***
Ten'in ağzından
Uyandığımda başım patlayacak derecede ağrıyordu, kötü hissediyordum ve aklıma direk Taeyong geldi, sanırım sağlam rezil olmuştum. Salona büyük bir endişeyle girdim fakat heryer tertemizdi. Mutfağa geçtiğimde buzdolabının üzerinde postite yazılmış bir not vardı "Salonunu toparlamam artık köle olduğunun anlamına gelmiyor -Tae" istemsizce gülmüştüm fakat dün gece onu öpüşüm aklıma geldikçe utanıyordum ve nasıl özür dileyeceğimi düşünüyordum, ne konuştuğumuzu dahi hatırlamıyordum. Acı kahve ile kendime gelmeye çalışırken odama doğru yöneliyordum ki birden bire aşağı taraflarımda ciddi bir ağrı hissettim ve koridorumdan u dönüşü yapıp lavaboya gitmek zorunda kaldım. İşimi halledip odama döndükten sonra yatağıma attığım telefonumu elime aldım ve Doyoung'dan 7 cevapsız arama, Johnny'den ise 3 mesaj, 11 cevapsız arama. Lavaboda bu kadar çok vakit harcadığımı hatırlamıyorum aslında.. Johhny'nin mesajlarını okuduktan sonra telaşlanmam gerektiğini anladım. Siktir! Bugün BDS (Baby Don't Stop) için çekimler vardı, e iyi de bu Tae ve benim şarkım. Onun arayıp en çok onun telaşlanması gerekmiyor muydu ? Neyse. Buzdolabından küçük bir çikolata aldım ve koridorumdaki komidin gibi birşeyin üzerinden anahtarımı alıp hiç vakit kaybetmeden evden çıktım. Telaştan başımın ağrısını bile unutmuştum.***
Çekim mekanına geldiğimde kimseye selam veremeden makyaj ve giyim için minibüse atladım. Herşey tamam olduktan sonra daha vaktimin olduğunu fark ettim ve Tae'nin yanına gitmeye karar verdim. Yanına gittiğimde pekte mutlu gözükmüyordu. "Nasılsın?"
"İyiyim Ten,iyi" bunu söyledikten sonra iç geçirdi ben mi birşey yapmıştım yoksa farklı bi sorunu mu vardı ? Zaten yanımdan ayrılıp direk Mark'ların yanına gitti, tam Doyoung'a Tae'nin bir sorunumu var diye soracakken Mark'larla gayet keyifli zaman geçirdiğini fark ettim. Bu beni sinirlendirmişti fakat çekimden önce onunla tartışmayı hiç istemiyordum, zaten verdiği cevap yeteri kadar kırıcıydı.***
Ten de Taeyong da çekimler için hazırdı, çekim süresi boyunca Ten neredeyse sürekli Taeyong'a baksa da Tae hiç Ten'e bakmamıştı, göz göze geldiklerinde ise Tae anında gözlerini kaçırıyordu. Ten'in gözleri dolmuştu, hemde fazlasıyla. Sinir ve hüznünün karışımı hiç iyi olmayabiliyor. Ama Ten orada Tae yokmuş gibi davranmaya çalışıp çekimlere odaklanmıştı, sonuçta çekimlerin mükemmel geçmesini istiyordu. Malum Ten işine fazlasıyla önem veren birisi.***
Taeyong'un ağzındanSonunda çekimler bitmişti. Fazlasıyla yorulmuştum ve Ten'e yaklaşmamak için çabalarken daha fazla yoruluyordum. Dün beni kırmıştı, sarhoştu biliyorum fakat ona karşı birşeyler hissettiğimden emindim. En azından (eğer unutmadıysa) yanıma gelip, "Dün fazla kaçırdım, özür dilerim." gibisinden bir cümle kurabilir diye düşünüyorum. Bu o kadar da zor olamaz. İçimde tutup, kimseye anlatmadıkça daha çok cesaretleniyorum ve garip bir şekilde ona karşı olan isteğim artıyordu.
***
Çekim sonrası ortak eve geçmişlerdi. Ten fazla yorgundu ve Doyoung'a sessiz bir şekilde duşa gireceğini, yorgun olduğunu söyledi, Doyoung başını aşağı yukarı sallayarak onayladı. Herkes (sadece NCT127 üyeleri) salondaki o büyük, yumuşak ve geniş kanepeye yayılmıştı. Taeyong, Ten'in yokluğunu fark edince diğerlerine "Ten nerede?" diye sordu, suratı istemsizce sinirli bi ifade almıştı. Doyoung birşeyleri sezmişti. Sessiz ve garip bir tonla "Duşa girdi, yorgun hissettiğini söyledi." Taeyong istemsizce gözlerini sinirle büyüttü. Ayağa kalkıp mutfağa doğru yöneldi oda.
***
Taeyong'un ağzından
Yorgunmuş(!) Neyin yorgunluğunu yaşıyorsa artık beyfendi.
