Bir sonraki haftadaydık ve ben işe gideceğim için çok mutluydum. İlk defa bir pazartesi günü erken kalkmıştım ve işe gideceğim için heyecanlıydım.
Joon, benimleydi!
Binayı gösterdim, bir kaç insana onu tanıttım ve asansörle oynamasına izin verdim.
Daha önce hiç bu kadar büyük ve gelişmiş bir binada çalışmadığını söyledi.
Siyah bir kazak ve üstüne de siyah bir tişört giymişti.
"Joon, giymek zorunda olduğun bir takım elbisen var. Temizlik görevlisi olsan bile belirlenmiş bir kıyafet giymen gerekiyor." Ona açıkladım.
Yüzü düştü. "Oh."
"Bir problem mi var?"
Önce bana baktı, sonra yere baktı. Derin düşüncelere dalmış gibiydi.
"Sana bir şey söyleyebilir miyim? Bu çok önemli... ve utanç verici." Fısıldadı.
"Elbette."
"Benim bir evim yok."
Neredeyse kahvemi püskürtüyordum.
Oh, bunu beklemiyorum.
"Eh, ben ve annem bir sokağın köşesinde terk edilmiş bir 'ev'de yaşıyoruz. Buraya geliyorum ve bu fiskiyenin yanına oturuyorum çünkü burası çok rahatlatıcı."
Kalbim gerginlikle atıyordu. Ne diyeceğimi bilmiyordum.
"Temizlik hakkında çok şey biliyorum çünkü nereyse her gün yapıyorum. Annem bakteriler yüzünden kolayca hasta olabiliyor, bu yüzden evi temiz tutmaya çalışıyorum. Sokağı bile. Bir keresinde temizlik kursuna gitmiştim ama son zamanlarda artık temizlik malzemelerini de alamıyorum." Ses tonu gittikçe azaldı.
"Oh," Gerçekten nasıl bir tepki vermem gerektiğini bilmiyordum.
"Yani, çok bir kıyafetim yok."
"Sana yardım edeceğim, Joon!" Aniden ellerini tuttum.
"Edecek misin?"
"Elbette. Arkadaşlar böyle yapar... değil mi?"
"Hakikaten ne ile yardım edeceksin?"
"Kıyafet konusunda yardım edeceğim. Molamda sana biraz iş kıyafeti alacağım." Teklif ettim. "Ben ısmarlıyorum."
"Oh, Soo Jae bana iş kıyafetleri verdi... ama ben parasını karşılayamadım."
"Bunun içinde sana yardım edeceğim."
"Soo Jae, kızmaz değil mi?"
"Kızmaz!"
"Gerçekten mi?"
"Evet!"
Gülüşü daha çok parlamaya başladı. "O zaman mükemmel!"
Orada durarak birbirimizin ellerini tuttuk ve birbirimize gülümsedik.
"Um, üzgünüm, neler yaşadığını anlayamam. Ama sana yardım etmek için elimden gelenin en iyisini yapacağım. Sen benim problemlerime yardım ettin, ben de seninkilere yardım edeceğim."
Bana sıkıca sarıldı. "Çok teşekkür ederim, Emi."
°
"Molaya çıkıyorum." Hafifçe Hoseok'un masasına tıkladım.
Kağıtlardan kafasını kaldırdı. "Joon denen çocukla buluşmaya mı gidiyorsun?"
"Evet, gidiyorum. Bir sorun mu var?" Kollarımı çaprazladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BOSS || JUNG HOSEOK (Çeviri) (✔)
Fanfiction"Zamanında gelmen gereken yere gecikmeyi nasıl başarabilirsin?" Gülümsedi. "Ama babanın neden seni düşük rütbeli bir işe koyduğunu anlıyorum. Acınası bir çalışansın." "Sadece bir kere karşılaştık ve siz tam bir-" Diyeceğim şeyin sonradan farkına v...