Fallara inanmazdım!..
Çünkü boş umutlar beyhude sözler içeren hayal ticaretidir fallar. Geleceği zamanı geldiğinde yaşayacağız elbette ne gerek var ki bugünümüzde geleceğin kaygısını taşımaya.Günün birinde falların çıkacağını bilseydim beylik laflar etmezdim. Öyle ki sonbahar yağmuruyla başlayan hikayemin kış ayazına dönüşünü kalbim üşüyerek izlemezdim.
Soğuk ve yağmurlu bir ekim akşamı idi kalbimde sakura çiçeklerinin açtığı ama gökyüzünün yeryüzüne haykırır gibi ağladığı zaman. Onu öyle köprünün trabzanlarına tutunmuş acıyla ağlarken gördüğüm zaman merak etmiştim ilk defa birinin neden ağladığını merak etmiş ona yardım etmek istemiştim yoksa falımda çıktığı gibi kalpgözüm müydü onu gören.
Bu güne kadar iş yerimde soğuk kaba ve umursamaz olarak bilinen Min Yoongi sadece onu mu beklemişti falındaki kupa kızını... Tek bir fark vardı o bir kız değil bir erkekti. Kızlardan daha masum ve daha güzel yüzlü bir erkek...
Bundan 1 hafta önce hayatında ki belkide tek kişi çocukluk arkadaşı dostu sırdaşı Jungkook onu zorla bir falcıya sürükleyip iskambil fallarına baktırmak istemeseydi fallara inanmayacaktım ya da o falcıya gitmeseydim de belki kaderim karşıma çıkacaktı kim bilir.
-hadi ama hyung neden bu kadar inatçısın sadece iskambil falımıza baktıracağız bunda bu kadar büyütecek ne var anlamadım.
Artık başım ağırıyordu gerçekten ama yeterince işte yorulmuştum zaten birde jungkook un çenesi hiç çekilmiyordu.
-beni rahat bırak tavşan velet sana gitmek istemediğimi söyledim sen geleceğini öğren ben istemiyorum.
-Beni yalnız bırakma hyungieee lütfen lütfen lütfen.Tavşan kookie bakışlarına dudağını büzüp yaptığı aegyo ya kandım yine.
-Aishh üçkağıtçı velet yine kandırmayı başardın hyungunu hadi gidelim.
-Oleyyy be sen bir tanesin hyungiee deyip paltosunu giyindi ve kapıya çıktı.1 saattir beklediğimiz anlamsız sıra nihayet bitmiş ve bize sıra gelmişti bu esnada sigara paketimin yarısı bitmişti biraz daha sıramız gelmeseydi atmosfere karışacaktım sanırım.
İçerisi tam bir klişe idi küreler astronomik objeler burçlar vs.gereksiz bir sürü ıvır zıvır..Falcının karşısına kurulduğumuzda ağzımızı açmadan iskambil kartlarını karıp dizmeye başlamıştı. Kartları dizip nihayet konuştuğunda direk bana bakıp gözlerini dikti ve -sen dedi beni gösterirken~ gökyüzünün yeryüzüne ağladığı zamanda kalbinin baharını görecek ve ona mühürleneceksin.
Mühürlenmek mi hadi ama ne diyor bu yaşlı bunak.
-Ne mührü ne baharı ne diyorsun sen edebiyat dersinde değiliz.
-İnanmadığını biliyorum genç adam ama göreceksin kaderin sana hiç ummadığın anda gelecek.Bunak çok oluyordu artık bağdaş kurup oturduğum yerden kalkıp omzumun üstünden jungkooka baktım ağzı açık bunağın söylediklerini dinliyordu.
-Size iyi eğlenceler benden bu kadar sen devam et kook deyip çıkışa doğru gittim.
Arkamdan seslensede hiç bakmadan yürüyüp gittim ordan.Falların çıkması çikolatalı kar yağması gibi birşeydi insanlar mutluluk haberlerini çok istediklerinden inanıyorlardı boş laflara.
Metroda kulaklıklarımı takıp en kuytu yere geçip uyumaya çalıştım eve gidene kadar kestirip o saçma fal macerasını aklımdan silmek istiyordum.Ama bilmediğim birşey vardı kaderim son kozunu oynamamıştı. Ve ben büyük konuşmuştum.
Selamlar saygılar gecenin bir yarısı teomanın kupa kızı sinek valesi şarkısından esinlenerek yazmaya başladığım bir hikayedir. Umarım sonuna kadar gidebilirim bu benim ilk hikayemdir. Desteklerinizi bekliyorum
Keyifli okumalar kendinize iyi bakın...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kupa Kızı Sinek Valesi (sope)
Fiksi Penggemar#bir iskambil falında çıkmıştık birbirimize# boy×boy kısahikaye yoongi hoseok