Uzun... Yaklaşık bir hafta sonra Jin'den bir mesaj ardından ise mesaja bakma fırsatı bulamadan arama geldi.Arayan Jin'di. En azından mesajı görmeni bekleyebilirdi... Eğer o attıysa!
Sen iyi misin Minshi?
Evet oppa. Sen nasılsın?
İyiyim ben de güzelim ama rengin soluk
gibi.Yok... Bir sorun falan yok!
Pekala...
Her zaman ki gibi çileklerin arasındasın.
Tek derdin tıkınmak değil mi?İşte benim biricik Minshi'm. Arada beni
Arayıp böyle tatlı şakalar yapsan olmaz mı?Ama sen arama demiştin.
Ama arasan da açarım. Bunu biliyorsun!
Çilekler daha olmamış gibi duruyor oppa.
Ama sen onları öyle de yersin gibi.Sonra hastane de yatarım. Hastane yemeklerini
sevmiyorum.Evet... Ben de seni görmek için oraya
gelmek zorunda kalırım.Oppan için gelmem diyorsun!
Gelirim elbette oppa. Sadece-
Görmek istemediğin birisi mi var?
Sadece kaçtığım birisi... Her neyse...
Oppa tam arkanda iri bir çilek var!-Jin etrafına bakınır ama göremeyince-
Konuyu çevirmek yok!
Konuyu çevirmedim... Sadece yanlış görmüşüm!
Olamaz mı? Ben de insanım!Tamam! Neden kızıyorsun bu kadar?
Kızmadım ben! Her neyse ben kapatıyorum!
Malum Jimin falan gelir-Sen yoksa Jimin'i mi seviyorsun?
N-ne? Ne dediğin farkında mısın Jin oppa?
Konuyu çevirme! Neden sakladın ki?
Allah'ım! Oppa ben onu sevmiyorum ya!
He-he
Hem Taehyung oppa varken ona kim bakar?
Ooo!
Ya! Ben kapatıyorum ya! Görüşürüz!
Tabii kaç sen kaç! Sen gelince buraya bak ben ne yapıyorum
senin o Taehyung oppa diyen ağzına.-Taehyung oppa derken seni körlemişti.-
Hızla telefonu kapatıp karşında duran koltuğun üstüne fırlattın. Bir tek grupta Jin oppa bilmiyordu ama öz ağabeyin de az önce şüphelenmişti Taehyung'u sevdiğini. Tekrardan yankılanan mesaj sesi, Jin'den geldiğini düşüneme neden oldu ama sen kalkıp telefonu açmadın. Yaklaşık beş dakika sonra bir arama.. Kesin Jimin aramıştı. Bu yüzden yine kalkmadın ve mutfağa gidip ne yesem diye düşünmeye başladın... Çikolata!