BÖLÜM DÖRT

70 6 0
                                    

"oha kanka nasıl yani o egoist pislik geldi ve sana sarıldı öylemi doğrumu duydum" diye 13. ye soruyordu derin. "ayh derin ayh evet dedim ya niye 13. ye sruyosun ki" dedim artık aynı soruyu duymaktan bezmiş bir şekilde. "oha zeynep ya oha yani ben nası orda olmam ya" diye yakınmaya başladı derin. otobüs geldi ve bindik. telefonuma yine  pislikten mesaj geldi. "ayakta dikilme erkekler bacaklarına bakıyolar o etek neden o kadar kısa olmak zorunda ki".diye mesaj atmıştı pislik. sinirden dudağımı kemirmeye başlmıştım. etrafa baktığımda gerçekten 2-3 kişinin ben kestiğini gördüm. bir çocuk kalkıp yaıma geldi. "geçin oturun zaten ineceğim yere çok az kaldı hem bağzı şerefsizlerde size bakmayı keser belki" diye son cümleyi biraz yüksek sesle söylemişti. bende teşekkür ederek çocuğun kalktığı yere oturdum. ama hala birkaç kişinin gözlerinin bende olduğunu hissedebiliyordum. oturduğum yerde rahatsızca kıpırdandım. derin ayakta olduğu için bir erkek arkasındaydı. ama çocuğun kedi halinde olmadığını biliyordum. "derin buraya gelirmisin" dediğimde derin yanıma zorda olsa ulaştı.  yerimden kalktım ve "otur derin" dedim. derin ne olduğunu anlamışcasına kafasnı salladı ve gülümsedi. derin kendini pek koruyamazı. ama ben bunu yapabiliridim. buna alışıktım. istanbula ilk geldiğimde böyle şeyler yaşamıştım ve hepsinde haddini bildirmiştim. derinin önünde dikiliyordum. bir erkek arkama gelince arkamı derine döndüm. çocuğa yalaştım ve "benden uzak dur yoksa olucaklardan sorumlu değilim" diye tehdit ettiğimde mal mal sırttı.
"tamam sorumlu değilsin bebeğim" diyince sinirden dizimi kırıp bacak arasına geçirdim . çocuk acıan inlerken ben bağırmaya başladım. "imdat sapık var bu çocuk hem bana hem arkadaşıma sulanıyor" diye bağırdığımda herkes bana baktı. soför ve diğerleri çocuğu arabadan attı. bende boşalan koltuklardan birine geçtim. ve kulaklığımı çıkarıp telefona yerleştirdim. ve BTS in ı need you şarkısını açtım ve kafamı cama yaslayıp gözlerimi kapattım. derin beni türttüğünde ineceğimiz yere  geldiğimzi anladım. ve yerimden kalktım. derinle yürümeye başladık. yurda geldiğimizde hemen üzerimi değiştirip yemek bile yemeden kendimi uykuya bıraktım.

'beyaz önlükle bir hastanedeydim. türkçeden farklı bir dil konuşuyorlardı. sanırım bu dil... koreceydi... herkes bana doktor hanım doktor zeynep zeynep hocam diye sesleniyordu. birden etrafımdaki herkes koşturmaya başladı. ben ne olduğunu anlamadan isimim anons edilidi "porf. dr. zeynep SÖNMEZ hemen acile geliniz" hemen acile doğru koşturdum. ve acile gittim. etrafta asistanlar vardı. ve sanırım ne yapacaklarını bilmiyor gibiydiler.asistanların arkasında 6 genç adam duruyordu yüzleri görünmüyordu. bir kişide sedyedeydi. ama yüzlerini ne kadar görmeye çalışsamda göremiyordum. sanki gözlerimde bir perde vardı.'

uyandığımda nefes nefeseydim. kalbim acıyordu sanki hemde çok acıyordu. ama neden böyle acıdığını hala kestiremiyordum. kafamı sallayıp elimi göğsüme koydum. ve kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum. ama olmuyordu. kalbim acıyordu. çok çok çok haddinden fazla çok acıyordu. daha önce hiç böyle birşey olmamıştı. bu gün cumartesiydi. gidip elimi yüzümü yıkadım. ve saate baktım daha çok erkendi. çıkıp spor yapmaya karar verdim. siyah spor mini şortumu çıkardım. üstüme kolsuz beyaz badimi giydim ve hırkamıda belime bağlayıp siyah spor ayakkabılarımı giydim. cebime bir miktar para koyup kulaklığımı ve telefnuu alıp yurttan çıktım. denizle yurt arasınaki 15 dakikalık mesafede biraz hızlı bir şekilde yürüdüm. koşu alanına vardığımda biraz hızımı arttırdım ve gittikçe hızımı arttırdım. biraz ter döktükten sonra yurda geri döndüm. odaya girdiğimde derin hala uyuyordu oysaki saat 11.53 tü. bu gün canerle bulusacaktık. hemen duşa girdim e 15 dakikalık duşun ardından saçımı taradım ve kuruttum. dolabımın karşısına geçip buz mavisi yırtık mini şortumu çıkardım. askıllı siyah badimi çıkardım. ve dolabın çekmece kısmından siyah por ayakkabılarımı aldım ve iydim. aynanın karşısına geçtim. ve çok az fondöten sürdüm. kısa kuyruklu bi likit çekip kirpiklerimi kıvırdım ve maskaramı sürdüm. ten renginde az bir allık sürdüm ve yine ten renginde bir ruj sürdüm. saçımı taradım ve yarım bir şekilde topuz yaptım. saçlarıın açık kalan kısmınıda terkarar taradım. terkar dolaba döüp şortmun boyunda bir kot ceket çıkardım. sonra mini bir siyah çanta çıkarıp için cüzdanımı telefnumu kulakıımı likitimi maskaramı ve rujumu koydum. aynaya baktığımda hazır ve gayet güzel görünüyordum. derine baktığımda hala uyuyordu. saat 12.30 olmuştu oysaki. dışarı çıktım ve otobüs durağına yürüdüm. caner mesaj atmıştı "nerdesin arabamla geliyorum seni alabilirim" deyince bende konum attım. derinede nerde olduğumu haber veren bir mesaj attım. ondan cevap bekledim ama mesajıma yanıt yoktu. sanırım uyanmamıştı. önümde lüks siyah bir jeep durduunda gözlerimi telefondan ayırıp arabaya baktığımda caner camı açıp "gelmiyormusun güzellik" dediğinde güldüm oda güldü. ve arabaya bindim. tekrar telefonuma baktım o lanet insan gene mesaj atmıştı. mesajda şu yazıyordu "ah hadi ama zeynep niye o piçle buluşuyosun ki o arabadan hemen iniyosun yoksa sana yapacaklarımdan sorumlu değilim" mesajı okuduğumda histerik bir kahkaha attım ve telefonumu cebime attım. caner ne olduğunu sorsada onu geçiştirdim. talya kafeden içeri girdiğimizde içimde bir huzursuzluk vardı. sanki yine takip ediliyordum. telefouma bildirim geldiğinde BTS in 1 saat sonra canlı yayın açacaını duyuruyordu. çok mutlu olmuştu. sanırım bu mutluluk yüzümede vurmuştu. caner "ne oldu iye sırıtıyosun" dediğinde terkar gülümseyip " BTS bir saat sonra canlı yayın açıcakmış" dedim ona kaşlarını kaldırıp indirdi. hemen derini aradım. derin uykulu bir şekilde " ne var" diye açtı. " çok naziksin derin ya" dediğimde "of ne var zeynep ya ne istiyosun çabuk söyle" "bebeğim hemen kalkman gerek BTS 1 saat sonra calı yayın açıcakmış" dedim "tama hadi bay bay" "bay bay canısı" dedim canere tekrar döndüğüde sırıtıyordu. "caner hadi çabuk biraz çalışalım 1 saat sonra canlı yayını izlemem lazım" dediğinde caner "boşver ya neli dondurma yersin ve kaç top istersin" diye sorduğunda bende "valla bana göre hava hoş ha bu arada bence bana sorma çünkü ben çok yerim ve seni batırırım ona göre ha" dediğimde ikimizde kahkaha attık. ve bana dönüp "batıyım bişey olmaz hadi söyle" bende gülümsedim ve düşündüm caner tekrar sorduğunda " kakao bigboobles karamel vanilya ve çilekli hepsinden birer top olsun üzerinde sos fıstıkta olsun" dediğimde güldü "tamam ama ben bunu aklımda tutamam garsonu çağırıyım sen söyle" deiğinde güldüm garson siparişleri aldı ve biraz konuştuk sonra BTS canlı yayını başladığında yaynı açtık ve izlemeye başladık.

COME TO TURKEY  ~BTS~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin