1. Bölüm/Hayat çok anlamsız

487 36 101
                                    

Her sabah çalıp beni uyandıran saate bir kez daha küfredip yatağımdan kalktım. Lanet olası bu hayatta artık bir yerim yoktu. Uyanmama da gerek yoktu. Tek varlığım dövüş sanatları ve okuldaki klübümdü. Sanırım onlar olmasa çoktan intihar etmiştim, ve bir de o olmasa...
Simsiyah saçlara ve duygusuzca bakan gözlere sahip olan kız olmasa yaşamanın bir anlamı yoktu benim için. Fakat o lanet olası Taro Yamada'ya takık bir kızdı. Hastaydı. Bunu kim olsa anlardı.

Klübe girmek istediği günden beri onu izliyordum ve okulda işlenen üç cinayetin de onun yüzünden olduğunu biliyordum. Artık okulun dördüncü haftasındaydık. Benimse tek endişem okulun kapatılması ve her şeyimi o okulla beraber kaybetmek. Bu yüzden onu durdurmak zorundayım. Ne pahasına olursa olsun. Onu durdurmak zorundayım.

Klüp kıyafetlerimi çantama yerleştirdim ve yine olduğundan fazla erken olmasına rağmen evden çıktım. Artık saatin kaç olduğu umrumda değildi nasıl olsa. Zamanı bir tek onu gördüğüm zaman seviyordum artık.

Birden hafif bir yağmur çiselemeye başladı. Siyah ceketimin üstüne yavaşça düşen damlaları görebiliyordum. Fakat okulda vardığımda ceketimin siyahlığıyla boy ölçüşemeyecek kadar siyah olan gözlere bakarken buldum kendimi. Her zamanki duygusuz ve siyah bakışlar...
"Günaydın Budo-Senpai." Dedi rol yaparak. Mükemmel bir oyuncuydu o. "Sana da günaydın Ayano-chan." Diye karşılık verdim. Sesim titrek ve isteksiz çıkmıştı. Duygusuz bir kıza aşık olmak hayatımda yaptığım en büyük hataydı. Acı çekmeye alışsam da sevmek öldürür. Beni de yavaş yavaş öldürüyor.

Okula girmesini izledim. Bana selam verdikten sonra çekip gitti. Kendime geldiğimde bende okuldan içeri adımımı attım. Yavaş adımlarla yukarı çıkarken sessizliği dinledim. Sessizliğimi dinledim.

Sonunda klübün kapısını açıp içeri girdim. Her sabah olduğu gibi sessiz ve karanlıktı. Ne bekliyordum ki zaten. Ayano'nun klübe erken gelip beni karşılamasını falan mı bekliyordum. Ah aptal Budo. Olmayacak hayaller kurmamalısın.

Yere çömelip kafamı duvara yasladım ve biraz uyumaya çalıştım. Tam dalıyorum derken kapı açılma sesiyle irkildim. Gelen Mina'ydı. Sanırım klüp dışında konuştuğum tek doğru düzgün insandı.

"Rahatsız etmedim umarım."

"H..hayır Mina. Gelebilirsin."

Dertlerimi anlatabildiğim tek insana kötü davranamazdım. Onu sakince karşılayıp ayağa kalktım. Kabine yürüyordu fakat bir anlığına durdu ve bana döndü.

"Bugün daha soluk ve tükenmiş gözüküyorsun Budo. O kız seni çok yoruyor."

Onun bu söylediğine karşı bir şey diyemezdim. Haklıydı. Yavaş yavaş tükeniyordum. O beni tüketiyordu.

Kabine girmedi ve benim yanıma geldi. Beraber yere oturduk. Bir süre ikimiz de sustuk. Konuşmak artık iyi gelmiyordu. Fakat birinin bu sessizliği bozması gerekiyordu.

"Bugün sanırım sadece ikimiz varız Budo. Diğerleri klübe gelmeyeceklerini söylediler. Sho hastaymış, Juku ve Shima'nın da işi varmış okula gelmeyecekler."

"...Güzel..."

Dizlerimi kendime çektim ve kafamı bacaklarımın arasına gömdüm. O yanımda olmayınca artık antrenman yaptırasım bile gelmiyordu. Kötü durumdaydım. Çok kötü...

Mina bir süre daha yanımda durdu. Fakat ben yalnız kalmak istiyordum.

"Mina zil çalmadan halletmem gereken bir şey var. İstersen sende git."

"Ş..şey tabii Budo. Kendine dikkat et. Katil hala okulun içinde olabilir. Çok kuytu köşelere gitme."

Onu kafamla onaylayıp klüpten çıktım. Spor salonuna gitmek üzere yürümeye başladım. Bu saatte orada kimse olmazdı. Dersten kaçmak ve kafa dinlemek için güzel bir yerdi orası. Normalde dersleri asmamama rağmen birden dersleri asar olmuştum. Bu notlarımı etkileyecekti. Hemde fazlasıyla.

ÇARESİZ(AyanDo)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin