Hey Sicheng,
Elimde küçük bir kutu
senden kalanlarla dolu olduğunu söylediler.
Bir hafta oldu ve artık ayaklarımın üzerine basabiliyorum, basmak zorundayım.
Yavaşça şehrin sokaklarında yürüyorum,
bedenine özen göstererek.
Ayaklarım beni okyanusun kenarına sürüklüyor.
Ruhum ve kalbim de.
Gülümsüyorum, güneş de bana gülümsüyor.
Sanırım kendi güneşimin kaybolduğunu sanıyor.
Okyanusa varıyorum,
kayalıkların ardından Büyük Okyanusun hırçın dalgaları karşılıyor beni.
Bedeninden kalan küller ellerimde,
bir süre ufka bakıyorum.
Bir damla süzülüyor gözümden,
gülümsememe karışıyor.
Hey Sicheng, beni izlediğini
biliyorum, hissediyorum.
Umarım sen de
buluşunca alacağımız ruhumuzun bekareti için heyecanlısındır.
Unutma Sicheng,
biz ankayız.
261 gün yanan bedenimizden kalan küllerimizle
yeniden doğacağız.
ve biliyorum ki,
uçsuz bucaksız okyanus
bizi buluşturacaktır.
Küllerini dalgalara emanet ediyor ve
emanetimi kısa sürede almak üzere
bedenimi hırçın sulara bırakıyorum.
Sana söylemiştim Sicheng,
birlikte olduğumuz her an bizim sonsuzluğumuzdur.
Biz ankayız ve dirilişin yalnızca bedenen olmadığını,
ankanın tüyleriyle birlikte ruhunun da dirildiğini göstereceğiz.
Sen benim bahar çiçeğimsin Sicheng.
Ve bu güzel bahar gününde,
güneşe açlık duyan okyanusa doğmuş en güzel güneş,
sensin.
Bedenim ıslanıyor ve ağırlık çöküyor,
sanırım sen gibi güzel bir armağana alışık olmayan okyanusun coşkunluğundan.
Zaten bedenimden bağımsızlığını ilan etmiş kalbim ile birlikte
tüm ruhum, benliğim seni arıyor.
Haydi Sicheng,
dirilme vakti,
ölü yahut diri.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Phoenix • YuWin
Short Story"Kokunu bana getiren rüzgarların üzerinden estiği okyanus, belki ruhumu sana kavuşturur."