さん

1.4K 136 148
                                    

~Byun Baekhyun~

Buraya geldiğimden beri, ilk kez lanet olası zilden önce kalkmıştım, hemde kendi isteğimle. Park Chanyeol ile bir hafta sonu geçirecektim, erken uyanmak için iyi bir sebepti bu.

Teklifimi kabul edeceğini hiç sanmıyordum, fakat sinirli suratını yumuşatıp beni kabul ettiğinde dünyalar benim olmuştu.

Hızlı bir şekilde banyolara koşup güzel bir duş almak ve en iyi şekilde hazırlanmak istiyordum. O yüzden en sevdiğim elma kokulu şampuanı saçıma bocalarken hızlı davranıyordum.

Duşumu aldıktan sonra nemli saçlarımla Jongdae ile odama çıkan koridorları koşarak geçiyordum. Odamıza geldiğimde Jongdae'nin uyanmış olduğunu gördüm, yatağında uykulu bakışlarla oturuyordu.

"Günadın Jongdae," dedim sırıtarak.

"Günaydın Baek, Chanyeol'a mı borçluyuz bu neşeni?"

"Hayır, sadece duş almak iyi geldi," derken yalan söylediğimi ikimizde biliyorduk.

"Hadi sen hazırlan, Chan bekletilmeyi sevmeyen bir insan tanesidir çünkü."

Gülerek dolabıma gittim, güzel görünmek istiyodum. Dar gri pantolonumu, siyah tişörtümü ve kırmızı-siyah kareli gömleğimi karmakarışık olan dolapta bulup yanımda duran sandalyenin üstüne fırlattım. Hızlıca giyinip, gömleğimi belime bağlarken, Jongdae'nin arsız bakışlarına birde ıslıkları eklenmişti,

"Bebeğim kaynar su gibisin, hem akıyorsun hem yakıyorsun."

Bu iğrenç laflardan dolayı kahkaha atarak arkamı döndüm, aptal aptal sırıtıyordu bana bakarak. Elimi belime koyarak poz kestim hemen, "Öyle mi diyorsun?"

Ayağa kalkıp yanıma geldi, kolunu omzuma dolayıp iyice sırnaşmaya başladı, "Evet öyle diyorum bebeğim."

Kolunu omzumdan atıp güldüm, "Saçlarıma şekil verirken beni rahatsız edersen güzel kafanı koparırım Jongdae."

"Bugün erkenden gitmem lazım zaten, anlarsın ya." Göz kırpıp odadan çıktı.

Odada yalnız kaldığımda, aynanın karşısına geçip hala nemli olan saçlarıma şekil vermeye başladım.

Kendimi hazırlanmaya o kadar kaptırmıştım ki buluşma vaktimizin geldiğini son anda fark ettim. Hızla odadan çıkıp buluşma yerimize koşmaya başladım, boşuna mı duş almıştım ben şimdi?

Buluşma yerimize, okulun ön çıkış kapısına, geldiğimde Chanyeol beyin daha teşrif etmediğini gördüm. Pes edip duvara yaslandım, beklemeye başladım.

"Hey bücür." Yükseklerden gelen kalın sesi duyduğumda beyfendimizin geldiğini fark ettim.

"Sonunda küçük beyimiz buraları muhteşem şahsıyla onurlandırdığına göre, gidebiliriz sanırım." dedim gülerek.

Gözlerini devirip yürümeye başladı, onun bir adımı benim üç adımıma eşit olduğu için hızlı bir şekilde ona ayak uydurma çalışmalarıma başladım.

Okulumuz şehrin bir miktar dışında kaldığı için, gördüğümüz ilk taksiye binmek zorunda kalmıştık, sessiz bir yolculuktu. Belki de yaşadığım en sessiz yolculuk.

Şehir merkezine vardığımızda Chanyeol hala konuşmuyordu, ve ben sıkılmıştım. Bir konuşma başlatma umudu ile konuştum, "Ne yapmak istersiniz Park Chanyeol beyefendimiz?"

"Kurt gibi açım Byun Baekhyun beyimiz, bir şeyler yemeye ne dersiniz?" Bana uyduğunu fark edince güldüm.

Önümde yürüyen uzun boylu çocuğu beğeniyordum, soluk siyah kot pantolonunun uzun bacaklarını sarışını, bol tişörtünün omuzlarından dökülüşünü, kahverengi dalgalı saçlarını savuruşunu ve okul dışında olmamıza rağmen postal giymesini, her şeyini beğeniyordum.

Shipwreck | ChanBaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin