Ekim den
Hem yürüyüp hem düşünüyordum acaba nasıl gidecektim elimdeki su şişesinden bir yudum su alıp eve doğru yol aldım. Aslında gidecektim zaten o yüzden sorun yapmıyordum ama asıl sorun şuydu demir i ikna etmek çok zordu. bırak ikna etmeyi söylemek bile büyük bir sorundu. Ben düşüne düşüne geldim. Zaten dağ evi sıkıcı bir yerdi. Kapı biraz açıktı hemen içeriye girdim ve merdivenlere yöneldim odaya girdiğimde demir yatakta adını bilmediğim bir içki içiyordu ve elinden kanlar akıyordu. Gözüm yerdeki eşyalarıma kaydı hepsini parçalamıştı ve yere atmıştı.
Bana dönmedi bile hemen yanına gittim ve elini tutup inceledim. Elini elimden çekip beni kenara itti itmesiyle yatağa düştüm gözlerinde hem nefret hemde çözemediğim bir şey vardı
"" nerdeydin lan sen ""
"" sanane demir sana hesap verecek değilim ""
"" demek hesap verecek değilsin ""
"" evet değilim, ayrıca ben bugün gideceğim ""
"" nereye gideceksin benim evime mi ""
"" hayır emre nin evine ""
Dememle demir saçlarımı kavrayıp sert bir şekilde çekti. Ağzımdan küçük bir çığlık çıkmasıyla ağlamaya başladım demir ise saçımdan sürükleyerek beni itti o an dizim yatağın köşesine denk gelmişti ve çok acıyordu. Gözüm yaşlı bir şekilde demir e baktım yine acımasız demir di eskisi gibi ben ne olduğunu anlamadan ellerini boğazıma bastırdı ben çırpındıkça o, daha da baskı yapıyordu. Yavaş yavaş gözlerim kapanmıştı ki ellerini boğazımdan çekti keşke çekmeseydi ölmek istiyordum çünkü, o ise nefret dolu gözlerini gözlerime dikmişti
"" ölsene sen, senden nefret ediyorum seni kendi ellerimle öldürmek istiyorum ""
"" ben çokmu meraklıyım yaşamaya bende ölmek istiyorum ama ailem için yaşıyorum merak etme bir tek onlar için yaşıyorum onlar giderlerse ben de ölüm zamanımın gelmesini bekleyeceğim ""
'Gerçi yaşayan bir ölüden farkım yok ama 'diye içimden geçirdim ve kapıyı kapatım merdivenlerden inerken bir sürü eşyanın kırılma sesini duymuştum ama aldırdamadım salona inip koltuklardan birine yayıldım cebimdeki sigara paketini çıkarttım ve içinden bir dal alıp dudaklarıma koyup yaktım ben içerken demir duş almış üzerini giyinmiş bir şekilde aşağıya indi bana bakmadı bile telofonuyla ilgileniyordu bian çelme taksam mı diye düşünmedim değil ama diz kapağım çok kötü ağrıdığından dolayı bu düşüncemi es geçtim ben bunları düşünürken demir portmantonun yanında kot ceketini giyiyordu spor giyinmişti ve ben şimdiden kıskançlık krizlerine girmiştim ne gerek var öyle giyinmeye değil mi ? Kızlar şimdi bunun içine düşer bunları düşündükçe sinirleniyordum o sinirle
"" nereye gidiyorsun ""
Dedim ama o, ben yokmuşum gibi davranıyordu kapıyı kapatıp çıktı o kadar mı nefret ettin benden artık onun için gözyaşı dökmeyeceğim demiştim kendi kendime ama yine ağlıyordum gözümdeki yaşı elimin tersiyle sildim. Yağmur yağıyordu ben ise yağmuru çok seviyordum o yüzden bitmeye yakın olan sigaramı kül tablasına bastırıp çıktım
Ceket bile almadım üzerime sadece şort ve sıfır kollu bir tişört vardı. Ama umrumda değildi hangi deli böyle çıkardı ki yağmurun altına kendimi çimenlerin üzerine bıraktım gözlerimi açmak istiyordum ama yağmur şiddetli yağdığı için kapattım biraz öyle durduktan sonra kalktım ve kollarımı iki yana açıp dönmeye başladım yağmurda ıslanmak çok güzeldi insan rahatlıyordu sırılsıklam olmuştum ama ıslanmayı seviyordum
Ben dönmeye devam ederken birine çarptım karanlıktı sadece sokak lambalarının sarı loş ışıkları vardı demir den sonra beni tekrar kaçıracaklar diye korkuyordum ama o bildiğim kokudan dolayı çarptığımın demir olduğunu anladım ilk defa boyum kısa olduğu için seviniyordum demir sinirle tısladı
"" bana bak ""
Bakmadım ona bakmak istemiyordum ama demir parmağını koluma bastırıp
"" bana bak dedim sana ""
Dedi. Bana niye böyle davranıyordu kafamı kaldırıp gözlerine baktım
"" ne işin var senin dışarıda ""
"" sence ""
Dedim sinirle sonra gözüm arkadaki kıza takıldı bana sinirlenince niye hep başka kızlara gidiyordu kız oradan
"" hadi demir ""
"" geliyorum çiğdem ""
Demek bu cadının adı çiğdem di demir bana son bir kez baktıktan sonra kızın elinden tutup eve girdi ve kapıyı kapattı
Beni bir kıza değişiyordu ve benim artık yaşama sürem dolmuştu ölüme yaklaşıyordum ve eve son kez baktım ...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Piskopat Mafya
ChickLitHayata neşeli bakıp ayak uydururken karşısına çıkacak tehlikeden haberi olmayarak yaşayan bir genç kızın ve piskopat mafyanın hikayesi Siyahla beyaz gibi değildik evet siyahla beyaz birbirine yakışıyordu ama siyah hep daha asil ve asi oluyordu beyaz...