Natsu bu kıza cevap vermekte bir sakınca görmedi. Nasıl olsa onu bir daha nerde göreceğim, düşüncesiyle hayatına dair zaten bildiği üç beş bir şeyi de onunla paylaşmak üzereydi ki giriş kapısının tıklatıldığını duydu.
"Kim olabilir ki?" diye endişeyle soran prensese bakıp "Sen beni burda bekle." cevabını verdikten sonra aşağı indi ve temkinli bir şekilde kapıyı açtı.
Karşısında genç bir adam duruyordu.
"Sonunda! Alt tarafı bir kapı açacaksınız, iki saattir nerdesiniz?!"
Natsu bu çirkin üsluptan ve ses yükseltmeden hiç hoşlanmamıştı, içeri girmek isteyen adamın önüne kolunu uzattı ve "Yetkili birinin imzaladığı giriş izni belgesini görebilir miyim?" diye sordu.
"Siz benim kim olduğumu sanıyorsunuz?!"
"Bayım. Belge. Lütfen."
Adam bu sakin ama sert ses tonuna karşı lafı uzatsa bile bir anlamı olmayacağını anlayınca ona belgeyi verdi ve içeri Lucy'nin yanına çıkmaya başladı.
Lucy'nin adamı görünce sinirlenerek "Sen!" diye bağırması sakura saçlının gözünden kaçmamıştı.
Normalde dışarıda beklemesi gerekiyordu ama bu adamı gözü hiç tutmadığı için, içerde kalmayı seçti.
Adam bunu fark ederek "Sen dışarı çıkmıyor musun?" diye sorduğunda aldığı cevap "Ben onun güvenliğinden sorumluyum, çıkamam."dan başka bir şey değildi.
Lucy bu duruma hafif gülümsedi ve sakura saçlısıyla göz göze geldi.
"Seni burda böyle tek başına görmek ne hoş."
"Bunca yolu benimle dalga geçmek için mi geldin?"
"Tabii ki de seninle dalga geçmek için geldim. Saraydaki tüm o çırpınışların o kadar güzeldi ki 'Ben yapmadım! Ben yapmadım!' Tatlım, az daha vicdan yapıyordum."
Natsu kıza karşı yapılan bu davranış karşısında kendini zor tutarak yumruklarını sıktı, Lucy de aynı şekilde sinirlenmiş görünüyordu.
"Sen... Siz yaptınız, öyle değil mi? Ve kuruldaki tüm o insanlar, hepinizin bunda parmağı var, o yüzden beni bu kadar kolay sürgün ettirebildiniz!"
Adam üzerine gelen bu suçlamayı normalde gururla karşılardı ama odada bulunan Natsu'yu fark edip ona tedirgin bir bakış attıktan sonra "Neden bahsettiğini bilmiyorum ama bence hak ettiğin yerdesin." dedi.
Natsu adamın yalan söylediğini anlayacak kadar zeki ve insan sarrafıydı. O yüzden kızın suçsuz olduğuna karar vermekte gecikmemişti.
"İnanamıyorum. Onlara zarar vereceksiniz, öyle değil mi?"
"Saçmalama, tatlım. Onlara zarar veren tek kişi sendin ve sende burdasın."
Sakura saçlı çocuk, adamın kızın saçlarıyla oynamaya başladığını görünce yutkundu. Adamın bunu yapması sinirlerine dokunmuştu.
"Aslında, burdan çıkmana yardım edebilirim... Tabii..."
Adam daha da pisleşerek, Lucy'nin geceliğinin üstünden giydiği hırkanın düğmelerine elini atıp onun kulağına bir şeyler fısıldadı.
Natsu müdahale etmek istiyordu ama kendinde bu hakkı bulamıyordu. Zaten gerekte kalmamıştı çünkü adam suratına tokatı yemişti. Sakura saçlı çocuk gülmemek için kendini zor tutmuştu.
"İğrençleşmeyin, lütfen! Bir karar verdiniz madem, arkasında durun."
Adam yüzünü ovuşturduktan sonra göz ucuyla Natsu'ya baktı, suratındaki hafif gülümsemeyi sezmiş ve bu onu daha da sinirlendirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gözden Düşmüş (TAMAMLANDI)
FanfictionLucy Heartfilia, sarayda yaşadığı bazı olaylar yüzünden sürgün edilmiş bir Prenses'tir. Kendisine ne olacağını dahi bilmeden, koskoca bir evde kimseyle işletim kurmadan beklemekten başka çaresi yoktur. Ona eşlik etmekle görevli olan, Natsu Dragneel...