Hayatınızda hiç sanal bir hapisaneye girdiniz mi? Hemde oyunda!?
Ben girdim. Kesinlikle tavsiye edeceğim birşey değil! Şimdi diyeceksiniz ki neden oyundan çıkmıyorsun? Çünkü çıkmamı sağlayacak özel parçamı yani dijital kol bilgisayarımı aldılar. Acilen bu oyundan çıkmalıydım hemde hemen!!
Hayatımda ilk defa hapse girmiş olmama rağmen çok rahattım. Sonuçta bir oyunda idik. Ne yapabilirlerdi ki? Hani yaptılar canım acımazdı ki. En azından ben öyle sanıyordum!
Yaklaşık on dakikada tüm vücudum iflas etmişti. Ve kötü olanı ölünce yeniden orada doğmam dı!
"Durun artık ne oluyor?! Neden böyle yapıyorsunuz!?"
Dedim ağlayarak. Canım öyle bir yanıyordu ki anlatamam. Sanki gerçek hayatta yapıyorlardı.
"Bu ses kaydını nereden buldun ve kim sana verdi"
Diye kükredi siyah üniformalı kel adam. Yüzünde binlerce çizik ve yarık vardı. Bu adam gerçekti galiba veya cidden kendi yüzünü kullanıyordu.
"Bilmiyorum! Daha ne kadar söylemeliyim! Titan'ıma geçtiğimde mail olarak gelmişti!"
Dedim en masum halimle. Ne kadar Can'ım acısa da acımıyormuş gibi yapmalıydım. Sonuçta bazı oyun ekipmanları acı aktarmıyordu. Babamın ki gibi.
"Bak evlat biz aptal değiliz-"
Daha cümlesini tamamlayamadan her yer karardı ve başımdaki gözlük açıldı. Açan babam dı! Şu ana kadar hiç babama sarılmamıştım ama beni o aptallardan kurtarmıştı!!!
"Sağol sağol sağol..."
Dedim gözyaşlarımı silerek. Babam göz bebeği büyümüş bir şekilde bana bakıyordu. Bir şey biliyordu! Acaba benim dinleyeceğim ses kaydını mı dünlemişti.
"Ne oluyor! Neden işkence çekiyormuş gibi bağırıyordun be!"
Dedi. Ona baktım kafasına saksıyla vurasım geldi belki insana benzer diye.
"Çünkü görüyordum!"
Dedim. Babam bana bakıp
"Oyundan çıksaydın ya salak çocuğum"
Dedi.
"Oldu da çıkmadım zaten"
Deyip ekipmanları çıkarmaya başladım. Tam çıkarınca aşağı kattan bir çığlık sesi ve ardından c camların patlama sesi geldi.
"Sen neye bulaştın lan!"
Diye bağırdı babam ve aşağı koşmaya başladı. Aşağıya vardığında ses kesildi. Yavaşça merdivenlere yöneldim ve oradaki boşluktan aşağı kata baktım. Aşağıda bir düzine silahlı Ada'm vardı ve silahlar doğruca Hasan ve Merve'ye dönüktü.
"Çocuk nerede?!"
Diye sordu. Babamdan hiç beklenmedik bir hareket yapıp
"Nereden bileyim lan ben! Bulursanız bana da söyleyin!"
Dedi bağırarak. Amacı belliydi 'git buradan hemen!' diyordu. Hızlıca odama girip çantamı yataktan aldım. İçine bir iki kıyafet attım. Ve ardından oyun ekipmanlarımı da içine atıp fermuarı kapadım. Ardından ise masadan telefonumu da alıp camı açtım. Aşağıda üç asker daha vardı ve etrafa bakıyorlardı. Evden kaçmam için tek şansım vardı. Ve bu işi en iyi şekilde yapacaktım. Arka bahçeye geçip oradan kaçacak be Gazi ile buluşacaktım. En azından planım bu idi!
Yavaşça çatıda çömelerek arka bahçeye yöneldim ve bir anda bastığım parkelerden biri yerinden kayıp yere doğru hareketlendi. Hızla kendimi aşağı eyip parkeyi aldım ve fırsata dönüştürmek için adamların hemen sağındaki yola attım. Adamlar salak gibi Oray'a bakıp birbirleri ile fısıldaşıp oraya koştular. Bende hemen aşağı atlayıp koşmaya başladım.
Yaklaşık yirmi dakikaya Gazilerin evinde idim. Yavaşça telefonu pantolonumdan çıkarıp Gazi'yi aradım.
"Kanka hemen aşağı in"
Dediğim gibi arkamdan bir araç sesi geldi. Bakmama bile gerek yoktu. Bunlar onlardı. Ve beni görmüş olabilirlerdi. Sırf bu yüzden koşsam çok belli olurdu.
"Ne oluyor la!"
Dedi Gazi.
"Arka bahçeye in acilen!"
Dedim ve hiç istifimi bozmadan yürüyerek gazilerin evine girdim. Ben girerken aynı Zaman'da araç da yanımdan geçti. Göz ucuyla araca baktım. İçiride Hasan ve Merve vardı. Elleri kelepçeliydi. Yani benim yüzümden tutuklanmışlardı.
Ben bunu düşünürken başımda bir metal hissetim. Ardından başımdan soğuk metalik bir sıvı aktığını hissettim. Son hatırladığım Gazi'nin önünde benim gibi bayılması idi...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sanal Dünya
Научная фантастикаSon derece zorlu yolculuk başladı. Ve bu yola Ali ve Gazi istemeye istemeye girdi. Peki siz bu hikayeye hazırmısınız...