***
Sonunda 2 hafta önce girdikleri iddiayı ikisinden birisi kaybetti, sanırım bu anı en çok bekleyen Doyoung'du. Ten'in Taeyong'a yenildiğini duyduğunda utanmasa kalkıp dans edecekti. Ten tabi mutlu değildi. Çünkü kaybeden, kazanan kişinin istediği her şeyi (1 hafta ile sınırlı) yapmak zorundaydı. Taeyong o egolu gülümsemesini yüzüne Ten'e bakarak eklemişti, Ten göz devirmekle yetindi ve Doyoung onları zevkle izliyordu. Çünkü Taeyong.. yani az çok tahmin ediyorsunuzdur... Pazartesi gününden Pazar gününe kadar Ten, Taeyong'un kölesi gibi birşey olacaktı.***
Taeyong'un ağzından
Ten'in şarkısı 2,5m view'e ulaştığına göre bunu kutlamamız gerekiyordu diye düşünüyorum, tabi ki onu kölelikten kurtarmayacaktım ama bir kutlamayı hak ediyordu. Ten uyanıp salona girdiğinde koltuğa yayılmıştım ve o gıcık olmuş yüzünü görmek için ona "Köle!" diye seslendim, bana döndüğünde aynı seri katil gibi bakıyordu fakat ciddi kalamıyordum.. kişnemeyi bırakıp dalga geçmeye devam ettim; "Kralına günaydın demeyecek misin?!" dedim ve halen ciddi kalamıyordum.. "Günaydın Kralım.!" dedi ve o sinir oluşu beni fazlasıyla eğlendiriyordu daha sonra banyoya yöneldi, orda da sinirlerini bozmak isterdim ama böyle birşey yapmayacağım. Hani derler ya "Şakanın bokunu çıkartmamak lazım" diye, aynı o mantık şekliyle yürüdüm. Banyodan çıktığında ona aynı şekilde seslendim, bu sefer dönüp baktığında da aşırı yorgun gözüküyordu. Ona "Dışarı çıkıp alışveriş yapmamız lazım, küçük bir kutlama yapacağız. Ama tüm poşetleri sen taşıyacaksın.. köle!" Her köle diyişimde gülesim geliyordu artık ve garip bir şekilde bu Ten'e de komik gelmişti ve gülümsemişti, gülüşü çok tatlıydı... Neyi kutlayacağımızı sormadı, sormamalıydı ve bilmemeliydi de. Küçük bir sürpriz bana olan sinirini azaltır diye düşünüyorum.***
Mark'ın ağzından
Ten, Doyoung ile alışverişe gitmişti. Onlar orada vakit geçiriyorken bende Taeyong'la ortamı hazırlıyordum, sahi.. neden Ten'e bu kadar ilgiliydi ki ? Evet grubumuzun lideri hepimize öyle ama Ten'e bi farklı sanki. Ona bunu sormayı çok isterdim fakat işine o kadar odaklanmıştı ki, herşeyin kusursuz olmasını düşündüğünü düşünüyordum.***
Taeyong, Doyoung'u aradı ve Ten'i, Taeyong'un sürekli takıldığı bir bara bırakmasını, çalışanlarının Ten'le ilgileneceğini ve poşetleri Ten'den almayı unutmamasını söyledi ve DY; "Tamamda neden?" TY; "Soru sorma ve dediğimi yap!" Doyoung, Ten'i nasıl ikna edeceğini düşünüyordu fakat aklına birşey gelmeyeceğinin farkına varınca hiçbirşey açıklamadan onu oraya götürmeyi tercih etti. Başından savar gibi Ten'i çalışanlara teslim etti, Ten açıklama istediğini belirtti ve Ten ile ilgilenen çalışan "TY Track böyle istedi." diyerek, kısa kesip attı. Ten iyice sinirlenmişti, kutlamayı onsuz yapacaklarını düşünüyordu kutlamanın kim ve ne için olduğunu bilmemesine rağmen bu düşünce onu hem üzüyor hem sinirlendiriyordu.
Doyoung ağır poşetlerle eve girdiğinde Mark ona poşetleri mutfağa yerleştirmek için yardım etti, cipsler, içkiler (şarap, etc.). Taeyong'da mutfağa girince gerisi bende diyerek içkileri ve atıştırmalıkları tabak ve bardaklara yerleştirmişti. Herşey hazır olduktan sonra, o barda Ten ile ilgilenen çalışanı arayıp Ten'i atacağı konuma getirmesini söyleyerek ona konum attı.
***
Ten kapıyı büyük bir sinirle açtığında "Ben senin istediğin gibi kontrol edebileceğin oyuncağın deği-" sözü kesildi ve içeri girdiğinde; Tam ortalarında Taeyong sonra da Doyoung, Mark, Johnny ve diğerleri ona gülümser bi yüzle bakıyordu. Ten kutlamanın kendisi için olduğunda fazlasıyla sevinmişti ve sevincinden Taeyong'a sıkıca sarılıp, içten teşekkür etmişti, Taeyong "Hak ediyorsun.." diye karşılık verdi ve bu söz Ten'i etkilemişti. Ne yönde etkilendiğini kendiside anlamadı fakat hoşuna gittiğini biliyordu.
***
Taeyong'un ağzından
"Ten sarhoş olacaksın! Calm down yani!" Beni pek takıyor gibi gözükmüyordu. Tek bildiğim mutluydu, hemde fazlasıyla. Kendimde bi gece sarhoşluktan ne olabilir diye düşündüm. Sonuçta biz bizeydik diyerek kendimi kasmamaya karar verdim, zaten aşırı zor sarhoş olan birisi olduğumu biliyorum.
***
Ten'in ağzından
Sanırım başım dönüyor, vücuduma alkolün verdiği bi etkiyle sıcaklık yayılıyordu.. bu hoştu, heryerimde rahatlatıcı bir karıncalanma vardı ve tam yanımda Taeyong, beni izliyordu fakat endişeleniyor gibi bakıyordu. Abarttığını düşünüyorum, sonuçta her gün manyak gibi içki içmiyorum, bu gece sarhoş olmak hakkımdı. Atıştırmalıklar bitmişti, mutfağa gidip, atıştırmalıkların olduğu tabağı tekrar doldurmak istiyordum fakat ayağa kalkamayacak kadar gevşemiş hissediyorum, fazlasıyla güzel bir hissti.***
Fazlasıyla geç olunca, herkes odalarına dağılmaya karar verdi. Fakat Ten koltukta yayılmış, kalkacak bir hali yoktu sanki.. ve Taeyong onu izlemekle yetiniyor ve sarhoş olmaması da Ten'i şaşırtıyordu. "Beni odama götür T-Tae-" Taeyong Ten'e şaşırmış ve aynı zamanda gülen bi yüz ifadesiyle bakıyordu, Ten toparlamaya çalışıp "Kalkacak halim yok.. anla beni(!)" Taeyong onu bu şekilde izlemekten fazlasıyla zevk alsa da, onu kırmamak adıyla ince kollarıyla kaldırarak onu odasına götürüyordu, büyük bir zorlukla.. Ten'in odasına girdiklerinde Taeyong, Ten'i yatağa doğru bırakırken, Ten, Taeyong'u yakasından tutup kendisine çekti, Taeyong şaşırmış bir ifadeyle Ten'e bakıyordu. Aniden Ten, Taeyong'un yarı açık kalan dudaklarına küçük fakat fazlasıyla güzel hissettiren bir öpücük kondurdu. Taeyong karşılık verdi, fakat Ten gibi nazik değildi. Ten'e olan tutkusundan mı yoksa alkolün etkisi miydi ikisine anlamıyordu fakat Taeyong, Ten'in dudaklarını ısırıp yiyecekmiş gibi öpüyordu. Ten bundan fazlasıyla hoşlanmıştı ve Taeyong'u iyice kendisine doğru çekip, yakasında olan elini Taeyong'un ensesine getirdi ve saçlarına doğru yükseldiğinde saçını sert fakat tahrik edici bir şekilde okşamaya başladı. Ten öpüşmeyi şefhetlendirmek için işin içine dili yerleştirdi. Taeyong geri çekilerek Ten'e baktı ve gülümsedi, Ten gülümsemesine karşılık verdi. Taeyong dilini Ten'in diline ileri geri hareketlerle sürterek, ikisininde bundan şiddetli bir şekilde zevk almasını sağlıyordu fakat Ten birden bire elini Taeyong'un göğsüne yaslayıp onu durdurarak "Bugün değil, nedenini sorma." dedi. Taeyong üzgün bir şekilde "peki(!)" demekle yetindi ve Ten'in üzerinden kalkarak kapıya doğru yöneldiğinde Ten dudağını baş parmağıyla okşayarak onu hayranlıkla izliyordu. Taeyong arkasını bile dönmeden "İyi geceler.. Köle." dedi ve çıktı. Ten karşılık bile vermedi fakat yüzünde ki gülümseme artmıştı.