7. Bölüm

22.4K 1.3K 70
                                    

Arkadaşlar uzun bir aradan sonra tekrar buradayım. Geçtiğimiz hafta sınav için kendimi kampa almayı düşünürken ani bir şekilde kayınbabamın vefatıyla ailece büyük bir üzüntü yaşadık. Bana baş sağlığı dileyen ben merak edip soran herkese tekrar teşekkür ediyorum. Ayrıca yeni bölüm atamadığım halde okuyup takip eden arkadaşlarıma da buradan teşekkür ediyorum. Bunun yanında bir de iyi haberim var sizlere...

Yüce Allahım bir yerden alıp diğer yerden veriyor. Hiç beklemezken bebek beklediğimi öğrendim. Şuan 2 aylık hamileyim 6 yaşındaki oğluma kardeş geliyor. Bunu da sizinle paylaşmak istedim.

Ve son olarak votelerinizi ve yorumlarınızı diğer bölümlerde olduğu gibi eksik etmemenizi rica ediyorum. Hepinize şimdiden teşekkür ediyor keyifli okumalar diliyorum...

“Gel buraya küçük cadı” dediğinde hocası, bir saniye beklemeden ona sarıldı. Başını göğsüne yasladığında bu adama çok şey borçlu olduğunu bir kez daha hatırladı.

Genç kızın ikinci yılı başlamıştı okulda Yalçın hocayla o yıl tanıştı. Bütün öğrencilere karşı hoşgörülü ama mesafeliydi. İşindeki başarısıyla herkes tarafından konuşulurdu. ODTÜ mezunu Amerika da mastır yapmış olan Yalçın kimseye büyüklük taslamazdı. Güler yüzüyle, ilgisiyle ve zekâsıyla bütün hocaların ve öğrencilerin gönüllerini gelir gelmez fethetmişti. Yakışıklılığıyla okuldaki bütün kızlar peşindeyken hiç birinin farkında olmazdı. Her gün öğle saati öğrencilerle ve farklı erkek gruplarla yerdi yemeğini. Yaptığı ince esprilerle oturduğu masada gülüşmeler eksik olmazdı. Diğer hocalar sert bir tavır takınırken Yalçın hoca tatlı sert bir üslupla yaklaşırdı. Diğer hocalar ilk başta gördüğü bu sevgiyi biraz kıskansalar da daha sonra kendileri de onu o kadar sevdiler ki bu kıskançlığın yerini büyük bir saygı ve hayranlık aldı.

Yalçın hocanın öğlene kadar dersi olduğu bir gün Salih hocanın rahatsızlandığını ve rapor aldığını öğrendi. Salih hoca bekârdı ve hem okulda hem de özel yaşamında çok sert bir mizaca sahipti. Bu sebeple onu merak eden önemseyen kimse yoktu. Yalçın hoca dersleri biter bitmez okuldan ayrıldı ve Salih hocanın evine gitti. Birkaç kez kapıyı çaldıktan sonra tam geri dönmeye hazırlanıyordu ki kapı hafifçe aralandı. Salih hoca hiç iyi görünmüyordu.

“Ne oldu neden geldin?” Böyle sert bir üslup karşısında bile geri adım atmayan Yalçın hoca hafifçe tebessüm etti.

“Geçmiş olsun Salih seni merak ettim görmek istedim” Salih genç adamın yüzünü inceledi bir süre ama o kadar samimiydi ki hem de kendisi huysuz olmasına rağmen ne diyeceğini bilemedi. Kapıyı biraz daha açtı.

“Gel istersen ama hastalığım bulaşıcı sana da bulaşabilir” Yalçının gülümsemesi biraz daha yayıldı. Hiç tereddüt etmeden içeri girdi. Salih, Yalçının bu tavrına çok şaşırdı. Kendini hiç düşünmüyor muydu bu adam… Birden Yalçının elindeki poşetleri fark etti.

“Mutfağın nerede?” sorusuyla bu erzakların kendine alındığını anladı. Şaşkınlığı biraz daha artarken eliyle işaret etti.

“Sen git uzan dinlen birazdan geleceğim” diyen Yalçın oldukça rahattı. Salih bu durumu anlamasa da ‘mutlaka bir şey isteyecek yoksa niye bana yardım etsin’ diye içinden geçiriyordu. Bir süre sonra elinde nefis kokan tavuk suyu çorbasıyla yanına gelen Yalçın hocaya tereddütle bakıyordu Salih.

“Kendin içebilir misin?”

“İçemezsem sen mi içireceksin?” Yalçının gülümsemesi hiç solmadı.

Tarçın KokusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin