Chapter-22

233 24 86
                                    

Canı yanmasına rağmen yattığı yerden hızla kalktı ve odadan çıktı. Kadının kendisine bir daha zarar vermesine izin veremezdi. Canını bir daha yakmasına...
Momo
"Bu ne?"
"Ölmüş mü?"
"He ölmüş. Mal ya..."
Omzumda hissettiğim dürtüyle gözlerimi açtım ve başımda dikilen çocuklara baktım.
"N-"
Sesimin gitmesiyle öksürdüm ve yattığım yerden doğruldum.
"Neye bakıyorsunuz siz be?"
"Uh... biraz perişan görünüyorsun da..."
"Ne?"
Hızla çevreme bakınmaya başladım ama ne çadır ne de Tzuyu görünürlerdeydi.
"Tzuyu? Tzuyu nerede?"
"Tzuyu kim?"
"Hani şu... sonradan gelen kız."
"Ah şu şımarık şey. Hmm... bilmem. Onu görmedim bu sabah hiç."
Kafamı olumlu anlamda salladım ve ayağa kalktım. O çocukları sevmemiştim o yüzden teşekkür de etmeyecektim.
"İstersen bizim çadırımıza gel şimdili-"
"Hayır. Gerek yok."
Telefon...
Telefonumu bulmak üzere etrafa bakınmaya başladım ama görünürlerde yoktu. Yine kaybetmiştim salak şeyi...
"Umm... herhangi birinizde Tzuyu'nin numarası yoktur değil mi?"
Çocuklar birbirine baktılar ve olumsuz anlamda kafalarını salladılar.
"Of... Taehyung... Peki ya Taehyung?"
Arkadaki çocuklardan birisi birden telefonunu çıkardı.
"Bende var."
Teşekkür etmeden hızla telefonu aldım ve Taehyung'u aradım. Telefon kapanmaya yakınken açılmıştı.
"Hey Tae?"
"Uh... Momo? Senin Myungsoo'yla ne işin var? Hem de sabahın bu saatin-"
"Tae Tzuyu yok."
"Ne?"
"Yok işte. Dün gece çadırında kaldım. Şimdi de... yok."
"Ne çadırında mı kaldın?"
"Şu an önemli olan bu mu gerizekalı?"
"Umm... hı hı."
Gözlerimi devirdim.
"Sana bir şey söyledi mi? Söylemedi mi?"
"Hayır söylemedi Momo. Sakin olur musun?"
"Oh... tamam. Şey... müsait misin?"
"Tae şu telefonu kapatır mısın artık?Sana sarılmak istiyorum... Pek müsait sayılmam."
"Ne? O Jungkook mu?"
"Hadi Taeeee...! Hı hı... evet o."
"Of... Pekala. Sizin çadıra geliyorum. Telefonu girişe doğru koy."
"Tamamdı-"
Telefon kapanmıştı. Yüzümde hafif bir gülümsemeyle telefonu bana veren çocuğa uzattım.
"Saol."
Konuşmaya başlayacak gibi görünüyordu ama onu bekleyemezdim o yüzden hızla çadırlara doğru ilerlemeye başladım. Şafağın yeni yeni söktüğü vakitlerde Tzuyu'nin pılını pırtını toplayıp gitmesi normal değildi.
Neden bu senin umrunda?
Onu neden umursuyorsun?
Ehehehe salak!
"Susar mısınız?"
En sonunda Taehyungların çadırına geldiğimde girişte görünen telefonu almak için eğildim. Eğilmemle öpücük sesi duymam bir olmuştu ve ardından da gülüşmeler gelmişti. Hafifçe gülümsedim ve kalkıp yavaş adımlarla oradan uzaklaştım.
Çadırların olduğu alandan çıkınca hızla cebimden telefonu çıkardım ve Tzuyu'yi aradım. Birkaç defa çaldıktan sonra telefon açılmıştı.
"Efendim sunbaenim?"
"Tzu-"
"Momo?"
Telefon birden kapandı. Gözlerimi devirdim ve tekrar aradım birkaç defa telefonu kapattıktan sonra en sonunda açtı ama ses vermemişti.
"Ne? Sen ciddi misin Tzuyu? Sabahın köründe beni soğukta bırakıp sessizce giden sensiz ve suçlu ben miyim?"
Tekrar sessizlik oldu.
"Cevap verse-"
"Kusura bakma."
"Ne? Sen ciddi misin?"
"Kusura bakma Momo kullanılmaya daha fazla dayanamadım." ve birden telefon kapandı.
"Onu..."
Evet... kullandın.
Sırf Mina'nın geldiğini fark ettiğin için öptün onu.
Sana karşı duyguları olduğunu biliyordun ve kıskandırmak istedin.
Senin için atan bir kalbi kırdın.
İç çektim ve telefonu Taehyung'a vermek üzere onun çadırına doğru adımladım.
Şu anda var olan tek boktanlıktan uzak yere doğru...
***
Şu kamp eziyeti sonunda bitiyordu. Sonunda eve gidiyorduk. Evde beni özlemiş bekleyen bir annem yoktu tabiki ama her ne olursa olsun şu bunaltıcı atmosferden daha iyiydi.
"Hirai Momo?!"
Duyduğum hafif sinirli sesle yerimden zıpladım. Otobüsün başındaki öğretmen sinirli gözlerle bana bakıyordu. Ne olduğunu anlayamayıp çevreye baktığımda diğer öğrencilerin de bana baktığını fark ettim. Mina bana hafifçe yaklaştı.
"Yoklama alınıyor."
"Uh... Burada."
"Görüyorum." dedi ve sinirle kafasını tekrar listeye indirdi. Sanırım bu bana ilk seslenişi değildi.
"Myoui Mina?"
"Burada."
Kulaklığımı kulağıma takmak üzereyken üzerimde hissettiğim bakışlarla kafamı Mina'ya çevirdim.
"Bir şey mi vardı?"
"Umm... sevgilin erken mi gitti?"
"O benim... evet... evet erken gitti."
"Neden?"
"Bilmiyorum. Sıkıldı sanırım... biraz değişken."
"Seninle beraberken mi sıkıldı?"
"Hı hı..."
"Pekala." diye mırıldandı ve önüne döndü.
Yutkundum ve ben de kulaklıklarımı takıp önüme döndüm. Midesi bulandığı için pencere kenarına o geçiyordu ve benim bakabileceğim tek yer önümdeki koltuktu. Gelişte olduğu gibi onu da izleyemezdim hâlâ kendimi Tzuyu konusunda bok gibi hissediyordum.
"Kalkıyoruz gençler!"
Sanırım uyumaya çalışsam iyi olacaktı. Kalkışla beraber ışıkların da kapanmasıyla gözlerimi kapattım ve kafamı arkama yasladım. Dalmaya başladığımı hissettiğim anda omzumda hissettiğim ağırlıkla gözlerimi hafifçe açtım ve yanımdaki kıza baktım. Gözleri hâlâ açıktı ve pencereden dışarıya bakıyordu. Uyuduğumu düşünmüştü sanırım. Hafifçe gülümsedim ve gözlerimi kapatıp arkama yaslandım.
***
"Momo?"
"Hm?"
"Momo!"
"Hmm?"
"Momo uyan!"
Gözlerimi sinirle açtım ve yanımda dikilen çocuğa baktım.
"Ne var lan?"
"Şşt. Herkes uyuyor."
"Ne? Sen niye uyumuyorsun?"
"Çişim geldi."
"Ben niye uyuyorum?"
"Dışarıda kimse yok. Çiş yapmam lazım. Koruyorum." diye mırıldandı ve dudaklarını düz çizgi haline getirdi. Kafamla ağzı açık bir şekilde uyuyan Jungkook'u işaret ettim.
"Hayıır. Onu uyandıramam. Baksana melek gibi uyuyor."
Hafifçe dönüp ağzının kenarında salyalar olan Jungkook'a baktım.
"Hı hı... melek."
"Hadi ya! Ne olacak sanki? Gel işte..."
"Üf... tamam. Uyandırdığına göre gelsem iyi olacak. Canavarların seni yemesini istemeyiz." dedim ve alayla gülümsedim. Hafifçe gülümseyerek gözlerini devirdi ve omzumda yatan kızı işaret etti. Kafamı hafifçe çevirdim ve kollarını bağlamış bir şekilde uyuyan Mina'ya baktım. Hafifçe onu itekledim ve kafasını arkaya yasladım.
"Tamam... gidelim." diye mırıldandım ve ayağa kalktım. Taehyung hızla otobüsten çıktı ve koşarak tuvalete gitti. Ben de peşinden gittim ve kapının önüne gelince durdum. Bir süre sonra işini bitirip ellerini yıkamaya başladı.
"Umm... siz Jungkook'la... sevgili misiniz?"
Kıkırdadı ve peçete almak üzere peçeteliğe yöneldi.
"Umm... hayır."
"Öpüşüyorsunuz, sarılıp beraber uyuyorsunuz, birbirinizle sevgililer gibi konuşuyorsunuz ve... 'Umm... hayır.' mı?" dedim ve kıkırdadım.
"Hı hı..."
"Kim pasif?"
"Oha! Daha o aşamaya gelmedik."
Kıkırdadım ve başımı onaylar biçimde salladım.
"Pekala... hadi gidelim."
"Umm... Momo." diye mırıldandı arkama bakarken.
"Ne?"
"Şey..."
"Ne? Arkamda canavar falan mı var?" dedim ve kıkırdayıp arkama döndüm.
Sıçtık!
"O... o sendin... çatıdaki."
Güzel sıçtık...

Ya aslında aklımda kesinlikle böyle bir son yoktu ama baktım bölüm sayısı 22 olmuş. Dedim bunda da sadede geleyim hdğsnsş
Sonraki bölüm ne zaman olur hiçbir fikrim yok. Bir öncekini nisanda mı ne atmışım hdşdndğşssnğ
Yorum yapın!
Seviliyonuz...

Closer-2 | MimoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin