Sonuna Kadar Dayan

68 3 3
                                    

Gözlerimi aniden karnıma bir ok saplanmış gibi açtım. Sabah olmuştu, bir gün daha başlamıştı. Yapmam gereken tonlarca şeyin ve sorumluluğun olduğu bir gün daha. Kendi kendime yatakta sanki ölmüş gibi uzanırken düşündüm, "Nefes alamasaydım nolurdu". Son zamanlarda bu soruyu kendi kendime çok sormaya başlamıştım. Acaba daha ne kadar dayanabilecektim, adeta kendi kendimi bir arada tutmaya çalışıyordum, çalışıyordum ve çalışıyordum... Tabii dayanamayana kadar. "Kızım kalkıyor musun saat 9, hadi artık çalışmaya başla" diye bir ses duydum uzaktan, annemdi tabii ki. Şimdi neler olduğunu muhtemelen merak ediyorsunuz, ben Cansu. 17 yaşındayım ve çok ağır bir okulda okuyorum, ayrıca seneye gircek oldugum ygs'ye hazırlanıyorum. Tıp okumak istiyorum ve bu da girilmesi zor bir meslek. Ayrica okulumda da her saniye bir proje, odev, sinav var ve bunun yaninda okulun tenis takimindayim da ve her hafta 3 gun antremana kaliyorum. Her gün deli gibi çalışıyorum, bu seneye kadar sbs'den beri çok rahattım, ancak bu sene universiteden burs için deli gibi çalışmam gerekiyor, lise bitince daha rahat edicem buna inanıyorum. En azından umuyorum. Bazen günde 4 saat uyuyarak okula gidiyorum ve nasıl yaşayabiliyorum bilmiyorum ancak yaşıyorum işte. Herneyse, işte benim hayatım bu. İstemeyerek bacaklarımı zorla yataktan aşağı indirdim. Kendimi bir sürüngen gibi hissettim adeta yatağa yapışmıştım. Banyoya gittim, dişimi fırçaladım ve yüzümü yıkadım. Aynada kendime baktım, rengim solmuştu. Tipim kaydı, diye düşündüm kendi kendime. Alnımı yine sivilce basmıştı. Bugün evde çalışmak için okula gitmemiştim, malum Ocak'tı ve sınav haftasi da bitmisti, ben de oturup ygs'ye çalışayım demiştim.Aynadaki hayaletimsi silüetimden kafamı çevirdim ve salona gittim. "Günaydın anneciğim" dedim. "Günaydın tatlım, nasılsın?" dedi annem. "Fena değil idare ediyorum işte sen?" dedim, "Ha gayret kızım, az kaldı" dedi. Güldüm, "Umarım" dedim. Camdan dışarı baktım, yakında kar yağacak demişlerdi, umarım yağardı, yaşamak için bir gayem olurdu en azından. Herneyse bu kadar oyalanmak fazlaydı, odama gittim ve ev kıyafetlerimi giydim, sonra oturup test çözdüm. Test çözerken müzik dinlemeyi baya seviyorum, genelde rock müzik dinlerim. 8.sınıfta test çözerken de müzik dinlerdim ve bu yaptığım işi daha dayanılabilir hale getiriyordu. Herneyse, kafamı "My chemical romance-i dont love you" eşliğinde sallayarak matematik sorularını çözdüm. Birkaç saat sonra ara verdim. Yemek yedim ve sonra yine test çözdüm, akşam babam eve gelince birlikte televizyon izledik. "Nasıl gidiyor kızım?" dedi. "Çok iyi babacığım, senin?" dedim. "Gayet iyi aslan kızım" dedi. Gülümsedim, kendim depresifken ailemi de depresyona sokmaya gerek yoktu değil mi? Herneyse, sonra pijamamı giydim ve yattım. Bir günümün nasıl geçtiğini anladınız galiba.

Aradan 2 hafta geçti ve hala aynı rutini devam ettiriyordum. Okul sömestr tatiline girdi ve karneleri aldık. "Tatilde ne yapıyorsun?" diye sordu arkadaşım Lara, "Bir yere gitmicez aslında test falan çözcem sen?" , "Aynen" dedi. Ne zavallıydık ama, bize acıyordum. Eve gittim, odamda son ses müzik dinleyerek öylecene yattım. İki saat öylecene kaldım ve hiçbir rahatsızlık hissetmedim. Acaba depresyona mı giriyordum? Annem birden kapıyı açtı, "Cansu, kızım, iyi misin?" dedi. Cevap vermedim, comfortably numb çalıyordu...

"Your lips move but i cannot hear what you're saying"

Annem bana bir şeyler diyordu ancak duyamıyor gibiydim, sanki ölü gibi yatıyordum. En son hatırladığım şey annemin çığlık atıp, "Cansuuuuuu!!!!" diye ağlamasıydı. Daha sonra her şey karanlığa gömüldü.

Uyandığımda bir beyazlık gözümü kapladı, gözlerimi kırpıştırdım. Hastanedeydim. Başımda annem ve babam bekliyordu ve bir doktorla konuşuyorlardı. Kafamı çevirip etrafa baktım, koluma serum bağlanmıştı, yatakta yatıyordum. "Son zamanlarda yaşadığı stres ve depresyon vücut fonksiyonlarını yavaşlatmış ve ani bir kriz geçirmiş..." diyordu doktor. Haha çok şaşırdım, dedim içimden alaycı bir biçimde. Bunun olmasını zaten hepimiz beklemiyor muyduk yani? Herneyse sonra annem gözlerimi açtığımı fark edince "Kızım iyi misin! Kızıımmm" dedi ve ağlayarak bana sarıldı, babam da merak dolu gözlerle beni izliyordu, elimi sımsıkı tuttu. En azından bir ailem ve beni önemseyen insanlar vardı, biraz daha rahatladım ve sonra tekrar gözlerimi kapadım.

3 gün sonra hastaneden taburcu oldum ve eve geldim. Annem tabii ki de hemen yatırdı. Yaklaşık bir hafta yatarak ders calistim. Bir sabah uyandım ve dışarı baktım, kar yağıyordu! Birden içimi bir mutluluk kapladı! Çok uzun zamandır bu anı bekliyordum, hemen içeri koştum, "Annneeeeeee kar yağıyorrrr" dedim uzun zamandır olmadığım kadar mutlu bir şekilde. Annem beni böyle mutlu görünce güldü, "Evet kızım, bugünlük ara ver de biraz kartopu oyna istersen" dedi. "Anne bunları sen mi söylüyorsun!" dedim, annem güldü. "Ee, ineklemeni istiyoruz ama rahatlamaya da ihtiyacın var." Dedi. Güldüm, ailem böyleydi işte, beni her şekilde anlıyorlardı, sevdiğim yanları da buydu. Hemen odama gidip dolabımı açtım, kar taytımı ve eşortmanlarımı giydim, hırkamı giydim ve kar çoraplarımı da giydim. Kışın sıkı giyiniriz, bilirsiniz. Sonra hemen yan apartmanda oturan arkadaşım Can'ı aradım. "Alo..." dedi uykulu bir ses, "KALK HEMEN KAR YAĞIYO VE UYUYOSUN, İNANILMAZSIN!" dedim. "Cansu, bi git yaa..." dedi. Can çok iyi arkadaşımdır biz bu siteye taşındığımızdan beri arkadaşız yani 10 sene falan oldu. "Sen uyanmazsan ben uyandırırım" dedim ve kendi kendime hınzır bir gülüş yaptım ve hemen kar botlarımı giydim, "Ben dışarı çıkıyorum anne" dedim, "Tamam kızım, iyi eğlenceler" dedi annem. Koşarak merdivenlerden indim ve dışarı çıktım. Her taraf karla kaplıydı! Kışın büyüsü! Botlarımla karda yürümenin verdiği zevk muhteşemdi. Hemen yan apartmana gittim ve açık olan sokak kapısından içeri girdim. Apartmanda asansör var ancak bekleyemeyecek kadar heyecanlıydım bu yüzden koşarak iki adım atlayarak merdivenlerden çıktım, apartman kapısına vardığımda nefes nefese kalmıştım ancak değmişti. Zili çaldım, Can'ın evindeki hizmetçi Pelin Abla açtı, "Günaydın!" dedim neşeli bir sesle ve hemen içeri girdim Can'ın odasının kapısını hızlıca açtım ve "UYAAANNNNNN UYKUCU SABAH GELDİİİİ" diye bağırdım, "Lanet olsun Cansu, bırak da-" derken Can'ın üstüne oturdum ve onu yumruklamaya başladım. "Kalk hadi bana kartopuyla vuracak adam lazımmmm" dedim. Can yatakta kıvranıyordu, "Of Cansu yaa senle tanıştığımız günden beri böylesin bi durmuyosun" dedi. "Hahaaaaaa tanışmadan düşüncektin" dedim. Can benim yaşımda, kahverengi saçları ve yeşil gözleri var, fiziği de oldukça iyi. Üstünden kalktım ve giyinmesi için odadan çıktım. 5 dakka sonra giyindi, "Kahvaltı etcem.."dedi, "Mutfaktan bişiler kap dışarıda yersin" dedim. "Oldu canım" dedi, "Hadi ya Can kırk senenin başında kartopu oynıcaz Allah'ını seversen" dedim. Neyse sonunda hemen bişiler tıkındı aşağı indik. Hemen kartopu yapıp tam kafasına attım, "OHA HAYVAN" diye bağırdı ve kartopu savaşına girdik. Sonra birden beni kovalamaya başladı ve ben parka kadar çığlık atarak koştum. Ancak sonunda bana yetişti ve üstüme atladı, sonra yere yatırıp bütün üstüme kar yığmaya başladı. Gülme krizine girmiştim, ikimiz de deli gibi gülüyorduk, onu engellemeye çalışıyordum ancak lanet olmasın çok güçlüydü! Sonra birden gıdıklamaya başladı, artık o kadar çok çığlık atıyordum ki bütün site uyanmıştı heralde. "Can, dur, tamam, kazandın" dedim nefes nefese. Ancak durmuyordu, ben de yana doğru yuvarlandım ve arkadan boynuna sarıldım ve kafasına kar atmaya başladım. En sonunda ikimiz de bitkin düştük ve birden yere yığıldık. Yan yana durup büyük beyaz boşluk olan gökyüzüne baktık. Kar taneleri üstümüze düşüyordu, çok rahatlatıcı bir andı, neredeyse son gunlerde yasadigim sikintilari bile unutmuştum bile diyebilirdik. "Hadi kardan melek yapalım" dedim ve kollarımı yanlara doğru açtım. O da aynısını yaptı. Sonra birden durdum. O devam etti ve biraz sonra o da durdu. "Can, hiç bütün sorumluluklarından kaçıp başka bir yere gitmek istedin mi?" dedim. "Evet, neden ki?" dedi. "Hiç, merak ettim." Dedim. Birkaç dakika sessizce yattık, sonra birden doğruldum. "Can, sevgilin var mı?" . Bu soruyla beraber sanki her şey durmuş gibi hissettik, Can yüzünü buruşturdu, "Hayır, neden ki?". Güldüm, "Merak". "Senin var mı?", ona bilmiş bir bakış attım, "Sence?" dedim. Bana tuhaf bir şekilde baktı, "Ne gayet güzelsin olabilir" dedi. "Teşekkürler, ama buna zamanım bile yok" dedim sessizce. Bana yan gözle baktı, sonra kafasını salladı ve "Cansu. Dersler ve okul önemli evet ancak bir hayatın var ve sen robot değilsin." Dedi. Ona baktım, yanakları soğuktan kızarmıştı ve yeşil gözleri bana bakıyordu, iç geçirdim, "Ah Can, keşke her şey o kadar kolay olsa." Dedim. Bir müddet öyle kaldık. "Kardan adam yapalım mı?" dedim. "Olur" dedi ve birlikte birkaç saat karları biriktirerek yuvarlak yapmaya uğraştık ve en sonunda bir kardan adamımız oldu. "Aman Tanrı'm hemen bunla selfie çekmeliyiz!" dedim ve güldük, ama çektik tabii ki. Sonra birlikte sitenin etrafında yürüdük ve sonra vedalaştık ve eve gittim. Derse oturmadan önce annemin yaptığı sıcak çikolatayı camın kenarında içtim ve cama yapışan kar tanelerine baktım. Birden eriyip gidiyorlardı ancak kristal şekilleriyle müthiş gözüküyorlardı, o an dünyadaki en huzurlu insan bile olabilirdim.

Merhaba! Umarım hikayeyi sevmişsinizdir, ileriki bölümler için aklıma birçok şey var :) tahminlerinizi ve fikirlerinizi okumak isterim :) eğer beğendiyseniz lütfen oy verin ve paylaşın! ne kadar paylaşım o kadar iyi :)

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 20, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Sonuna Kadar DayanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin