14- Son

1K 91 63
                                    

İki yıl oldu, sevdiğim. Günlerden 16 Nisan.

Sensiz girdiğim, gireceğim ikinci yaz.

Sen de özlüyor musun? Lütfen özlüyor ol.

Ama içimdeki ses bunu söylüyor ki; Hoseok denen çocuk ile mutlusun. O seni masum seviyor değil mi? Ben gibi bencil, korkak değil, değil mi?

Seni uzaktan izlemek, sevmek ne kadar zor. Taptığım gülüşün başkalarına ait olması ne kadar zor.

Üzgünüm, Taehyung. Yine bir korkak gibi davranıp sana gelemiyorum. Affet beni.

Yolun sonundayım sevgilim. Bugün sana olan aşkımı da, acımı da dindireceğim.

Şunu asla unutma ki; ben sana koşulsuz güvendim. Aşkına, sana bel bağladım, sırtımı sana yasladım. Benim hala diğer yarımsın. Sen, görüp görebileceğim en güzel insansın. Bana verdiklerin içinde, yaşattıkların içinde sonsuz minnettarım. Mutlu olmaya bak, sevdiğim. Seni seviyorum.

***
Jungkook, yazdığı son mektubu da zarfına koyup hepsini bir kutuya koydu.

Her gün üşenmeden mektup yazmıştı, sevdiğine. Her zarfın üstünde o güne ait tarih bulunuyordu. Kutunun üstüne 'Sevdiğim' yazıp postahaneye götürdü. Bilerek evinin adresini de yazmıştı üstüne. Yarın gelebilirdi evine, sevdiğini ne hale koyduğunu görebilirdi.

Jungkook, Kurye ile birlikte kafenin biraz ötesinde durdu. Kurye'ye kafa sallayıp gitmesi gerektiğini söylemişti.

Kurye, kafenin önünde durduğunda kapıdan bal rengi parlak saçıyla uyum içinde olan esmer teniyle Taehyung çıkmıştı. Jungkook dayanamayıp ağladı, sevdiğinin güzelliğine ağladı.

"Seni görmeden gitmeyeceğim demiştim, sevgilim.' Gözyaşları kendiliğinden akıyordu.

Taehyung, şaşkınlıkla kutuyu alıp kafeye geçtiğinde Jungkook beklemeden evine gitmişti.

Bu gece hayatına son verecekti. Zaten iki yıl önce, 16 Nisan'da ölmüştü. Bundan sonra yaşasa ne yazardı.

Karanlık çöktüğünde ıssız şehre, Jungkook evinin soğuk, titreten banyosuna girdi. Havuzu soğuk su ile doldurup, yavaş yavaş üstünü çıkarmaya başladı. Üstünde atlet ve kısa bir şort bulundurup soğuk suya girdi. Soğuk sudan irkilip titremeye başlamıştı.

Suya alıştığını hissettiğinde eline jiletleri alıp banyonun ortasına koyduğu saate baktı. Gece yarısına az kalmıştı. Gülümsedi. Huzura kavuşacaktı.

Vakti geldiğini hissettiğinde derin bir nefes aldı ve jileti bileğine denk getirecek şekilde derince kesmeye başladı. Banyoya sesli bir haykırış bıraktı. Deli gibi ağlıyor, diğer yandan bileğini parçalamaya devam etti. Duygusal acı, fiziksel acının yanında bir hiçmiş onu çok iyi anlamıştı.

Bileğinden kanlar fışkırırcasına boşandığında soğuk su dolu havuz, derin bir kırmızıya boyanmıştı. Öldüğünü hissediyordu, Jungkook. Sona gelmişti.

Boş banyoda saatten gelen tik tak sesleri baş göstermişti.

Tik, tak.

Biraz daha öldüğünü hissetti, Jungkook.

Tik, tak.

Sona gelmişti, hissediyordu.

Tik, tak.

Banyonun kapısı kırarcasına açılmıştı.

"Jungkook?" Taehyung, dolu ve endişeli gözlerle dalmıştı banyoya.

Jungkook, zorlukla bakışlarını özlediği bedene çevirdi. Yeniden ağladı. Sevdiğinin güzelliğine ağladı.

Taehyung, ağlayarak sevdiğinin başına çöktü. Sebebi kendisiydi. Biliyordu ve bu onun canını yakıyordu. Tıpkı Jungkook'un canını yaktığı gibi.

"Jungkook~ah" daha fazla bir şey diyememiş hayatının sonuna yaklaşmış sevgilisinin kan akan bileğinden öpmüştü. "Affet beni, yalvarırım." Nadir ağladığı günlerden biriydi ve gözyaşlarının sonu gelmiyordu.

Jungkook, nefesinin kesildiğini hissettiğinde son defa gülümsemiş ve sevdiğine bakmıştı.

"S-seni seviyorum, Taehyung." Son sözlerini söyleyip mutlulukla kapamıştı gözlerini hayata.

Taehyung ise boş banyoda sesi kısılana kadar bağırıp ağlamıştı. Zorunda bırakılmıştı sevdiğini yarı yolda bırakmaya. Bir yandan ailesi, diğer yandan hyungları.

Pişmandı, hem de çok.

Sevdiğini bu şekilde gördükten sonra bir daha devam edemeyeceğini anlamıştı, Taehyung.

Eline sevdiğinin kanı bulaşmış jileti aldı. Beklemeden havuza girip sevdiğinin ölü bedenini kucağına almıştı. Hala yumuşak olan saçlarından öpüp doyasıya koklamıştı.

"Sana geliyorum, sevgilim." Dolu gözleriyle son defa sevdiğinin ölü bedenine bakmış, ardından dişlerini sıkarak bileğini derince kesmişti. Kanlar fışkırırcasına aktığında öleceğinden emin olmak için tekrar tekrar aynı yeri kesti. Mecali kalmadığında sevdiğini göğsüne yaslayıp yarı baygın şekilde sıkıca sarıldı.

"Seninle sona bile geleceğimi söylemiştim, unuttun mu sevdiğim? Belki başka dünyalarda, başka kitaplarda kavuşuruz, sevgilim." Ve gözünü iğrençliklerle bürümüş dünyaya yumdu.

💜

Selfish and Afraid || TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin