Ashton'ın Ağzından
Kendi kendime bir şarkı mırıldanarak tren istasyonundaki ahşap banka oturdum. Zaman geçirmek için ellerimle karnımın üstünde ritim tutuyordum.
Yaşlı, eski püskü bir saat onun varmasına 5 dakika kaldığını söylüyordu. Gülümsedim, geldiği zaman yapacağımız tüm şeyleri düşündüm.
Onu paten kaymaya götürecektim, kış boyunca yapılacak en iyi şey olmaz mıydı? ya da sadece şöminenin önünde oturup bütün gün konuşurduk. O bana üniversitesini anlatırdı bende o gittikten sonra burada olanları anlatırdım.
Gerçi, hepsini duyması gerekip gerekmediğine emin değildim.
Kendimi sıcak tutmak için avuçlarımı ovaladım. Gelen trene baktım. Bu Charlotte olmalıydı.
Ayağa kaltım, ona kocaman bir sarılma vermek için hazırlandım. Ona onu ne kadar özlediğimi şimdi burada olduğu için nasıl mutlu olduğumu söyleyecektim.
Birkaç kişi çantalarıyla trenden çıktı. Ama Charlotte'tan hala bir iz yoktu.
"Belki herkes inene kadar beklemiştir" dedim.
Bekledim ve bekledim.
Ama Charlotte asla gelmedi.