8

9.6K 126 9
                                    

Hızla kapının tokmağını kapıya vurdum. Yaklaşık yarım saattir kapıyı çalıyordum fakat kimse açmıyordu. Bu gidişle okula geç kalacaktım tam bavulumu da almış geri dönüyordum ki kapının kilit sesini duydum.
" Ooo tilki kürkçü dükkanına geri dönmüş" derken gözleri kısık yeni uykudan uyandığı belliydi. "Çekil şuradan" onu itekleyerek içeri geçtim. İçeri geçmemle çığlık atmam bir oldu.
"Bu eve ne oldu böyle?" hırsla soluyordum. Omuzlarını silkti "Sadece biraz yemek yedim" dedi. Biraz mı? BİRAZ ÖYLE Mİ? Burası ahıra dönmüştü. Yerde pizza kapları,bardaklar, kola şişeleri, kıyafetler,,
cdler, çekirdek çöpleri daha neler neler... Kendime koltuk üzerinde temiz bir yer açıp oturdum. "Neden geldin ben çok mutluydum" derken alay ediyordu. İşaret parmağımı ona doğru salladım "Bende sana meraklı değilim, sadece ayrılamayız." Güldümsedi "kesinlikle katılıyorum sana ilk defa" Enis'le birlikte hazırlanıp okula gittik. Tabiki beni okulun biraz aşağısında indirdi. Eve temizlikçi çağırmayı ihmal etmedim merak etmeyin kızlar :D Bahçeye girdiğimde gözlerim Eda ile Çağan'ı aradı fakat görmek istemediğim bir çift radara takıldım. Mert'in gözlerinde daha önce hiç görmediğim birşeyi gördüm. Mert bana aşırı kin duyuyordu. Yaprak ona anlatmış olmalıydı. Yaptığımın kesinlikle doğru olduğunu düşünmüyordum fakat kendimi de suçlu hissetmiyordum. Sınıfıma doğru ilerlerken Enis daha yeni giriyordu bahçeden. Neden bu kadar uzun sürdü ki ? Sınıfa gittiğimde yine tanıdığım hiç kimse yoktu. En arka sırada bir sıra boştu hemen oturdum. Yoksa yer bulamayacaktım. Sol tarafımda minnoş mu minnoş bir kız oturuyordu. Öyle minnoş ki hemen atladı. "Selam ben Müge,senin adın ne ?" aşırı heyecanlı bir kızdı yerinde duramıyordu. "Memnun oldum bende Çınay" derken elimi uzattım. Hoca geldiğinde hepimiz kendimizi tanıttık. Hocamız çok güzel bir kadındı. İki saat sonra dersim bittiğinde Müge benimle okul dışında bir cafe de oturmak istediğini söyledi. "Tüm okul orada olacaktır, tüm yakışıklı büyük sınıflar ahhh" derken elini kalbine götürüp yavaşça bayılmış gibi yaptı. Onun bu hâline dayanamayıp kabul ettim. Önce onlara gidip hazırlanmamız gerekiyormuş. Üst sınıflardan sevgili yapmak bizi havalı yaparmış. Onu da kabul -dünden razıyım- ettim. Bir dakika... bir dakika ben evli biriyim. Ne yapıyorum. Bir an geri donmeyi düşündüm ama Enis'in özgürüz dediği aklıma geldi. Madem özgürüz Enis Bey peki o zaman. Müge'nin evine gittiğimizde annesi evdeydi. Bana sıkıca sarıldı. Yemek yemeyeceğimizi söyledik. Müge kısa bir elbise giyerken bana da giydirdi. Saçımızı makyajımızı yapıp annesine görünmeden evden çıktık. Enis'e haber vermemiştim biraz merak etmesini istiyordum. Kendimi beğenmiştim. Cafe ye girdiğimiz de ortamın çok kalabalık olduğunu ve buranın normal bir cafe olmadığını anladım. Çok kalabalıktı ve sigara kokuyordu. Burası sırf bu parti için kapatılmıştı. Böyle hayal etmemiştim,oturup konuşacağımız düşünmüştüm. Hızlıca arka masalardan birine geçtik. Herkes dans ediyordu. Ben evliydim burada ne işim vardı. Müge tek tek erkekleri kesip bana anlatıyordu. " Bak şu çok yakışıklı tam senlik" dediğinde baktığı yere baktım.
"O kim ?" dediğimde sen ciddi misin der gibi bana baktı. "Tanımıyor musun, Yuh "dediğinde başımı iki yana salladım. Bana yaklaşıp "Okulun en yakışıklı çocuğu son sınıf ama ben kankasını daha çok beğeniyorum" dediğinde gözüm hala çocuktaydı. Cidden yakışıklıydı. Birden oda bana baktı ve göz göze geldik. Gözlerimi hemen üzerinden çektim."Buraya bakıyor Çınay" derken heyecanlıydı.
" Ay ne yapalım bakıyorsa Müge?"göz ucuyla tekrar baktım hala buraya bakıyordu. "Ne yani beğenmedin mi?Bunun gibi kaslı yakışıklı birini."
Çocukla göz göze gelmemek için arkamı döndüm. "Birşeyler içelim mi ?" Dediğinde bar masasını gösteriyordu. "Hayır kullanmıyorum." "Hadi ama Çınay eğlenmeye geldik bir taneden birşey olmaz." İlk başta kabul etmemiştim ama çok ısrar edince bir tanecik olmak kaydıyla kabul ettim.Hayatımda bir kere içki içmiştim onda da kör kütük sarhoş olmuştum.Enis beni hala aramamıştı. Neden aramıyorsun? Neden? Müge bana içkimi getirdikten sonra birinin masasına davet edildiğimizi söyledi ama ben gitmek istemeyince kendisi gitti. Masa da içkimden bir yudum alıp etrafı seyrederek oturuyordum. Enis bu partiye gelmemişti. Neredeydi acaba. O sırada karşıma biri oturdu. Gözlerimi kaldırdığımda biraz önce göz göze geldiğimiz çocuk olduğunu farkettim. Kaşlarımı kaldırarak ona baktığımda elini uzattı. "Merhaba! Ben Caner." Gözlerim uzattığı ele kaydı. Hiç selamlaşmak istemiyordum. Elini sıkmadan "Çınay" dedim. "Güzel isim anlamı ne?"Elini çekti. "Neden soruyorsunuz?" Dediğimde gülümsedi.
"Merak" dedi. "O zaman merak etmeyin" dediğimde tekrar gülümsedi.Sarhoş gibiydi. Masadan kalkıp Müge'yi bulma ümidi ile kalkarken birden bileğimden tuttu. "Konuşmam bitmedi" dediğinde hala sırıtıyordu. "Sen konuşmaya devam et o zaman " diyip kolumu çekmeye çalıştım ama bırakmıyordu. "Benimle bir gün yemeğe çıkmaya ne dersin "gibisinden birşeyler söyledi. Yan bir gülüşle "Aklımı yitirirsem olur." Tok bir kahkaha attı. O sırada omzuma atılan bir elle irkildim. " Çınay bende seni arıyordum" dedi Enis. Sonunda beyfendi arayabilmişsiniz. Bir Caner'in bileğimi tutan eline baktı birde benim yüzüme. Caner anında kolumu bıraktı. Ona yandan bir bakış atıp beni kendine çekerek dışarı -sürükledi-götürdü. Dışarı çıktığımızda kolu anında omzumdan indi. Arabaya doğru yürüyorduk. "Bu siktiğimin yerinde ne işin var ?" Dediğinde yüzüme bakıyordu. "Hiç biraz eğlenmeye gelmiştim." Hızla yürüyordu. Arabaya bindik "Bir daha bana söylemeden hiç bir yere gitmeyeceksin" dediğinde güldüm. "Neden sana söyleyecekmişim özgür olduğumu düşünüyordum ?" Kontağı hızlıca çevirdi." Eğer ben olmasaydım o serseri tarafından alı konulacaktın farkında mısın?" Sinirlenmişti ama neye sinirlendi koşturamıyordum. "Serseri biri değildi hatta bana bir yemek teklifinde bulundu sen gelmeseydin tam kabul edecektim" dediğimde bana kötü bir bakış attı. "Tanrı aşkına neden geldin çok eğleniyorduk" güldüm. "Kapa çeneni Çınay annemler geldi arkadaşınla cafe de olduğunu söyledim evdeler" Çok zeki bu çocuk. "Neden cafe  peki ?" Dediğimde dudaklarımı dişliyordum. "Senin gibi kızların böyle partilere katılacağını düşünmüyordum,sen kendi halinde takılan boş cafelerde kahve içen kızlara benziyordun ama yanılmışım!" Beni ne kadar iyi tanıyor. Ben zaten partiye gittiğimi bilmiyordum diyemezdim. "Orası da cafe sayılır "dediğimde kahkaha attı. "Ne cafe ama Çınay? Resmen genel eve benziyordu. Hatta seni de birinin kucağında göreceğimi düşünmüştüm."gözlerime baktı. " Saçmalama" dediğimde arabayı durdurdu. "Zaten öyle birşey olsaydı seni de onu da öldürürdüm. Sahte de olsa sen benim karımsın ve sadece benim kucağımda olabilirsin." Göz kırptı ve arabadan indi. Küçük çaplı bir şoktan sonra bende indim ve " Ben özgürüm istediğimi yaparım." Arkasından aptal aptal gülümsüyordum. Kıskandı mı acaba yaa? Enis'in ailesi evdeyse bu gece Enis'le uyuyacağım demektir. Yaşasııın!

Benimle Evlen (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin