Bölüm 2

293 44 20
                                    

Polis kolejinin anfisi dolup taşmıştı. Üçüncü dönemin başından bu yana öğrenciler Güney Karakolu komiseri' nin verdiği dersi almak için yarışıyorlardı. Dersin adı oldukça sadeydi: "OLAY YERİ".

Roullier çaktırmadan saatine baktı. Inés, Saint-Charles garına bir saat içinde varmış olacaktı. Bir hafta Marsilya' da kalacaktı. Gecikmek istemiyordu. Başını kaldırıp kalabalığa baktı.

"Sorusu olan var mı?" Öğrencilerden biri elini kaldırdı. Roullier bu öğrenciyi biliyordu, daha önce bir kaç kez soru sormuştu. Cesareti, enerjisi, mizacı ve entelektüel merakıyla ona Jimenez' i hatırlatıyordu. Roullier parmağıyla işaret etti.

"Evet sizi dinliyorum." Genç çocuk derin bir nefes aldı. Bütün öğrencinin gözleri onun üzerindeydi.

"Eğer anlattıklarınızı yanlış anlamadıysam kusursuz cinayet diye bir şey yok," dedi kendinden emin bir ses tonuyla.

"Bir bakıma evet," diye yanıtladı Roullier.

Konu derindi o yüzden kısa kesmek istiyordu.

"Fakat hala suçluların bulunmadığı cinayetler var."

Roullier gülümsedi.

"Haklısınız. Fakat bu durum için kusursuz cinayet dememeyi tercih ederim."

"Nasıl yani?"

"Bence suçlu nun yakalanmamış olması kusursuz bi cinayet işlediği anlamına gelmiyor."

Amfide çıt çıkmıyordu. Herkes polis memurunun dudaklarına bakıyordu:

"Olaylar zaman aşımına uğramadığı sürece demoklesin kılıcı suçlu nun başında bekler."

Kıvırcık saçlı bir kız öğrenci el kaldırdı. Roullier söz verdi.

"Bir cinayet in yasal olarak zaman aşımına uğrama süresi nedir?"

"Fransa' da cinayetin işlendiği gün dahil olmak üzere bu süre on yıl. Bu böyle ağır bir suç izin az bir süre. Bir sonraki dersimizde bu konuya değineceğim."

Genç çocuk izin almadan söze girdi.

"Sizce kusursuz cinayet nasıl olur?" Roullier bir an tereddüt etti. Ardından soruyu yanıtladı:

"Bence kusursuz cinayet, katilin suçsuz birini cinayetle suçlaması ve bu kişinin hayatının geri kalanını hapislerde çürüyerek geçirmesine neden olması!"

"Peki, böyle kusursuz cinayetler var mı?" diye sordu öğrenci ısrarla. Roullier sırıttı.

"Sorunuza cevap vermek çok zor. Aslına bakarsanız bu sadece bir yargı, hatasını fark etmediğinde olur. Herkes olayın çözüldüğünü düşünür ve dosya kapanır. Şimdi izninizle dersi bitirmem gerekiyor." Öğrenciler şaşkınlık içindeydi. Roullier eşyalarını toplayıp dersin daha da uzamasına fırsat vermeden oradan ayrıldı. Polis kolejinin park yerine indi. Bina şehrin kuzeyinde ki bir mahalledeydi. Burada toplumsal sorunlar çöp yığını gibi artarken, belediye görevlileri bu çöpleri kaldırmak istemiyordu.

Bu sefer siyasetçilerin tercihi bir işe yaramıştı.

Polis kolejinin burada olması ortamı rahatlatmıştı. Bir kaç yıl içerisinde şehir durulmuştu. Hatta bazıları buranın yaşalınacak iyi bir yer olduğunu bile düşünüyordu.

Roullier bu mahalleyi iyi bilirdi. Çocukluğu burada geçmişti. O zamanlar yakında bir köy vardı, köydelii çiftliğe süt ve yumurta almaya gittiği günleri hatırladı. Oralarda koştuğunu ve süt güdümünün bacağına çarptığına hatırladı. O günler atyık geride kalmıştı.

Roullier iç çekti. Saatine baktı. Kırk dakikası kalmıştı. Çocukluk anılarında ufak bir gezintiye çıkmak için epey zamanı vardı...

SUÇLU KİM?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin