Zeynep'in de dediği gibi bu hikayeye birlikte yazıyoruz. Ben OzgeDeniz. Bu bölümü ben yazdım. Umarım beğenirsiniz x
Bölüm parçası: Can't Be Tamed
Molly'nin Ağzından:
Kızların kafası şaşkınlıkla bana dönerken burnumdan solumaya başlamıştım. Bu orospunun burda ne işi vardı lan?! Sikik beşlinin (erkeklerin) yanından geçip annem olacak sürtüğün kolunu kavrayıp çocukların ne olduğunu anlamaya çalışan bakışlarını önemsemedim. Barın arka çıkışına geldiğimizde öpüşen gayleri önemsemeden durdum ve ona döndüm.
"Ne işin var senin burda?!" Gürlediğimde gayler bana bakıp uzağa gittiler. Aptal penisliler.
"Ben burada çalışıyorum." dedi ve alayla kaşlarını havaya kaldırdı.
" Bana bak orospu, eğer hemen şimdi burdan siktir olup gitmezsen Tanrı şahidim olsun..." Derin bir nefes alıp elimi saçımdan sertçe geçirdim.
"Düzgün konuş Molly." Dayanamayıp bir kahkaha patlattığımda beni siklemedi ve devam etti. "Yaptığım meslek seni ilgilendirmez!"
"Sen buna meslek mi diyorsun amına koyayım! Benim çıktığım yere giriyorlar lan!" Boğazım yırtılırcasına bağırmıştım. "Siktir olup git burdan orospu!"
Bana iğneleyici bir bakış atıp içeri girdiğinde içimde ki volkanı söndürmek amacıyla duvara tekme attım. Ayağımın acısını siktir edip ön kapıya yürüdüm. Korumaların yanından geçerken sarışın olan kolumdan tutup durdurdu. Sinirli gözlerimi gözlerine diktiğimde göz kırptı ve kolumu bıraktı. Kızlarla içeri girerken de bana göz kırpmıştı bu piç! Eğer Justin'in geciktiğim için bana kızmayacağını bilseydim öldürürdüm bu çocuğu ama Justin bekliyordu.
Göz devirip içeri girdim ve bizimkilere bakmaya başladım. Barın üst katında ki VIP koltuklarda oturduklarını gördüğümde merdivenlere doğru ilerledim. Üst kata çıktığımda masanın etrafında duran koltuklardan bir tanesine oturdum ve rahat bir konum aldım. Justin sikici bakışlarını üzerime sabitledi. Ah harika (!)
"Annenle olanlar bizim umrumuzda değil. Sakın bir daha yapma. Şu toplantı bitsin, sonra ne bok yiyorsan ye." Sadece göz devirdim.
Justin oturduğu tek kişilik rahat koltukta dikleşti ve sesini düzeltmek istermişçesine öksürdü. "Planda değişiklikler var. Banka soygunu sizi ilgilendirmeyen bir nedenden dolayı iptal edildi." dedi. "Banka değil, hotel soyacaksınız." diyerek omuz silkti ve elindeki biradan bir yudum aldı. Benim için hiç bir önemi yoktu. Soygun soygundur.
"E... Hangi hoteli soyacağız Justin?" Anna yüzündeki gülümsemeyle Justin'e dönünce göz devirdim. Hep gülüyor amına koyayım.
"Hilton." Justin bardağı önümüzdeki küçük masaya bıraktı. "Oraya hep birlikte gitmeyeceksiniz."
Justin'in sözleri ile yan tarafımdaki Eliza bana "Neler oluyor?" dermişçesine baktı. Omuz silktim.
"Candice - Harry. Siz yeni evlisiniz ve çok mutlusunuz. Herhangi bir hatanızda," durdu ve piç gülümsemesi ile devam etti. "Parayı unutun."
Candice ve Harry birbirlerine pis pis bakıp omuz silktiler. Neden direk soyup çıkmıyorduk ki sanki?
"Anna - Louis. Siz turistsiniz. İkinizin de İtalyanca bildiğini biliyorum. Siz de sevgilisiniz." dedi.
"Molly - Liam. Siz de evlisiniz. 2 yıldır evlisiniz ve sürekli kavga ediyorsunuz." dedi ve gülümsedi. Liam'ı, hatırladığım kadarıyla sarı saçlı olanıydı, baştan aşağı süzerken Vickie kulağıma yaklaştı. "Molly, o Niall. Liam yan tarafında ki kahverengi gözlü." Omuz silkip bakışlarımı gerçek Liam'a çevirdim. Buz kadar soğuk gözlerle bana bakıyordu. Çok ta sikimdeydi.
" Elizabeth - Niall. Siz kardeşsiniz. Bazen çok iyi anlaşan iki kardeş, bazense hiç anlaşamayan."
"Ve son olarak, Vickie - Zayn. Siz henüz sevgilisiniz.. Zayn orada sana evlenme teklifi edecek." Bakışlarını hepimizin üstünde dolaştırdı. "Bakın, Briston Hilton bu ay orada. Orada hiçbir şekilde bir şeyler belli etmeyeceksiniz. Orada ki çalışanların gözüne girmeye çalışın. Tess senden güzel şeyler bekliyorum. Bunların hepsi evlilik düzeyinde veya evli olacak ama sen oraya kardeşinle tatile gittin bu yüzden özel yeteneklerini kullanabilirsin." Tess'e göz kırpıp bu sefer de erkeklere döndü.
"Siz de Briston'la görüşmeye falan çalışın. Zaten kesin havuz kenarında veya bar bölümünde olur. Her gelişmeden haberim olsun istiyorum. Uçaklarınız farklı saatlerde kalkacak. Hepiniz bir arada giderseniz tuhaf olur. Ve unutmadan Liam ve Harry, siz bacanaksınız bu yüzden uçağınız aynı saatte." Hepimiz kafamızı salladık. "Size güveniyorum. Güvenmeseydim sizi seçmezdin zaten. Bu büyük bir iş." dedi ve göz kırptı.
"Evet, toplantı bitmiştir. Şimdi ne yapıyorsanız yapın." Ayağı kalkıp yanına gelen annemin elini tuttu ve bana gülümseyip devam etti. "Benim de işlerim var." deyip gitti. Orospu çocuğu.
Ayağı kalkıp aşağı indim ve barmenin önündeki taburelerin birine oturup sert bir şeyler istedim. Mavi gözlü barmen bana içki hazırlarken kapıdan çıkmaya çalışan Vickie'yi ve onu ikna etmeye çalışan Anna'yı gördüm. Doğru ya, buralar ne zaman Vickie'ye göre yerler olmuşlardı ki?
Önüme konan içkiyi tek dikişte bitirip yenisini istedim. Bu gece biraz kafa dağıtabilirdim. Ne de olsa bu geceden sonra evli bir bayan (!) olacaktım degil mi?
9. içkimi de bitirdiğimde sarhoş olduğumu anladım ve içmeyi kestim. Fazla sarhoş olmasam da sağlıklı düşünemediğimi anladım. Dans etmek için ayağı kalktım ve dans edenlere katıldım. Yaptığım hareketleri neden yaptığımı bilmiyordum ama ne yaptığımı biliyordum. Eğleniyordum.
Biraz fazla eğlenmiş olmalıydım ki ağrıyan ayaklarıma bir de bulanan midem eklenmişti. Lavaboya gitmek için insanları ittirdim ve küfür edenlere de arkamı dönmeden orta parmak çıkardım. Tuvalete girip kapıyı kapattım ve midemdekileri çıkartmaya başladım. Sonunda midemde bir şeyin kalmadığını anladım ve son kez öğürüp kafamı klozetten kaldırdım. Aynanın karşısına geçip yüzüme su vurdum ve bozulan makyajımı temizledim. Tam kapıdan çıkacakken bir el beni ittirdi ve içeri girip kapıyı kapattı. Beni duvara ittirdiğinde boşluğuma geldiği için duvara çarptım. Önüme geçip beni sıkıştırdığında bir nefes verdim. Hep aynı numara.
"Annenin işlerine bakıyor musun?" dedi ve yüzündeki pis gülümsemesiyle bana baktı Harry. Ben ise sıkılmışçasına ona bakıyordum.
"Çık." Çok sakin bir şekilde ona doğru bir adım atıp gözlerimi gözlerine diktim. Aramızda bir adımlık mesafe vardı ama ben kapatmıştım.
"Hayır. Düşündüm de biraz eğlenebiliriz." Yüzüme çarpık bir gülüş yerleştirdim ve kulağına yaklaştım.
"Düşündüm de," Boş bir anına geldiğim için onu ittim ve mermere çarpmasına neden oldum. "Kendini becer."
Lavabodan çıkıp aşağı kata inen merdivenlere ilerledim. Aşağı indiğimde kapının girişinde bir koruma vardı. Korumayı görmezden gelerek kapının kolunu tutup çevirecekken elimi tuttu ve çekti.
"İçerisi dolu." Yakışıklı korumaya bir bakış atıp kendimi ona sürttüm. "Çıkışta görüşürüz." deyip kapının kolunu hızla tutup çevirdim ve içeri girdim. Justin annemin üstünden indi ve ikisi de bana döndü.
"Evet, bu kadar yeter. Justin çok önemli bir şey konuşmalıyız." Tabii giyinikken...