Yavaşça gözlerimi açtım. Başım patlamış gibi ağrıyordu. Ve kafamda bez gibi birşey hissediyordum.
Elimi hissettiğim yere götürdüm. Hissetmemin normal olduğunu anladım çünkü cidden orada bir bez parçası vardı ve yapıştırılmıştı. Tabii ya dedim içimden. Biri beni bayıltmıştı. Ama neden bağlı değildim. Veya işkence yapmak için iki üç kişi bana bakmıyordu. Kafam cidden karışmıştı. Neden bayıltmıştım ve neden Gazi burada değildi!
Tam o esnada kapı açıldı. Odama eskiden bizi ziyaret eden adam girdi. Yüzünde belli belirsiz bir gülümseme vardı. Elinde ise benim kaçarken yanıma aldığım koyu mavi Adidas markalı efsanevi çantam vardı. Bir eliyle kapıyı tutuyor diğer eliyle ise çantayı bana uzatıyordu. Neydi bu bir nevi barışma hediyesi mi?! Eminin ki beni bayıltan salak da bu adamdı.
"Günaydın! Bir an hiç uyanmayacaksın sandık!"
Dedi gülümseyerek. Adamın bana bakışı beni çıldırtıyordu. Sanki beni yıllardır tanıyor gibiydi.
"Sandık derken!"
Dedim herşeyi geçerek. Aslında şu an deli gibi merak ettiğim şey şu idi; siz kimsiniz ve neden burdayım?!
"Herşeyi yanıtlayacağız. Ama önce iyice bir yıkanın. Yaranız iyileşmiştir. Ve birde üstünüzü de giyin. Babanız sizi aşağıda bekliyor!"
Dedi! Baban dedi evet kesin doğru duymamış olmalıydım. Sonuçta öz babam bir yıl önce öldü. Üvey olnı kaçırıldı askerler tarafından!
"Babam derken"
Diye sorsam da cevap vermeyeceği kesindi.
"Hadi çabuk ol evlat"
Dedi ve uzaklaştı. Ya biri benle iğrenç bir oyun oynuyordu yada kafayı yemiştim!
Banyo yapacağım yer odamın sağ kısmında idi. Ve inanın bana hiç beklenmedik bir şekilde aşırı temizdi ve Gül kokuyordu!
Hızla banyo yapıp üstümü giydim. Ardından başımdaki sargıyı çıkarıp yaraya baktım. Yaradan eser yoktu. Garip ha.
Elimi kapıya yaslayıp dışarı çıktım.
Aşağı inince hayatımdaki en büyük şokunu yaşadım. Babam oradaydı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sanal Dünya
Science FictionSon derece zorlu yolculuk başladı. Ve bu yola Ali ve Gazi istemeye istemeye girdi. Peki siz bu hikayeye hazırmısınız...