Yazar notu:
Slmslmslm. Şimdi herhalde 2 2 buçuk aydır bölüm eklemiyordum, tü bana. Neyse ama artık ekleyebilirim, yazabiliyorum -asdfgh yazamıyor çaktırmayın- ama fazla özledim. Bölümler iki ya da üç güne bir gelecek. -İnşallah- Bu bölüm normalde çok daha uzundu, ama şuan uykum var ve o kısma girişemedim. Geri kalanı GD-8 part 2 diye gelecek, hem hatırlayın bir neler oldu :D çok çok öptüm.
Yeni hikayem Soğuk Siyah'a bakınız. :D
GD-8
Ne zaman bir çıkmaza düşsem, en olmayacak şeyi yapmaya kalkardım.
Elimde tuttuğum, hatta hiç düşünmeden Anıl’a attığım ‘Ev çağrısı’ konulu mesajda ‘en olmayacak şey’i açıklıyordu zaten. Bir türlü aklım almıyordu. Alkan, ne ara Anıl’ı gördü, ne ara araştırdı da onaylamıyordu? Üstelik aklıma çok daha başka bir şey takılmıştı.
‘Annen ve baban isteyerek mi evlendi sanıyorsun?’
Ne demek istediğini anlamıştım. Sadece bu cümleye bir anlam yüklemiyordum. Nasıl olurda ikisi birbirini istemezdi ki? Onlar annem ve babamdı. Belki hayatımda hiçbir yerleri olmayacaktı, onları bir daha görmek istemeyecektim. Ancak bir yalan üstüne kurulan evlilik… Neden bu kadar uzun sürerdi ki?
Kafamı, yastığa gömdüm. Bir saat öncesine kadar hayatım normal sınıfına giriyordu. –Ne kadar normal olursa o kadar işte- Tamam belki, aynı gün içerisinde Anıl ile öpüşmüş olmam raydan saptığımın alarmını veriyordu. Kimin umurunda? Aslında hoşuma da gitmişti, yakışıklı bir adamla öpüşmeyi kim istemezdi ki? Benim ruhumdaki kaşarlık belki normalden fazlaydı ancak bu başka bir kızında onunla öpüşmek isteyeceği gerçeğini değiştirmiyordu. İşte bu yüzden yaptığım işten dolayı bir keyif duymam gerekiyordu. Çağın’ı düşünüp kendi kendime dertlenemezdim.
Yerimde huzursuzca döndüm. Anıl henüz mesajıma cevap vermemişti. Böylesi daha iyiydi. Bir anda verdiğim karar, beni ölesiye bir uçuruma sürüklerdi zaten. Daha doğrusu Anıl’ın mesajıma dönmeyişi ilerleyen saatlerde cevap vermeyeceği anlamına gelmiyordu. Bu gece ve şu dakika evime gelmemesi için dua etmekten başka çarem yoktu. Ne halt etmeye çağırmıştım ki?
Onunla seks mi yapacaktım? Hayır.
Birini eve çağırmanın başka bir anlamı olabilir miydi? Lanet olsun ki varsa da ben bilmiyordum. Yutkunarak yatağımda tekrar sağa sola döndüm. Sanırım bu geceki en büyük eğlencem bu olacaktı. Muhtemelen birazdan eğer babam eve gelirse beni yanına çağıracaktı, ardından sorular soracaktı.
Azra, Alkan Bey’le nasıl geçti?
Neler anlattı sana?
Okul nasıldı?
Eğer cesaretim olsaydı, ‘sana ne’ der geçerdim, tabi evden kovulmak gibi hobilerim bunun içinde yer almıyordu.
Telefonumu avucumun içinde sıkıca tutmaktan elim terlemişti. Kısa bir anlığına telefonu bırakıp avucumun içini kotuma sildim, gözlerimi sıkıca kapattım. En iyisi Çağın’a mesaj atmaktı. Bu olayı ona elbette anlatmayacaktım ancak ruhumu huzura kavuşturabilirdi.
Birkaç saniye içinde toparlanıp ayaklandım. Onunla uzun süredir konuşmuyordum, nasıl olduğuna dair bir fikrim de yoktu. Ne kadar pervasız ve ihmalkâr olduğum buradan da gayet net anlaşılırdı.
Bacaklarımı yataktan aşağı sallandırdım.
Çağın ile en son ablamı Hilton’da takip ederken konuşmuştum. Belki de bir gün sonraydı. Hatırlamıyordum. Bildiğim tek şey bir iki günden daha fazladır ondan hiç cevap gelmemişti. Telefonun ekranından saate baktım. Dokuza geliyordu. Şimdi mesaj atabilirdim.