerek sinsi bir gülüş attım. Kahvemden bir yudum alıp sigara çıkardım ve birer sigara tüttürdükten sonra Aslı uyumaya gitti. Bense gelen işleri yaptım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÜYÜK PLAN
Chick-LitA: Nasılsın kuzgunum? D: Hiçbir şey planladığım gibi gitmiyor sarı civcivim. A: Neden ki? D: Asya denen kadın yine babamla arama girdi de ondan. Aslı tam bir şey diyecekken arkadan gelen öksürük sesiyle Aslı'ya sonra ararım deyip kapattım ve öksüren...