7

12.5K 175 10
                                    

Ertesi sabah uyandığımda aşşağıdan yüksek sesler geliyordu. Bugün üniversiteye gideceğim için normalde heyecanlı olmam gerekiyordu ama o öküzü göreceğim için mutsuzdum.Bu okulu sırf o var diye tercih etmiştim zaten. Altıma kot kısa bir etek geçirip, üstüne de omuzları açık siyah bir buluz giydim. Saçlarım düz haliyle güzeldi zaten. Makyajımıda tamamladığımda hoş olmuştum. Aşşağı indiğimde annemler kahvaltı sofrasında oturuyorlardı. Enis gece boyunca aklımdan çıkmamıştı. Gizemle benim evimde mutlu mesut oturduklarını hayal edip kendimi perişan etmiştim ki öyle olduğuna emindim. Annemler kendi aralarında sessizce konuşurlarken beni görünce hemen toparlandılar ve suratlarına sahte gülümsemelerini yerleştirdiler. Bu sofrayı,bu evi çok özlemiştim. Hemen benim için ayrılan sandalyeye oturdum. Eda ve Çağan karşımda hararetli hararetli konuşup sırıtıyorlardı. "Hayırdır neye gülüyorsunuz böyle " diyip bende sırıttım. Çağan "hiiiiç " derken azından küçük nidalar çıkıyordu. "Eda neye gülüyorsunuz dedim ya "
Eda birden ciddiyete bürünüp "Hani biz o sandalyeye tutkal dökmüştükte" dediğinde ben hariç evdeki bütün herkes kahkaha atmaya başladı. Küçük bir gülümseme ile " Şimdi benim bayramlık ağzımı açtırmayın istersenz petitolarım "diyip göz kırptım. Eda anında kahkahasını kesip bıyık altından gülerken " Edaaa" dediğimde ağzını fermuarladı. Çağan hala gülüyordu ama ayağına sert bir tekme yiyince yüzü güller açarken birden soldu. "Yav kızım senin elin çok ağır ne diye vuruyorsun kırıldı sanırım" diye ahlarken hepimizi tekrar güldürmüştü. Kahvaltımı bitirip -tabağımdaki yemekle oynayıp- vestiyerde hazır olan büyük kol çantamı elime aldım. "Biz seni bugün okula gitmez diye hazırlanmamıştık " dedi Eda. " Neden gitmeyeyim Eda, ben yavaş yavaş gidiyorum yetişirsiniz bana " diyip kapıyı açtım. Ayakkabılarımı giyerken babamda hareketlendi. " Seni bırakmamı ister misin pamuğum " derken gülümsüyor pamuğum lafına kızmamı bekliyordu. "Hayır baba birazcık yürüyeceğim " diyip babama sarıldım. Annem bizi kapıdan uğratırken abimde geliyordu.
"Çınay " dedi abim. "Efendim abi ne yumurtlayacaksın yine." Abim gözlerini devirirken "Eve erken gel avukat gelecek bugün" dedi. O anda başımdan aşşağı kaynar sular döküldü. "Pardon? Ne avukatı ." derken gözlerim pörtlemişti eminim. "Boşanma avukatı Çınay ne avukatı olacaktı ? Birde elin piçine mi bakacaktın ? Sevmiyor işte kızım seni ne sülük gibi yapıştın, bırak mutlu olsunlar." Hızlıca arkamı döndüm ve koşar adımlarla oradan uzaklaştım. Gözyaşlarım benden alakasız hızlıca boşalıyordu. Abimin dedikleri beni üzmüştü ama kesinlikle doğru oldukları için üzülmüştüm. Hepsi o kadar doğru sözlerdi ki ben çelişki içinde kalmıştım. Bir yandan onu asla bırakmak istemezken bir yandan da onun sevdiği kişi ile mutlu olmasını istiyordum. Aşk bu değilmiydi zaten ? Onun mutluluğu için ondan vazgeçmek, kendi mutluluğundan vazgeçmek,bir nevide kendinden vazgeçmek. Okulun kapısına geldiğimde gözyaşlarımı sildim ve derin bir nefes aldım. Kapıdan girer girmez gözlerim onu görmek istercesine etrafı taradı ama o kalabalıkta göremedim. Kolumdan hızla çekilmesiyle arkamı dönerken gördüğüm kişi ile ağzımdan tiz bir çığlık kaçıverdi. Hızlıca boynuna kollarımı doladım ve yanağına bir öpücük kondurdum. "Yaprak " derken aşırı aşırı mutluydum. Onu burada görmeyi hiç beklemiyordum. Yaklaşık üç dakika falan sarıldık,koklaştık. "Senin ne işin var burada ?" derken yüzümde kocaman kahkaya dönüşmesi uzun sürmeyecek bir gülümseme vardı. "Senin hasretine dayanamadık bizde geldik " dediğinde neden çoğul konuştuğunu anlayamadım. Sağıma döndüğümde elleri cebinde bana bakan kişiyi görmemle yerimde çivilendim. Bir iki dakika yüzüne öylece baktım. Kollarını açarken "Ee hadi ama bana sarılmayacak mısın ? " derken suratında yandan bir gülümseme vardı. "B-bu bizim şişko Mert mi ? " derken hızlıca kolllarımı boynuna doladım. Elleri sırtımda burnu saçlarımdaydı. İşte o an anladım ne için geldiklerini. Elleri hala titriyordu. Çok çok çok yakışıklı olmuştu. Saçlarımı öperken hızla ondan ayrıldım. "Siz taşınınca yataklara düştü de ondan biraz kilo verdi " dedi Yaprak göz kırparken. "Bu kaslarıda mı yatarak yaptı ? " derken gülüyordum. "Aslında birazcık da senin için yaptı" dedi ve koluma girdi. Mert " yaprakk " diye gürlerken Yaprak gülüyordu. "Abi biz bir tuvalete gidelim, sen bizi bekle olur mu ?" "Çabuk olun " derken oldukça neşeliydi. Ben ne yaptım ? Hızlı adımlarla yürüken Yaprak beni kuytu bir yere çekti. "Neden şaşırıyorsun sana her gün haber verdim ?" dediğinde daha çok şaşırdım. "Ne haberi ben hiç bir haber almadım." dediğimde "E-postalarımı kim cevapladı o zaman? " derken düşünceli idi. "Bilmiyorum b-ben cevaplamadım." " Numaranı değiştirip bize söylemediğin için tek sana oradan ulaşabildim sanmıştım." dediğinde umutsuzca gülümsüyordu.
"Yapma böyle Yaprak biliyorsun babamlar beni sizden uzaklaştırmak için böyle bir yol buldular, bende istemezdim doğup büyüdüğüm şehirden uzaklaşmak, sizden ayrılmak." dediğimde gözlerini devirdi. "Ama sen bize ulaşabilirdin değil mi Çınay? Neyse bunları boşver ağabeyimi nasıl buldun? Ona -seni bekliyeceğim - dediğinden beri o kadar çalıştı,hırs yaptı ki ben bile gözlerime inanamadım. Hatta uyuşturucuyu bile bıraktı biliyor musun ? Sırf senin için , sana aşık olduğu için."
"Yaprakk" derken elimi omzuna koydum." B-ben Mert'le olamam" derken gözlerinin içine bakıyordum. Gözleri birden umarsızca parladı. "Neden ? " dedi dikkatlice yüzüme bakarken. Gözlerimi aşşağı çektim ve sıcak asfalttaki gölgeme baktım. "Çünkü ben başka birine aşık oldum ve evlendim " dediğimde yüzüme inen ağır tokatla sersemledim. "Sen ne dediğinin farkında mısın Çınay ? Abim seni sevdi lan, onu beğenmiyorsun diye kaç yıldır kendini beğendirmek için ne kadar uğraştı haberin var mı ? Neden ona umut verdin o zaman ? Neden seviyor gibi yaptın ? Neden ona seni bekleyeceğim dedin ? Ellerimle yüzümü kapattım. " Be-ben üzgünüm Yaprak, ben Mert'i hiç sevmedim belki oluruz dedim ama Enis çıkmadı aklımdan Yaprak!"Yaprak ellerimi yüzümden çekerken "Hala o çocuk mu ? Sen yüzsüzün tekisin, sakın birdaha ne ağabeyime ne de bana yaklaş duydun mu ? Yoksa seni perişan ederim!" Hızlıca önümden geçti. "Yapraaaak" "Sakın dedim Çınay,sakın." Bana bir sürtük gibiymişim gibi baktıktan sonra hızla yanımdan uzaklaştı. Ben resmen Mert'i kullanmıştım. Ama o bu yakışıllılığı ile bile kalbimi tık ettirememişti. Başkasını seviyordum. Mert kenarda benim için yanadursun ben başkası için. İki yıl boyunca Yaprak ve Mert'ten ayrı kalmıştım ama hiç aklımın ucundan geçmemişlerdi. Babam Mert'in uyuşturucu kullandığını öğrenince beni sözde o çok sevdiğim , onlar için günlerce ağladığım arkadaşlarımdan ayırmak için ne uğraşlar verdi. En sonunda çareyi taşınmakta buldu ve ben o çok sevdiğim arkadaşlarımı hatırlamadım bile.Ne yapacağımı hiç bilmiyordum. Telefonumun çalmasıyla kafamda dönüp duran tilkilerin hepsi bir tarafa kaçtı. Eda arıyordu. "Efendiiim "
"Okulun arkasındayım, geliyorum."
Hızlı adımlarımı okulun ön tarafına geçmek için adımladım. Eda ve Çağan beni bir ağacın altında bekliyorlardı. Onlara doğru giderken Mert gözüme ilişti. Hala bana öyle derin bakıyordu ki birazda korkutuyordu açıkcası.Daha sonra Enis'i gördüm. Gözleri ben ve Mert arasında gidip geliyordu. Oturduğu yerden kalktığı gibi yanıma hızlı hızlı gelmeye başladı. "Naber karıcığım " dedi dalgavari bir gülümsemeyle. "Ne istiyorsun ? " dediğimde kahkaha attı. "Hiç öyle hal hatır sorayım dedim" derken alt dudağını büzmüştü. "Boşanalım" dediğimde gözlerinin içi biraz daha parladı ve daha tok bir kahkaha attı. "Hayır boşanmıyacağız, sadece sen küçük hanım, benim kimden çocuk yaptığıma veya kimle takıldığıma karışmayacaksın. Bende sana karışmayacağım özgür birer insanız değil mi? " Hızlıca yüzümü ona döndüm. "Sen ne dediğinin farkında mısın ? Ez gururunu diyorsun herşeye eyvallah de diyorsun, öyle bir dünya yok Enis." dediğimde gözleri parladı. "Çınay bu evcilik oyununa devam mı ? Ben seni sevmiyorum bildiğim kadarıyla sende beni sevmiyorsun o zaman birbirimizin hayatına karışmayalım."
" O zaman neden boşanmıyoruz" dediğimde ya sabır der gibi ellerini saçlarından geçirdi. Mert'in gözleri üzerimizdeydi bunu Enis de hissediyordu. " Ya çınay sen ne tür birşeysin. Sana aşık olduğumdan boşanmıyoruz değil. Bunu bilmen lazım. Sen benim umrumda değilsin. Sadece babam boşanırsak 'evlatlıktan reddedeceğini söyleyerek' beni tehdit etti. Sorun bu anlıyor musun ? Ne zaman senin peşinden koştuğumu gördün ? Peşimden koşturacak bir şeyde yapmadım? Sana karşı her hangi bir yakınlığımı gördün mü ? "Dediğinde kendide bir süre düşündü. " Gördüm"dedim gözlerinin içine bakarken. Gözlerime kitlendi ve " Sadece üzgündüm, kızgındım ve bunun acısını senden çıkarmak istedim. Seni arzuladığım için seninle sevişmek istemedim." dediğinde ne kadar üzüldüğümü kimse anlayamaz. " Benim için senle veya sensiz hiç birşey farketmez açıkcası ama lanet olsun babam için farkediyor" dediğinde gözleri Mert'i buldu.
"Yanlış anlama " dedi gözleriyle Mert'i gösterirken " Seni kullanmıyorum sadece senin bana ihtiyacın var benimde sana " dedi. Mert'i kıskandırmak istediğimi düşünüyordu. Eliyle bir tutam saçımı alıp omzumu açıkta bıraktı. Titredim cidden titredim. "Bu arada o bebek benden değil, ama ilerde başka bebeklerim de çıkabilir alışsan iyi edersin " dedi ve yanımdan uzaklaştı. Bebek ondan değilmiş, bebek ondan değilmiş, bebek ondan değilmiş.
"Ne oluyor Çınay "
" Bebek ondan değilmiş Eda, değilmiş!" Beni tüm sözleriyle o kadar kırmıştı ama son söylediği cümle beni bayağı da sevindirmişti. Bebek ondan değilse evime gitmemem için hiç bir sebeb yoktu. Ama asıl mesele Mert işini ne yapacağımdı? Eda hariç bu konuda kimseden yardım isteyemezdim. Onunda bunları duyduktan sonra yardım eder mi etmez mi bilmiyordum ya neysee!

Selllam nutellalarım biliyorum aşırı geciktim ama güzel bir bölüm oldu sanki affettirdim gibi kendimi :)
+10 votede görüşmek üzere öpüldünüüüz :*

Benimle Evlen (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin