Kesişen yollar, şimdi 2 şeytanı birden ağırlıyordu. Sağ yolun başında kalan küçük kulübeye çekecekti Sam, iblisleri. Tavanında Şeytan Kapanı olan o kulubeye.. İki kişiyi nasıl aynı anda alt edebileceğini düşünmekle meşguldü ki, sarışın olan kollarını göğsünde birleştirerek histerik bir kahkaha attı.
"Bu numaraların eskimedi mi Sam? Sen akıllı olansın diye duymuştum."
Sam de, Sarışın'a onu zavallı göstermeyen gülüşüyle karşılık verdi.
"Bizi neden çağırdın?" dedi siyah saçlı olan. Crowley'nin taktik aldığı tek iblisti. Çabuk düşünebiliyor, olayları farklı yönlerden irdeleyebiliyordu.
"Sizden bir şey isteyeceğim ama önce bir sorum var." dedi Sam. Gözlerini kısarak iki iblisi de süzdü. Sam için iki güzel iblisten öteye gidemezlerdi.
"Neden iki kişi geldiniz?" dedi Sam. Kızlar birbirleriyle kıza bir göz göze gelme seasından sonra tekrar gözlerini Sam'e diktiler.
"Abinin durumunu tek bir iblis halledemez Sam. Aklını kullan." dedi siyah saçlı.
Sam, yorgun gözlerini iblislere dikti. Onlara hak vermekten, iş birliği apmaktan başka şansı yoktu. Belki Dean, kendine geldiğinde ona kızabilirdi ama Dean'in kendine geleceği bile meçhulken, Sam, bunları düşünmenin zamanı olmadığını farketti.
İblisleri çağırmak için yolun ortasına açtığı küçük çukuru kapatarak Impala'nın anahtarlarını elinde iyice kavrayarak ikisinin arasından geçti.
Az sonra yolun kenarından, gıcırtılı bir Impala kapısının sesi ve kulakları sağır edercesine bir gaz sesi duyulacaktı. Sam, kararını çoktan vermişti.
*******
"Biliyor musun Sam? Biz istediğimiz yere araba olmadan gidebiliyoruz. Bizi oyuncaklarınızı her tarafına sıkıştırdığınız Impala'yla getirmek zorunda değildin." dedi sarışın olan iblis. Uzun parmaklarıyla saçlarını karıştırarak Impala'nın kapısını sertçe kapattı.
"Bu olay bitene kadar çok konuşmasak iyi olur." dedi Sam. İçinde bu iblisleri öldürmek için olan arzusunu bastırmak için çok konuşup sinirlerini bozmak istemiyordu. Tek istediği Dean'i iyileştirmekti. "Bu arada isimlerinizi bilmemde fayda var." dedi Sam soru sorarcasına.
"Ben Aria." dedi boyu sarışına göre daha kısa olan iblis. "Bu da Sarah." dedi sarışını göstererek. Sam, saniyeler içinde oluşup, saniyeler içinde kaybolan bir gülüşle karşılık verdi ve gecenin sert karanlığında eve girdiler.
"Harflerin Adamları'nın evinde mi kalıyorsunuz?" dedi Aria. "Oldukça hazıra konmuş gibisiniz."
Sam, bir şey söylemeden Dean'in odasının kapısını yavaşça açtı. Dean, bıraktığı gibiydi. Bileklerinde küçük şeytan kapanlarının kazındığı kalın kelepçelerle bir sandalyede oturuyordu. Sam, odaya girdiğinde kafasını kaldırıp kendisi gibi olmayan bir gülüş yerleştirdi dudaklarına. Dean gibi değildi..
"Sam." dedi Sarah. Bu arada Aria, Dean'in kelepçelerine bakmakla meşguldü. Mümkün olduğunca şeytan kapanına girmeden gözleriyle taradı etrafı. Tabiri yerindeyse, Şahin gibi gözleri vardı Aria'nın.
Sam, Sarah ve Aria'nın girmesi için ince uçlu bıçağıyla hafiften bozduğu şaytan kapanından çıkıp daha bozulmamış olan diğer şeytan kapanının sınırları içine attı kendini. Garanti altına almak istiyordu. Kendini değil, Dean'i.
"Efendim?" dedi Sam. Duymak istemediği bir şey bekliyordu. Bu işin olmayacağını, Dean'in bir daha eskisi gibi olmayacağını duymayı bekliyordu. Ama düşündüğü gibi olmadı.
"Dean'in böyle olacağını biliyordun." dedi Aria. Yüzünde hiçbir acıma ifadesi veya sıcaklık belirtisi yoktu. Evet, Sam'e acıyordu ama bunu dışarı asla vurmuyordu. Vurmazdı.
"Onu kurtarabileceğimi düşünmüştüm. O bıçağı kullansın istemiyordum." dediğinde kızlar kendilerine bir yer bulup oturdular.
"Misafirlerimiz var." dedi Dean. Sesi, her zamankinden farklı çıkmıştı. Boğuk ve soğuk.
"Kapat çeneni!" diye püskürdü Sam, Dean'in içindeki her neyse ona öfkeliydi.
"Hey hey! Yavaş ol." dedi Aria eliyle sakinleşmesi içi yaklaşacakken.
Sam, saç diplerini sıkılaştırarak kocaman ellerini saçlarında gezdirdi. Dean ise, sinir bozucu şekilde kahkaha atıyordu.
"Biliyor musun Sam? Sevgili Abini hissedebiliyorum. Ama, beni alt etmeye gücünün yeteceği şüpheli." Sıralı kahkahalar silsilesi yakalamıştı odayı.
Sam, nefret dolu gözlerini Dean'in bedenine çevirdi. Olabildiğince yaklaşıp, Dean'in gülüşünü yok edebilecek kadar uzun bir süre boyunca hareketsiz olarak gözlerini dikti Sam. Duraksayarak konuştu:
"Sen kimsin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lost In Purgatory
Подростковая литератураHerkesin anlatacak bir hikayesi vardır.Fakat kimse o kötü hikayeleri anlatma istemez.Peki anlatmaktan öte,yaşamak zorunda kalsaydınız? İçinizde büyüttüğünüz karanlıkta boğulmak zorunda olduğunuza kimi inandırabilirsiniz? Düşmandan yardım isteyevek k...