Hey Sicheng,
Neler oluyor, anlayamadım.
Bedenim yırtınıyor
gözlerim yanıyor
ruhsuz doktorlar kollarımdan tutmuşlar
bir hemşirenin elinde iğne görüyorum
ama ondan önce
yüzünü örtmüşler.
Güneş yüzüne çok düşünce rahatsız olursun diye örtmüşlerdir değil mi Sicheng?
Daha da beyazlaştın sanki.
Hem artık makine sesleri yok, sessizlik hakim.
Yapma ama Sicheng, neden hala gözlerin kapalı?
O ruhsuz beyaz önlüklüler öldüğüm hakkında bir şeyler zırvalıyorlar.
Ama onları dinlemiyorum.
Sonuçta sen sözünü tutacaksın değil mi Sicheng?
Farklı bir odaya aldılar seni şimdi.
Bayağı soğuktu gerçekten.
Sanırım hava çok sıcak olduğundan bunalabileceğini düşündüler.
Ama Sicheng,
Bu odada neden çok fazla ölü var?
Korkmazsın değil mi?
Yanında olacaktım fakat izin vermediler.
Bedenimi kaldıramıyorum yerden,
yoksa inanmaya mı başladım o soluk yüzlü doktorlara?
Hey Sicheng,
sanırım şimdi anlıyorum.
Dirilişimizin ruhen ya da bedenen olabileceğinden bahsetmiştik.
Bedeninin küllerinden
ruhunla doğma vakti sanırım.
O zaman, bu ölüm olmaz ki değil mi?
Yalnızca biyolojik olarak erişemem sana.
Bir süreliğine.
Ruhum yeni benliğine
yakında kavuşacak.
Seninkine de.
Bekle beni çiçeğim,
mesajını geç anladım sanırım.
Üzgünüm,
en yakın zamanda ruhuna varacağım.
Kokunu bana getiren rüzgarların üzerinden estiği okyanus,
belki ruhumu sana kavuşturur.
(sona bir kala.)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Phoenix • YuWin
Короткий рассказ"Kokunu bana getiren rüzgarların üzerinden estiği okyanus, belki ruhumu sana kavuşturur."