Marrie ilk önce sorusunu sordu."Neyin var Nadia?" Anlatacağıma karar vermiştim.Ama bunu nasıl söyeyecektim.Böyle bir kızımın olması benim suçum değildi aslında.Ben çocuklarıma ne yaptım da böyle oldular.Oğlum evlendi ve bir daha beni aramadı.Kızım zaten hiç beni tanımıyormuş gibi.Ben onlara ilgi gösteremedim belki ama asıl ilgiye muhtaç olan şuan benim.Çok yalnız hissediyorum."Nereden başlayayım Marrie.Artık her şey kötüye gidiyor.Oğlum Daniel evlendi ve beni hiç aramadı.Asıl en kötüsü,dün kızımın uyuşturucuya başladığını öğrendim.Artık yaşamayı istemiyorum.Böyle bir hayat olamaz." Gözyaşlarımı tutamadım ve Marrie'nin şefkat dolu kucağına sarılarak ağladım.Bu sevgiye çok ihtiyacım vardı.Beni hayata tek bağlayan şey can dostum Marrie'ydi."Tatlım,bu gerçekten çok kötü bir durum.April bu hale nasıl geldi bilemiyorum ama çok kötü bir şey olmuş ki bu hale gelmiş.Yoksa April akıllı kızdır.Onunla konuşmamı ister misin,ya da bir doktora götürmemi?" Doğru söylüyordu,April bu kadar çabuk kanacak birisi değildi.Böyle bir şeye başlaması için çok kötü şeyler olması gerekirdi.Kızıma her ne olduysa bunu hemen öğrenmem gerekiyor."Çok teşekkür ederim Marrie,senden tek isteyeceğim şey onu takip etmen.Çünkü ben bu halimle onu takip edemem.Biliyorum zor bir şey istiyorum ama bunu benim için yapmanı istiyorum." Birini takip etmeyi çok sevmesem de bu konu farklıydı.Ortada kızım vardı.Marrie biraz düşündükten sonra cevabını verdi. "Pekala canım,şirketten izin alabilirsem bunu deneyeceğim.Umarım iyi bir sonuç alırız. Umarım. "Ne içmek istersin canım?" Aslında bunu sormanın anlamı yok çünkü Marrie her zaman soğuk çay içer ama yine de sormak istedim."Sence?" dedi gülümseyerek."Hemen getiriyorum,içine limon atmamı ister misin?" "İyi olur tatlım". Söylediğim gibi her zaman tatlım demesi çok hoşuma gitmiştir.Hızlıca soğuk çayını hazırlayıp 2 dilim limonunu ekledim.Balkona geçtik,çaylarımızdan ilk yudumu aldık.Marrie'yle konuşunca rahatladığımı hissettim.Keşke hep yanımda olsa,her anımda bana yardımcı olsa.Karşımdaki deniz manzarasına uzun uzun baktım ve bir iç çektim. "Yarın izin günüm bir şeyler yapmamızı ister misin?" diyerek uzun süren sessizliği bozdu Marrie."Bilmem,uzun zamandır dışarıya çıkmıyorum,aynı zamanda Wilma ile konuşmam lazım." Hayatım resmen Wilma'ya bağlıydı.O ne derse onu yapıyordum.Umarım bir sıkıntı olmaz ve yarın Marrie'yle vakit geçiririm.Uzun zamandır hastane haricinde dışarı çıkmadım.Tabi hastane dışarı sayılırsa. "Benim aramamı ister misin tatlım?" Çok doğru bir şey söylemişti.Onun konuşması daha ikna ediciydi."Tabiki canım,çok iyi olur" Wilma telefonu açtı,uzun uzun konuştular.Bir ara Marrie yanımdan uzaklaştı ve ben de dinlemek zorunda kaldım."Lütfen Wilma Hanım,Nadia'nın buna çok ihtiyacı var." dediğini duydum.Sonra Marrie gelip doktorun izin verdiğini ancak kendimi sıcak tutmam gerektiğini söyledi.Çok mutlu olmuştum.Bana çok iyi gelecekti."Çok teşekkür ederim,seni seviyorum canım arkadaşım."Ağzımdan bir anda sevgi sözcükleri dökülmeye başladı.O kadar sevinçliydim ki ne diyeceğimi bilemiyordum."Tamam o zaman yarın öğlen görüşmek üzere" diyerek ayrıldı Marrie.Sanırım her şey düzeliyordu.Umutlarıma doğru bir yol alıyordum.Umutlarıma doğru...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Merhaba Hayat
JugendliteraturKocası öldükten sonra kanser hastalığına yakalanan Nadia hayat mücadelesi veriyor.Kendini yapayalnız hisseden Nadia,en yakın dostu Marrie sayesinde yeniden "Merhaba Hayat" diyor. ○○○ "Kapağı hazırlayan Watty Hikaye Kapakları'na Teşekkürler. "