❝bölüm sekiz❞

2.6K 199 36
                                    

❝part 1❞

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

❝part 1❞

Öğle arasının geldiğini bildiren zil çaldığında siyah saçlı kız yerinden kalkmadı. Jennie zehirlendiği için üç gündür sınavlara girmiyordu. Girmediği sınavların telafi sınavlarına girmek zorunda kalacaktı ve bu onun için bir ilk olacaktı. Daha önce hiç telafi sınavlarına girmemişti.

Telafilerin daha zor olduğunu biliyordu ve bu daha çok çalışması anlamına geliyordu ancak yarın bir sınavı vardı ve onda bile başarılı olacağından emin değildi. Aklından umutsuzca düşünceler geçerken önüne çekilen sandalye birisi oturdu. Siyahın sevimli tonlarındaki gözlerini oturan kişiye dikti ve göz bebekleri küçüldü. Jin neden buradaydı ki?

Jin her zamanki gülümsemesi ile ona baktı ve konuşmaya başladı. "Jennie'ye olanları duydum." Bu cümle genç kızın kaşlarını çatmasına yetmişti. Nereden duymuştu? Başka kimler biliyordu? Jin ellerini sakin ol şeklinde salladı. "Taehyung ile konuşurken öğrendim. Ve bu yüzden sınavlara çalışamadığını biliyorum. Daha önce hiç telafi sınavına girdin mi?"

Ji-Soo başını olumsuz anlamda salladı ve yumuşadığını fark etti. "O zaman," Jin heyecanla konuşuyordu ve bu durum Ji-Soo'yu biraz endişelendirmişti. "Birlikte telafi sınavlarına girebiliriz!"

❝part 2❞

"İşte böyle." dedikten sonra kutu meyve suyundan bir yudum aldı. Kahverengi saçlı kız düşüncelere dalmış gözüküyordu ancak konuşan o oldu. "Jin'in böyle birisi olduğunu bilmezdim."

Ji-Soo da ona katıldığını belirttikten sonra ona heyecanla bakan Lisa ve Rosé'a göz devirdi. "Devam et." Lisa heyecanını gizlemeden konuşmuştu. Ji-Soo göz devirdi ve sonra aralarında geçen konuşmayı anlattı.

"Benimle birlikte adil bir şekilde yarışmak istediğini söyledi. Bu yüzden o da ben yokken okula gelmemiş ve hastaneden özel rapor almış. Telafi sınavlarına birlikte gireceğiz özetle. Ayrıca.." Genç kız bir şey söyleyip söylememek arasında kararsızdı. "Her okul çıkışı birlikte ders çalışmak istiyor."

Lisa'dan bir sevinç çığlığı koptu. Çoğu kişi yüksek ses yüzünden dörtlünün masasına bakarken Lisa'nın onları umursadığı yoktu. "Sonunda!" Ji-Soo kızarmıştı ama bunu gizleme gereksinimi duymadan kıza tepki göstermeye başladı.

Jennie arkasına yaslandı ve gözlerini etrafta gezdirmeye başladı. Daha deminden beri izlendiğini hissediyordu ve bu yüzden rahat olamamıştı. Gözleri kimseyi yakalayamadığı zaman sinirle sandalyeden kalktı ve kızlara hiçbir şey demeden oradan ayrıldı. Bu hisse daha fazla katlanamazdı.

❝part 3❞

Öğle arasının bitmesine çok az kalmıştı ve Rosé heyecanla ayağa kalktı. "Üzgünüm gitmem gerekiyor!" diyerek kızların bir şey demesine izin vermeden koşarak sınıfa çıktı.

Sonraki dersi müzikti. Öğretmenleri tabii ki Rosé ile Jimin'in yarışma için çalışmasına izin verecekti, bu yüzden genç kız sonunda Jimin'e mektubu verebilecek olmanın sevincini yaşıyordu.

O mektubu açarken içinde ne olduğuna bakmak istiyordu. Neden onun sırasına konduğunu da merak ediyordu tabii. Ders zili çaldığında nefes nefese sınıfa ulaşmıştı. Sınıfta kimseyi görmeyi beklemiyordu ancak Jimin ve Taehyung sınıftalardı. İyi de Taehyung bu sınıfta değildi ki?

Rosé yüzünde kocaman bir gülümseme ile ikisine baktı. "Selam." dedi. Jimin de aynı şekilde ona karşılık verirken Taehyung sadece kızı süzmekle yetinmişti. "İkiniz birlikte şarkı söyleyeceksiniz değil mi?" diye de sordu tabii. Rosé istemsizce kızardı. Saçlarının yüzünü kapattığını umdu. "Evet." diyerek yanıtladı Jimin.

Rosé mektubu bulmak için çantasını karıştırmaya başladığı sırada öğretmenler zili çalmıştı. Taehyung suratını yalandan asarak Jimin'e baktı. "Gitmem gerek. Sonra konuşuruz." Taehyung ikisini de el sallayarak sınıftan ayrılır ayrılmaz Rosé ondan beklenmeyen bir şekilde "Jimin, konuşmamız gerek!" dedi. Sesi beklediğinden yüksek çıkmıştı.

Jimin şaşkınlıkla Rosé'a baktı. Yanlış bir şey mi yapmıştı? Şu kısacık sürede ona karşı olan davranışlarını gözden geçirmeye başladı. Ancak yanlış bir şey yaptığını düşünmüyordu. "Tabii, konuşalım."

Rosé'un yüzündeki gülümseme halen silinmemişti ve bu Jimin'i azda olsa rahatlatmıştı. Rosé kafasını çantasından kaldırıp Jimin'e mat kırmızı bir zarf uzattı. Jimin kaşları çatık bir şekilde mektubu alırken bunun ne olabileceğini düşünüyordu. Rosé onun aklından geçirdiği soruyu yanıtladı.

"Bu sabah sıramın altında buldum. Arkasında adın yazdığı için ben de sana getirmek istedim. İçinde ne var veya kimden geldi hiçbir fikrim yok." Rosé durumu açıkladıktan sonra Jimin gülümseyerek mektubu çantasına koydu. "Teşekkür ederim. Eve gidince bakacağım."

Rosé her ne kadar içindekini göremeyeceği için üzülsede bunu çok umursamadı. "Sınıfa kadar birlikte yürümek ister misin?" diyerek Jimin'i bir kez daha şaşırttı. Genç adam içten ve huzur dolu gülümsemesi ile genç kızın yanında yerini aldı ve ikili yarışma hakkında sohbet ederek müzik sınıfına doğru ilerlemeye başladılar.

❝part 4❞

Okul biteli yaklaşık yarım saat olmuştu ve Ji-Soo ile Jin okulun kütüphanesinde ders birlikte ders çalışıyorlardı. Aslında, Ji-Soo Jin'e ders anlatıyor desek daha doğru olurdu. Jin'in coğrafya dersinden anlamadığı bir konu çıkınca genç kız duruma el atmıştı ve coğrafya bilgisini konuşturmuştu.

"Jin," diyerek derin bir nefes aldı genç kız. Sakinleşmeye çalıştığı belliydi. Genç adam gergince gülümsedi. "Beni iyi dinle. Bu bir ezber işi. Bu kadar çok kurcalamana gerek yok." Jin duyduğu ile yüzünü yalandan astı. "Ama mantığını anlamazsam öğrenmenin bir anlamı kalmaz ki."

Genç kız bir kez daha derin bir nefes aldı. Açık saçından bir tutam önüne düşünce sinirle saçlarını bileğindeki toka ile at kuyruğu yapmaya başladı. Jin ise onun bu halini sinema izler gibi zevkle izliyordu. Ji-Soo bunu fark edince göz devirdi ve "Tch."ladı.

"Burada bekle. Konumuz ile ilgili daha detaylı bir kitap bulmaya çalışacağım." Genç kız masadan kalkıp kütüphanenin raflarında gezinmeye başladığında Jin de onu takip etmeye başladı.

"Bekle demiştim?" dedi imalı sesiyle genç kız. Delikanlı ise gülümseyerek yanıtladı. "Ama beklemedim." Ji-Soo dilini damağına vurdu. "Komiksin." Genç adamdan bir kıkırdama geldi. "Biliyorum. Herkes öyle diyor!"

Ji-Soo onun bu haline göz devirirken istemsizce gülümsediğini fark etti. Aslında, gerçekten eğlenceli birisiydi. Sonunda aradığı kitabın bir kaç adım solunda olduğunu fark etti. Heyecanla oraya doğru adım atarken görevlinin yere koyduğu kitapları fark etmemişti.

Jin ani bir refleks ile kız düşecekken onu kolundan yakalayıp kendine doğru çekti. Maalesef ki, ikisi de sonrasında dengelerini sağlayamadıkları için yere düşmüşlerdi.

Ji-Soo sinirini saklamadan Jin'e kızarken kafasını kaldırıp ona baktı ve bulundukları pozisyonu fark etti. Ji-Soo sırtüstü düşmüş Jin'in belinin üzerindeydi ve Jin gülümseyerek ona bakıyordu.

❝e n d❞

Ay ay, bu bölüm birazcık JinSoo oldu ne dersiniz 🙄🙄 bence çok da güzel oldu 😁

bugün pek modumda değilim o yüzden düşüncelerinizi belirtirseniz beni çok mutlu edersiniz canlar ♡

play of life • bp & btsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin