3. Bölüm

2.2K 100 3
                                    

Bakışları karanlık ruhu ise aydınlıktı 👑
Vedat Sayar
Bedeni titreyerek kendine hakim olmaya çalışıyordu. Kendine zarar vermemek için uğraşsada yapamıyordu. Elinde pamuk şekerle sevdiğinin yanına gidecekti. Ama baktıki ortalıkta yoktu. Dönme dolabın önünde bekleyen karısı ve oğlu yoktu. Dönme dolabın önünde bekleyen sadece amca duruyordu. "Merhabalar burada oğlum ve karım duruyordu onları gördünüz mü?" Amca adama dönüp "evladım ben nerden bileyim bu yaşımda hafızımda hiçbir şeyi tutamıyorum. Yaşlılık zor evladım".  Başını sallayıp hayatının %74' ünü anlatan amcaya bakıp görevlilerin bulunduğu alana geldi. Elinden kayıp gitmişlerdi. Vedat görevlilerinin yanına varınca "merhabalar karım ve oğlum az önce şuradaki dönme dolabın oradalardı şimdi ise hiçbir yerde bulamıyorum yardımcı olabilir misiniz?"  Görevli Vedatı inceleyip "gelin kamera kayıtlarına bakalım nerede olduklarına bakalım biraz zor ama" Vedat ile görevli ile kayıtların bulunduğu büyük odaya geçtiler.. biraz zaman geçmemelerine rağmen bulmuşlardı. Satı taksiye binip uzaklaşıyorlardı. Vedat elini sertçe masaya vurup "Necip hemen bu taksinin plakasını ve araba sahibini bulup hemen eve getiriyorsun ona mükemmel işkenceler yapacağım" Necip başıyla onaylayıp Vedatta olay yerinden uzaklaştı..
"Beyim getirdik sizi bekliyor" içeriye girdiğimde taksi şöförü ağzı bantlı, elleri kelepçeli, yüzü dağılmış sandalyeye oturttununmuş bir şekildeydi. "Merhaba taksici şimdi aklında bir sürü soru geçiyor. Ben nerdeydim?, bana ne yapacaksın gibi sorular. Anlatayım. Karımın nereye gittiğini bilirsen sana ödül vereceğim." Elinde tuttuğu nefesin ve oğlunun fotoğrafı vardı. Adamın ağzındaki bantı var gücüyle çekip çıkarmıştı. "Karım ve oğlum nerede?" Taksici kafasını olumsuz anlamda sallayıp zar zor konuşup "bilmiyorum" diyebilmişti. Vedat öfkesinden yerinde duramıyordu. "Bu çocuğu hatırladım. Yarım yamalak hatılıyorum. Ben galiba bunları İstanbul otogarına götürdüm. Taksiciye bakıp "he böyle olacaksın aferin sana ödülünü açıklıyorum o zaman seni evine bırakacağız ne sen beni gördün nede ben seni birine ötersen taksini yakar hemde seni yakarım" taksici korkuyla kafasını sallamayı yetinmişti..
Kocaman bir Terminali söyleyince durunca şöyle bir bakındım. Kırım en son buradan uzaklaşmıştı vede beni bırakıp. Vedat aklından geçen kötülükleri bir kenarıya bırakıp bu terminali alt üst edecekti. Yazıhanenin (bilet kesen yer:) önünde durup "bakar mısınız? Ben karımı arıyordum Nefes Sayar dün buraya gelip otobüs bileti almış olmalı Karım hangi otobüse bindiğini öğrenebilir miyim?" Yazıhanedeki adam Vedata tip tip bakıp "biz buradaki herkezin bilemiyoruz kusura bakmayın size yardımcı olamayacağım"  Vedat kaşlarını çatarak "sizi hatta buradaki çalışanları hatta hatta burayı kapattırırım. Benim kim olduğumu biliyor musunuz? Ben Vedat Sayar." Adam Vedata o kadar garip bakıyordu ki "buyrun ben yardımcı olayım?" Vedat Kasım'a dönüp "karım kayıp en son buraya gelmiş adı Nefes ve oğlum Yiğit Sayar lütfen bulabilir misiniz?" Kadın bilgisayarından birkaç arama yapıp "Nefes Zorlu(kaleli yazasım var lo alışmışım hep kaleli yazıp daha sonra zorlu yazıyorum :) ve Yiğit Sayar olması lazım bunlar dün 23:00 daki Sürmene terminalinde inmişler hatta otobüs ineli tam 3 saat oluyor beyefendi" Vedat sinirlenip etrafında ne varsa yerle bir etmişti. Sinirden gözü döndüğünden hakim olamıyordu. "Nefes seni bulup seni o Karadeniz'e gömmez miyim sen gör yaşadığına pişman edeceğim..."

Nefes Zorlu
Yeni bir başlangıç desem nasıl doğru bir karar olur bilmiyorum. Başlangıçların hep sonu olurdu. Trabzon'da yeni bir hayat ve yeni insanlar tanıyordum. Tek Tahir denen adamı tanımıştım. Tahir serçe direksiyonu tutuyordu. Tuttuğu parmakları kıpkırmızı kesilmişti. Ne olduğuyla hiçbir fikrim yoktu. Yiğit yorgunluktan baygın düşmüştü bile arabanın arkasında gözlerini yummuş mışıl mışıl uyuyordu. "Nasıl dayandın şerefsize" Tahir arabaya bindiğimizden beri ilk sorusuydu. "Ne anlamadım" anlamıştım halbuki ama anlamazlıktan geliyordum. "Anlıyorsun beni gayet diyorum ki nasıl boyun eğdin şiddete" şiddet diyimce tüylerim diken diken olmuştu. "O konuları konuşmasak" Tahir elini daha da direksiyona sıktı. "Bak Tahir bey yarın ayrılıyoruz zaten niye soruyorsunuz hayatınızda ne değişecek" Tahir elini sertçe direksiyona vurup "anlamıyorsun bende aynı bu masum çocuk gibi yaşadım bu olayları akşam babam eve gelince annemi dövmemesi için ne dualar ederdim. Annem üzülmesin diye kuytu köşelerde ağlardım. Nefes bende yaşadım yiğit gibi annemin dayak yemesiyle büyüdüm ben" Nefes ağlamamak içim kendini zor tutsa bile becerememişti. "Tahir bey özür dilerim ben yani böyle ağladığım için" ne saçma cümle kurmuştu. Üzülünce, heyecanlanınca böyle saçmalıyordu  işte "bey lafını sevmem Tahir desen kafi hatta Deli Tahir desen daha iyi" ...

Merhaba sevgili okurlar 📖
Sizden iki tane şey isteyeceğim. Merak etmeyin beş saniyenizi bile almayacak 😜
1- vote verip bana destek olursanız sevinirim ⭐️
2- yorum yaparak bana görüşlerinizi bildirebilirsiniz söz hepsine okuyup yanıt vereceğim yorum yapanları takip ediyorum yanlış duymadınız TAKİP EDİYORUM. 🥴

Bana Nefes Ol  (Düzenleniyor yengem 😎)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin