three | titan's curse part 3

264 18 15
                                    

BIANCA

Kheiron ve diğerlerine olanları anlattıktan hemen sonra Zoe ile görevleri hakkında konuştum. Bir faydası olmayacağını bildiğim halde göreve o zamandaki beni götürmemesini söyledim. Ardından Hermes kulübesine gidip Nico ile vakit geçirdim. Onu gerçekten çok özlemiştim. Özellikle de ben ölmeden önceki mutlu halini bir daha asla göremeyeceğimi sanmıştım. 

Castor koşarak Hermes kulübesinin kapısına dayanana kadar Nico ile efsane büyüsü oynuyorduk. Castor gelip nefes nefese diğerlerinin geldiğini haber verince istemeyerek de olsa Nico'yu bırakmak zorunda kaldım.

Kheiron diğerlerini çağırıp tekrar bir toplantı yaptık. Luke dışında herkes Büyük Ev'de toplanmıştı. Luke bıçaklandığı için revirde kalmıştı ve bu zamandaki halini ise Büyük Ev'in bodrumuna kapatmıştık. Bana bu doğru gelmese de diğer herkes bunun en iyisi olduğunu düşünüyordu. 

Toplantıda Silena ve Beckendorf'un Olimpos'a Percy ile beraber gidip tanrılara olanlardan haberdar etmesini kararlaştırdık. Aslında tüm ekibin aklında benim gitmem vardı ama sonra tüm Olimpos'un önüne bir Hades çocuğunu gönderip onlara ne yapacaklarını söylemenin iyi bir fikir olmadığı konusunda hemfikir olduk. 

Silena ve Beckendorf'u gönderdikten sonra alt kata Luke ile konuşmaya indim. Lee bunu gereksiz olduğunu söyledi. Özellikle söylerken sesindeki öfke fazlasıyla belli oluyordu. Ona nedenini sormak istedim ama Luke'u onun tanıdığı kadar tanımıyordum, onu da tanımıyordum. Daha tanışalı yirmi dört saat bile olmamışken konuşmaya çekindim. Bu yüzden ona sadece deneyeceğimi söyleyip bodrum kata inmeye başladım. 

Kapının önüne gelmiştim ki Luke'un yalnız olmadığını gördüm. Thalia Luke'un bağlı olduğu kolonun önüne diz çöküp Luke ile konuşmaya çalışıyordu. Evet, onu bir odaya kilitlemenin yetmeyeceğini söyleyip bir de kolona bağladılar. 

"Luke biraz olsun beni dinler misin?" diye ısrar etti Thalia.

Luke başını Thalia'ya çevirdi. "Ne? Beni buraya hayvan gibi bağlarlarken orada öylece durdun ve şimdi de babana kurban etmeden önce veda mı edeceksin?"

Thalia Luke'a tokat attı. "Sana yardım etmek istiyorum aptal! Birkaç gün sonra gün dönümünde seni Olimpos'a götürmeyi düşünüyorlar. Luke eğer işbirliği yapmazsan babam seni kızartır bunu sende biliyorsun. Zarar görmeni istemiyorum."

"O zaman buna izin verme. Beraber dünyalara hükmedebiliriz Thalia."

"Yapamam. Yapamayız. Kronos beynini yıkıyor Luke."

Luke alayla güldü. "Tabii, beyni yıkanan benim zaten." Başını çevirince beni fark etti. Şaşkınca başını yana eğdi. "Sen de kimsin?"

Thalia da bana bakınca kendime geldim ve Thalia'nın yanına çömeldim. "Luke ben gelecekten geldim ve seninle konuşmam gerek."

Luke sıkıntıyla nefesini dışarı verdi. "Yine mi aynı konu, yahu özgürlük diye bir şey yok mu? Hayır, o adi Olimposlulardan özür falan dilemeyeceğim ve evet hala Kronos'un..."

"On altı."

Luke söylediğim sayı yüzünden şaşırıp duraksadı. "Ne?"

"Sadece Manhattan savaşında kamptan sen dahil on altı kişi öldü. Kronos'un ordusundaki melezler ile toplam yüzü buluyor ve bunların hepsi senin suçun."

Thalia ve Luke şaşkınlıkla bana baktılar. Tamam, biraz sert girmiş olabilirim ama başka türlü Luke'un dikkatini çekemeyecektim. 

Luke kekeledi. "O... O-Onları ben mi öldürdüm?"

forgotten heroes | pjoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin