Kemoterapiden yeni çıkmanın yorgunluğuyla kendimi yatağa attım.Midem bulanıyor,kendimi iyi hissetmiyordum.Şu son duyduklarım beni kemoterapiden daha çok yormuştu.İnanamıyordum.Benim gözümde hep bir pamuk kadar beyaz kalpli kızım bunu yapamazdı.Bir anlam veremiyorum.Şaşırmış ve öfkeli bir şekilde oturdum koltuğa.Telefon çalıyordu.Arayan en yakın dostum Marrie.Telefonu açıp açmamakta kararsızdim.Çünkü doktorum Wilma bunun tehlikeli olduğunu söylüyor.Wilma'ya güveniyorum ama Marrie'yle konuşmak her zaman bana iyi gelmiştir.Bunun için telefonu açmaya karar verdim.Ses tonumu düzeltmeye çalışıp telefonu açtım. "Tatlım nasılsın?" diyerek açardı Marrie her zaman telefonu. "İyiyim sen nasılsın canım?" dedim biraz isteksizce.Marrie 10 yıllık arkadaşım.Her halimi anladığı için şuanki durumumu da hemen anlamıştı. "Bence hiç iyi değilsin,beni kandırmaya çalışma" Şimdi ne diyecektim."Sabaha doğru kemoterapiden çıktım ve sadece yorgunum" diyerek kurtulmaya çalıştım.Ama Marrie'den kurtulamayacağımı çok iyi biliyordum.Düşüncelerimde yine haklı çıkmıştım. "Buluşup bir şeyler içmek ister misin?" dedi Marrie.Aslında bu bana iyi gelirdi.Ama şuanda dışarı çıkamazdım ve tek içebileceğim şey açık bir çaydı.Günde 8 bardak sıvı tüketmem gerekiyordu ve bu çok zordu.Çoğu insana kolay gelse de ben normalde çok su içmediğim için bana zor geldi sanırım."Marrie unuttun mu,kalabalık ortama çıkamıyorum"dedim biraz kızarak.Bunu bildiği halde neden soruyordu.Unutmuş olabileceğini sanmıyorum."Tatlım çok özür dilerim,emin ol bunu bilerek söylemedim.Şuan biraz yoğunum ama sana ayıracak vakit bulmaya çalışıyorum." Marrie bir havayolunda çalışıyordu.Ama kabin görevlisi olmadığı için akşamları görüşebiliyorduk. "Peki o zaman seni bekliyorum."diyerek telefonu kapattım.Şu son zamanlarda biraz huysuzlaşmış mıydım,yoksa sadece birazcık ilgi mi bekliyordum.Bu ilgiyi ne kızım gösteriyordu ne oğlum.Hayatımın aşkı Antony sepsis hastalığı yüzünden ölmüştü.Önce tüm organları iflas etti,sonra da yaşamını yitirdi.Antony her zaman benim yanımda olmuştu.Ben onun hastalık zamanında hep yanındaydım.O öldükten 1 yıl sonra ben bu hastalığa yakalandım.Keşke Antony yaşasaydı ve şuan yanımda olsaydı.Kızım April 18 yaşına geçen ay bastı.Ama bugün onun hakkında duyduğum şey beni bir kez daha yıkmıştı.Kızım lanet bir şeye bulaşmıştı.Uyuşturucu.Bu pisliği ona kimin bulaştırdığını tahmin edebiliyorum.Sözde kızımın en yakın arkadaşı olan Gloria.O kızın gözleri hep kırmızı dolaşır.Uykusuzum diyerek geçiştirmeye çalışırdı.Ben Gloria'nın uyuşturucu kullandığını anlasam da kızımın bunu yapmayacağından adım gibi emindim.Aslında ben de hatalıyım.Kızımı Gloria'yla konuşmaması için uyarmam gerekirdi.Şimdi April'i tekrar kazanamam gerekecek.Bunun çok zor olduğunu biliyorum.April'e onun hakkında duyduklarımı söylemeyi düşünmüyorum.Onu suçüstü yakalayacağım.Kapı çalıyordu.Yavaşca giderek kapıyı açtım.Beni tek düşünen insan Marrie gelmişti."Ben geldim tatlım" dedi neşelice.Onun böyle neşeli olması bana az da olsa yaşama sevinci katıyordu."Hoşgeldin,oturma odası çok dağınık salona geçebilirsin" Şu aralar canım hiç temizlik yapmak istemiyor.Marrie'yle odaya geçtik ve güzel bir sohbet başlattık.Marrie'ye her şeyi anlatacaktım.Çünkü sadece ona güveniyordum...
NOT: OKUDUĞUNUZ İÇİN TEŞEKKÜRLER. MULTİMEDİA : NADİA
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Merhaba Hayat
Teen FictionKocası öldükten sonra kanser hastalığına yakalanan Nadia hayat mücadelesi veriyor.Kendini yapayalnız hisseden Nadia,en yakın dostu Marrie sayesinde yeniden "Merhaba Hayat" diyor. ○○○ "Kapağı hazırlayan Watty Hikaye Kapakları'na Teşekkürler. "