yurttan çıktığımızda benim telefonuma tekrar bildirim geldi.
baktığımda yine gizli numarada mesaj gelmişti. mesajda "ah her zamanki gibi harikasın bebeğim ama eteğin fazla kısa değilmi kıskanç bir erkeğimdir ben" yazıyordu. sinirden tırnaklarımı elime batırdım. çene kasımın seyirdiğine emindim. drin ne olduunu sorduğunda ona mesajı gösterdim. "ama fazla olmaya başladı bu şerefsiz kim bu mal ya" diyerek sinirini belirtti derin. bende sinirim biraz geçince derine baktım ve "tamam sorun yok" dedim. ama oda bende çok büyük bir sorun olduğunu ikimizde çok iyi biliyorduk. otobüs durağına yürürken içimde bir huzursuzluk vardı. sakin biri bizi takip ediyordu.hissediyordum.
"zeynep galiba biri bizi takip ediyor" dedi derin bende "evet bende öyle hissediyorum" dedim ve arkamızı kolaçan ettim.
halbuki kimse bizi takip eediyor gibi görünmüyordu.herkes kendi halinde gibiydi zaten çok kalabalıkta değildi yollar. "erin belkide biz boşuna evham yapıyoruz baksana herkes kendi halinde" dedim. "aynen zeynep ama senin şu sapığın bizi biyerlerde izliyor oladabilir" omuz silktim. ama boşuna evham yapmadığımızı ikimizde adımız gibi biliyorduk. 10 dakika daha yürüdükten sonra durağa vardık. zaten tam biz durağa geldiğimizde otobüste geliyordu. otobüse binip oturduğumuzda çantamdan kulaklığımı çıkardım. ve rahatlamak için BTS in go go şarkısını açtım. gözlerimi kapadım ve o 7 mucizevi insanın sesinde kayboldum. gözlerimi açtığımda ineceğimiz durağa yaklaşık 2 dakika mesafe kalmıştı.otobüs durakta durduğunda indik.ve okula doğru uyuşuk adımlarla yürümeye başladık. okula vardığımızda 4 dersinde boş olduğunu öğrendiğimizde büyük bir sevinç yaşadık. öğle arasına kadar tüm dersler boştu geriye sadece 4 ders kalıyordu etütle birlikte. okuldan kaçma kararı aldık. biraz yürüdük ve okula çokta uzak olmayan talya kafeye girdik. kafeye girdiğimizde canerinde kafede ders çalışmaya çalıştığını fark ettim. caner bizi gördüğünde glümseyere el salladı. bizde ona salladık. bize gel işareti yapınca yanına gittik ve oturduk. "naber kızlar nasılsınız bakalım sizde 4 dersin boş olduğunu öğrenince benim gibi kaçtınızmı" dedi ve güldük "evet canercim biz iyiyiz ve evet bizde senin gibi kaçtık ee sen ne çalışıyosun" dedim cnerde somurtarak "anlamadığım matematiği anlamaya çalışıyrum tabi senin çalışmana bile gerek yok IQ 193 olunca" dedi ve hepimiz güldük "yapma ama caner bende çalışıyorum biliyosun haksızlık yapma eğer anlamıyosan bi gün buluşalım sana ders çalıştırabilirim istersen" dedim canerde çok içten bir şekilde gülümsedi ve "teşekkürler cici kız" deyip yanaklarımı sıktı. hepimiz kahkaha attık derin lafa girdi "az önceki konuya biraz fransız kaldım hey sende çek şu kitapları şurda ne güzel sohbet ediyoruz işte" dedi derin "pekala derin hanım hemen kaldırıyorum bu arada ne istersiniz kızlar kahvaltı ettinizmi" diye sordu caner. bende "evet caner kahvaltı ettik" dedim. canerde "peki o zaman güzellikler ne içersiniz bakalım" iye sordu caner. bende "ben moka alıyım" dedim caner "tamam zeynep hanım siz ne arzu edersiniz derin hanım" diye sordu caner hepimiz bir kahkaha attık caner çok tatlı bir çocuktu. "tamam o zaman bende filtre kahve alıyım" dedi derin. "tamam o zaman kızar siperişleri veriyorum" dedi ve garsonu çağırdı. "1 tane moka 1 tane filtre kahve 1 tanede latte" diyerek siparişleri verdi caner.
telefonuma bildirim geldiğinde yine o numaradan mesaj geldiğini gördüm ve mesajı açtım.mesajda ' hadi ama bebeyim bece onunla o kadar yakın olmamalısın helede o kısa etekle' yazıyordu aniden yüzüm düştü gözlerimin dolduğunu hissetim kesin bembeyaz kesilmiştim caner bu durumu fark etmiş olacak ki "zeynep bir sporunmu var" diye sorduğunda derinde bana döndü derin ne olduğunu anlamışçasına gözlerini devirdi. "hayır caner bir sorun yok" aslında çok büyük bir sorun var diye geçirdim içimden "eminmisin Zeynep" diye sordu tekrardan caner ende olumlu anlamda kafamı salladım. "ee kızlar üniversite sınavına az kaldı nereyi hedefliyosunuz" dedi caner "kore seoul üniversitesi derinde orayı istiyo" dedim derinde kafasini salladi. Caner "bende avusturalya yi dusunuyorum yada belçika" dedi caner sonra derin "sen orayı kazanamazsın" diyerek caner e sataştı derin "hadi zeynep orayi her türlü kazanir zeynep hacettepe tıpı bile kazanirda senin koreyi kazancağını pek düşünmüyorum diyerek altta kalmadı caner. bende "hadi kalkın biraz yürüyelim" diye öneride bulunuca ikiside atışmayı bıraktılar ve yerlerinden kalktılar. be tam hesabı ödiyecekken caner araya girdi ve hesabı o ödedi. biz ne kadar istemesekte. sahil boyunca yürüdük yürüdük yürüdük sonra sinemaya gitme kararı aldık. tomb raider diye çok güzel bir filme girdik yaklaşık 2 saat sürmüştü film okula döndüğümüzde öğlen arasından giriş zili yeni çalıyordu. çok eylenmiştik. şakalaşa şakalaşa sınıfa ilerlerken caner beni ittirdi ve sonra tam düşecekken belimden tuttu . "tutmasaydım düşüyodun küçük hanım" dedi tek kaşını kaldırarak hepimiz güldük etrafa baktığımızda herkes bize bakıyordu. çok utanmıştım ama belli etmedim 4 derste su gibi geçti. çıkış zili çalmıştı. çantaı toparken derin "kanka ben tuvalete gidiyorum işin bitince gelirsin yada burda bekle be gelirim" dedi bende kafamı sallayınca gitti. sınıfta tek başıma kalmıştım bu nedense ben huzursuz ediyordu. okulun egolu kızlarından selen telaşla içeri girdi bişey arıyor gibiydi. başka biri olsaydı yardım ederim ama selen i sevmiyordum.
selen yanıma geldi ve "ya zeynep şu küpenin tekini biyerde gördünmü" diye sorunca ilgisizc kpee baktım ve kafamı olumsuz anlamdda salladım. sanırım o küpe selen için çok değerliydi. merakıma yenik düştm ve sordum. "o küpe yi neden bu kadar çok arıyorsun çokmu pahalı" diye sorduğumda selen bana döndü "pahalıya ama fiyatı beni igilendirmiyo o bana rahmetli anneden kalan tekşeydi" dedi ve ağlamaya başladı hem aglıyor hem arıyordu. normal koşullarda selene yardım etmezdim ama annesinen kalan tek şey oluğu
iin ona yardım etmeye karar verdim. "selen şu küpeyi bana tekrar göstersene ddğiöimde selen avcuda dura küpeyi bana göstermek amacıyla uzattı. bende aramaya başladım ve öğremen masasının altıda bir ğparıltı gördüm. hemen oraya doğru gitti ve parıldayan şeyi elime aldım. evet bu seleni annesinin küpsiydi. "selen buldum" diye heyecanla bağırdım selen avcumdaki küpeye baktı ve bana aniden sarıldı. selen aniden sarılınca bende şaşkınlığımı yenip ona sarıldım ve selenın boğuk sözlerini işittim " çok çok çok teşekkür ederim sen benim annemin tek hatırasını kurtardın çok teşekkür ederim" dedi

ŞİMDİ OKUDUĞUN
COME TO TURKEY ~BTS~
Fanfictionistanbulda okuyan lise son sınıf ögrencisi ve yaşadıkları okumaya alışkın olmadiginiz degisik konusu olan bir roman cok beyeniceğinize eminim