✿5✿

1.1K 236 119
                                    

"Beck, sen ihtiyacım olan her şey ve bundan daha fazlasısın".

O bunu söyleyince, bir an " O zaman beni rahat bırak" diye bağırmak istedim. Ancak, yapamadım. Henüz o kadar cesaretimi toplayamamıştım. Ah, daha vücudumu bile toplayamamıştım. Kendimi kırılgan cam bebekler gibi hisettim. Sanki yere düşsem binlerce parçaya ayrılacaktım... Canım çok yanıyordu. Acıyı iliklerime kadar ürpererek hissedebiliyordum. O pislikten kurtulmamız lazımdı. Ve gözlerim bir örtüyle kapandı. İşte başlıyorduk.

Gözlerimi açık tutmaya kararlıydım ancak her şey, her şey... Çok karanlıktı. Burnumda soğuk bir küf kokusu vardı. Bir yere bağlanmıştım. Bir direk. Gözlerim bir örtüyle kapalıydı. Bir şeyler görmek için açmaya çalıştım ama kirpiklerim gözlerimi acıtınca vazgeçtim. Arkamda ki direğe bağlı olan ellerimi hareket ettirmeye çalıştım ve fark ettiğim şey iple değil, bileklerimden kelepçe ile bağlandığımdı. Beni buraya onunla beraber olmam için getirmemiş miydi? Bir yanım bunun sadece beni korkutmak için olduğunu söylerken, diğer yanımda böyle bir şey yapmayacağına hala inanıyordu. Harry, iddiaya girdiklerini ve benim iddiada ki kişi olmadığımı söylemişti. Hayatımın bu çocukla tepe taklak olduğuna inanamıyordum.

" Biri gözlerimi açsın!"  boğazımı yırtan bir çığlık attım. Sanki bir tabutun içinde gibiydim. Nefesim daralıyordu. Astım krizi! Nefes alamıyorum! Astım krizi geçiriyorum!  Hem de burda! Öleceğim. 

Sürgülü bir kapının açılış sesi gelmeden kilit sesleri duyuldu. Nefes almaya çalışırken hırıltılar yükseliyordu boğazımdan. Kıvranmak istiyordum ancak onu bile yapamıyordum. Bana doğru gelen ayak sesleri, iyice paniklememe neden oldu. Çenemi soğuk bir el kavradı, bastırarak ağzımı açtı ve ağzıma birşey dayadı. Bu da ne? Yine mi bayıltacaklardı.

Sonra 2 pıst sesi... Ve ağzımdan geri çekti. Astım ilacını nereden buldu bu manyak? Derin nefesler alıp vermeye çalışırken, çırpınmayı da bırakmıştım. Başımı aşağıya eğdim ve açıp o adamı görmemin mümkün olmayacağını bilsem de daha sıkı yumdum gözlerimi. "Kimsin!"  dedim yutkunarak.  Lennol olduğu gerçeğine inanmak istemiyordum. Dudaklarım arasından belli belirsiz bir tıslama yükseldi. 

" Kim miyim?" dedi tok bir ses. Ardından da kahkaha yükseldi. Sanırım yüzü hala benimkine yakındı. Çünkü neredeyse nefesini hissedebiliyordum.  "Korkman gerekmiyor mu küçük kız?" dedi ardından. Ses tonunun hafızama kazındığını farkederek yüzümü buruşturdum.

Dudaklarımı birbirine bastırdım ve "Canın cehenneme Lennol!" diyerek çığlık attım.

" Hiç korkak bir kız gibi davranmıyorsun!" dedi. Sanırım ona bela okumamdan dolayı rahatsız olmuştu? "Canın cehenneme, canın cehenneme, canın cehe--"  yanağıma avuç içiyle bir tokat attı. Bırakın başımı, resmen vücudum yana savruldu. O kadar yani. 

" Eğer cici kız olmazsan, öldürürüm." dedi. Kimden bahsettiğini anlayamamıştım. Yani, ikimizi de öldürebilirdi. Bunu söylemeden önce kulaklarımda ki saçı itmiş, ve örtüye dudaklarını bastırarak konuşmuştu. İçim titredi. "Gözlerimi aç! dedim. Sesim titrekti. Yine de ağlamayacaktım. Korkmak istemiyordum. Daha çok, onun önünde korkmak istemiyordum. 

"Soru sorma." dedi hiddetle. "Burada tadını çıkarmak istiyorum. Tıpkı kardeşim gibisin. Gerçekten de denilen kadar varsın." dedi sonra, sesi yumuşadı. Ancak yine de duygu yansıttığında inanmak... Zor. Bekle, beni buraya beraber olmak için getirmemiş miydi? Kız kardeşiyle ne alakam vardı? Anlaşmamızı unuttuğunu umarak derin bir nefes aldım. Bilirsiniz, bu aldığım son nefesim bile olabilirdi.

DECODEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin