"Selam Michael." İçimden selam diye mırıldandım.
Üçüncü kasedi takıp izlemeye başlamıştım. Allison beyaz bir kazak ve sandalyede kendine doğru topladığı bacaklarından belli olduğu kadarıyla da siyah tayt giymişti.
"Önceki kasette yarıda kestiğim için üzgünüm ama devam edemeyecek kadar kötü hissediyordum." Sanki beni görebilecekmiş gibi kafamı salladım.
Güzel saçlarını geriye attı. "En iyisi ben hemen başlayayım çünkü uzatmanın bir yararı yok." Tırnaklarımla oynamaktan parmaklarımı kanatmıştım.
"Hatırlıyor musun bilmem ama ben çok net hatırlıyorum, ilk senden ayrıldığım zaman arkadaş çevremiz, pardon benim de arkdaşlarım olduğunu sandığım kişiler benim nasıl üstüme gelmişti." Kalbim sıkışır gibi oldu.
"Senin umursamaz tavırlarına daha fazla katlanamayacağım için senden ayrıldım ama insanlar bunu bekliyormuş gibi üzerime saldırdılar. Sanki ben onların da arkadaşı değilmişim gibi, sanki benim duygularım yokmuş gibi..." gözlerinin dolduğunu gördüm. Benim gözlerim de anında yaşardı.
"Canım o kadar acımıştı ki Michael, o kadar yalnızdım ki. Ve tek nedeni seni daha çok sevmem ama bunu dışarıya değil sadece sana göstermemdi. Doğru olanı bu değil mi zaten Michael?" Kameraya baktı ve göz göze gelmişiz gibi hissettim.
"Sadece sana seni sevdiğimi gösterdiğim için bunları mı hak ettim?" Kafasını salladı ve gözlerini sildi. " Ama asıl canımı acıtan ise sen bunları görüp tek kelime etmedin. Belki edemedin, korktun ve biliyorum isteyerek yapmadın. Hatta sonrasında benden özür diledin ve bir kaç ay bile olsa yine dünyanın en mutlu insanı oldum." Gözümde parlayan ve önümü bulanıklaştıran göz yaşlarına ramen gülümsedim.
"Seni seviyorum Michael, ismini sesini gülüşünü, bana bıraktığın aşk dolu güzel anıları . Senin hakkında her şeyi hatırlamayı seviyorum, saçlarını ne tarafa yatırmayı sevdiğini, kırıkdığı için en küçük parmağını sevmediğini hata annenin en sevdiği şarkıyı bile." Kafasını umutsizca salladı.
Kameraya bakıp acı acı gülümsedi "Şuan bunu izlerken yüzünde oluşan gülümsemeyi hissedebiliyorum." Bu cümle beni yıkıp geçmişti. Nasıl beni bu kadar seven bir insanı kaybetmiştim.
Videoyu durdurup koltuğa gömüdüm. Göz yaşlarım durmuyordu, durduramıyordum. Vanası açılmış bir musluk gibi durmadan akıyordu.
"... keşke, keşke , Allison- seni- seviyorum,keşke, keşke..." sayıklayarak ağlamaya devam ediyordum.
Nasıl bir his bu, omuzlarıma binlerce ton yük konulmuş gibi canımı acıyıyor? Aşkın karanlık yüzü* bu mu yoksa?
"Allison, canım acıyor." Fısıldayarak kendimi bıraktım, Allisonun hala burnumda olan güzel kokusuna.
*Aşkın karanlık yüzü derken ayın karanlık yüzü gibi bir çağrışımda bulundum.
- her bölüm bir bilgi köşesi-
Ay hem kendi etrafında hem de dünya etrafında dondüğünden biz dünyadan sadece ayın aynı yüzünü görürüz. Kısacası ayın diğer yarısını yer küreden asla göremeyiz, bu diğer yarıya ayın karanlık yüzü denir.
-her bölüm bir bilgi köşesi bitti-
Umarım medyayla okumuşsunuzdur ama okumasanız da olur çünkü ben de kitap okurken müzik dinlemeyi çok sevmem.
Bu en uzun yazdığım açıklama oldu boş yaptım sorry.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lonely \\ m.c
Fanfiction''Sen yapayalnız ve üzgünken seni saran bendim Michael.'' ''Peki ben yalnızken sen neredesin?''