Bölüm 5

10 2 0
                                    

    "Hey, Uyan." Ayame biraz uğraştıktan sonra hala baygınken bulduğu Ryu' yu uyandırmaya çalışıyordu. Bu şekilde uyanırsa üzerinde tekniğini çalışmasına gerek kalmayacaktı. Ayamen' nin uğraşları fazla bir etki etmedi. Ryu uyanmamıştı. Ryu hala baygın bir şekilde yatarken Ayame onun vücudunu inceliyordu. Fazla derin olmasa da birtakım kesikler ayrıca vücudunun çeşitli yerlerinde de morluklar mevcuttu. " Muhtemelen buraya kaçarken peşinde kendisini kovalayan kişilerle savaşa tutuşmuş. Aryıca yemek yemeye fırsatı dahi olmamış gibi görünüyor." diye düşündü Ayame.

    Ayame, Ryu' ya ilk olarak su içirmeye çalıştı. Daha sonra kendi bildiği yara iyileştirme tekniğini uyguladı. Bu uygulama yaklaşık otuz dakika kadar sürmüştü. Kendi bildiği bu iyileştirme tekniği vücudu dinç bir hale getirmiyordu. Ayrıca bayılmış kişileri ayıltamıyordu. Bu yüzden kendi tekniğini uygulamayı bitirdikten sonra ışık elementinin ona gösterdiği teknikleri uygulamaya başlayacaktı.

   "Olmuyor. Bir türlü elementi kontrol edemiyorum. Ama pes etmemeliyim, uğraşmalıyım.  Benki kendi ulusumda en iyi şifacı unvanını alan kişiyim. Elementini en düzgün kullanan kişiyim. Bu kadarla pes edecek kişi değilim." diyerek kendine telkinler verdi Ayame. Fakat ne kadar uğraştıysa da bir türlü tekniği başarıyla uygulayamadı. En sonunda yorgun hissetmeye başlayınca Ryu' yu daha sakin ve korunaklı bir bölgeye götürdü. Tedavisine daha sonra devam edecekti. 

...................................

     Taro, krallıkların belirlediği yasak bölgenin sınırlarının önünde durdu. İçeriyi görebilme umudu ile bir boşluk aramaya başladı. Çünkü Krallıkların hazırladığı sınır sayılan tellerin hemen arkasında sanki özenle birkaç gece de yerleştirilmiş gibi neredeyse orman sayılabilecek ağaçlarla doluydu. Biraz daha sınır etrafını gezen Taro içeriyi görebilecek bir boşluk bulamadı. Çünkü anlatılanlara göre içerisi çok tehlikeli bir yerdi ve bu yüzden tehlikeye hazırlıksız yakalanmak istemiyordu. En azından içerisini görebilmek ve ona göre hareket ermek istiyordu.

   Bir müddet daha sınır boyunca ilerleyen Taro birkaç parça değerli sayılabilecek sağlam durumda eşyalar buldu. Hatta birkaç cesete  bile rastladı. Fakat cesetlerin üzerinde kayda değer bişeyler bulamadı. Taro, bu şekilde birkaç saat ilerlemeye devam ederse Toprak Krallığının sınırına yaklaşacağını tahmin etti. En azından içerideki durumu görebilecek bir boşluk bulsa yeter diye düşündü. Hatırladığı kadarı ile Toprak krallığının sınırına yaklaştığında dağlar başlıyordu. Ve bu dağlarda ağaç yetişmesi için pek elverişli bir toprak örtüsüne sahip değildi. Belki Toprak Krallığının sınırına yakın yerlerde bu ağaç örtüsü bir şekilde seyrekleşiyor dur diye düşünerek yönünü Toprak Krallığına çevirdi. 

........................

  " Hahaha. Beceremedin değil mi? Sana kolay olacağını söylemedim ama bu kadar zamanda da bir kısım şeyleri başarmış olman gerekmekteydi."  diyerek Ayame' yi sinirlendirmeye çalışıyordu ışık elementi.

   " Evet beceremedim. Fakat pes etmedim hala. Yorgunum biraz dinlendikten sonra devam edeceğim. Tabi kendiliğinden uyanmazsa" diyebildi Ayame.

   "Sana daha önce dediğimi hatırla. Gözünle gördüğün ışık sana tek bir renkmiş gibi gelebilir. Fakat gerçekte öyle değildir. Bildiğin gibi ışıkta atomlardan oluşur. Bu da ışık gerekli şartlar oluştuğunda vakumun içinde maddeye dönüşebilir. Ayrıca Işık farklı dalga boyutlarında farklı renklere bölünür. Buna ışığın spektrumu denir. Işığın gözle görülebilir renk spektrumu kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, mor dur. Ayrıca ışığın yapısında gözle görülmeyen renk spektrumlarıda mevcuttur. Bunlar da X-Işınları, Mor ötesi ışıklar, Gama ışınlarıdır. Fakat dünya atmosferi yüzünden bu ışıklar çok zayıf olarak yeryüzüne gelmektedir. Bu gözle görülemeyen ışık çeşitlerini bu dünya üzerinde kullanamazsınız. Senin burada kullanacağın renk spektrumları gözle görülebilen çeşitleridir. Bu renklerin her biri ayrı bir özellik barındırmaktadır. Sana şimdilik gerekli olan kırmızı ışık ve yeşil ışıktır. Kırmızı ışıkla yaraları daha hızlı iyileştirebilir ve yeşil ışıkla baygın olan kişileri ayıltabilirsin. Senin yapman gerekenler bu renkleri görebilmek ve büke bilmek. Yani kullanabilmek. Kullanabilmen içinde gözlerini prizma gibi kullanmalısın.  En derine odaklanmalısın. Bir kere başardığın zaman gerisi çorap söküğü gibi gelir. " diyerek uzunca bir ders verdi ışık elementi.


            (resimde ışığın renklere ayrılma şeması var

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

            (resimde ışığın renklere ayrılma şeması var. Yukarıda anlatmaya çalıştığım konunun görsel hali. Daha iyi anlarsınız.)

   "Tabi senin için söylemesi kolay. Nasıl olsa ışığın ruh bulmuş, canlanmış halisin. Senin için her şey birkaç parmak hareketinden ibaret. Bizim gibi kanlı, kemikli, vücut bulmuş bir canlı değilsin. Bu söylediklerini dünya üzerinde bilen bir kişi var o da benim ve ilk kullanıcı olarak çok zorlanacağım aşikar." Diyerek sitemde bulundu Ayame.

.........................

    Taro Toprak Krallığının sınırına yaklaştı. Halen içeriyi görebilecek boş bir alan bulamadı. Toprak krallığının sınırına daha fazla yaklaşmak istemedi. Çünkü sınır kontrolü yapan devriyeler ile karşılaşabilirdi. Bu yüzden kararını vererek dikkatli bir şekilde tel örgülerden içeri girdi. 

********************************

Bu bölüme kadar hep kısa yazdım farkındayım. Bu bölümler bir nevi karakterleri tanıtım bölümü gibi birşeydi. Bu yüzden kısa tuttum. Bu arada yazım yanlışları veya hatalarım varsa belirtin lütfen. 


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 31, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Bin Yıllık HükümdarlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin