Chapter-18

833 40 38
                                    

Neden sadece çeneni kapatmıyorsun?
Sana
"Şaka mı bu?"
Zaten ayrı otobüs ve uzak çadırlarda olduğumuz yetmiyormuş gibi şimdi de ayrı takımlara düşmüştük. Ve işin en sinir bozucu yanı ise o yine Momo'yla beraberdi...
"Tuvaleti ararken geçirdiğiniz zaman size yetmedi mi?" dedi ve kıkırdadı Nayeon. Nayeon' un söylediği şeyle gülümsedim ve kafamı ona çevirdim ama o tarafa bakmamla Jimin'le göz göze gelmiştik. Onunla göz göze gelince gülümsemem anında silindi ve bakışlarımı yere diktim. Her ne kadar yakın bir zamanda beni kenara çekip döveceğinden emin olsam da bulunduğu duruma üzülüyordum. Çünkü bu hissi biliyordum ve sonuçta o benim hâlâ yakın arkadaşımdı.
Bakışlarımı yerden karşıya çevirince karşı gruptaki Jungkook'la göz göze geldik. Göz göze gelmemizi beklemiyor olmalıydı ki ona bakınca hemen bakışlarını yere indirdi. Ama bir süre sonra tekrar başını kaldırdı ve bana baktı. Üzgün olduğunu görebiliyordum ama yine de ona sinirliydim o yüzden tepki vermeden bu tarafa doğru gelen beden hocasına döndüm.
"Pekala gençler. Bu gün çok eğleneceğimize garanti verebilirim. Bendenizin hazırladığı bu oyunlar sayesinde iki grubun da güzel vakit geçireceğine garanti veriyorum."
Hafifçe gülümsedim ve karşıdaki Mina'ya baktım. Ona bakınca gülümsemem artmıştı çünkü ikimiz de aynı anda birbirimize bakmıştık.
"Kızlar kızlarla, erkekler erkeklerle yarışacak ki güç dengesi sağlanabilsin. Toplamda 5 tane oyun oynayacağız ve rakipler kura ile belirlenecek. Ayrıcaaaa... kazanan takıma bir hediyemiz olacak."
"Vay be! Bay Park bu sefer cidden iyi hazırlanmış."
"Hayır be! Bay Park övgü toplamaya çalışıyor. Her sene bu tür organizasyonları Bayan Kim yapar ama Bay Park konuşur. 3.sınıfız Nayeon hâlâ öğrenemedin mi?"
Nayeon kafasını onaylar biçimde salladı ve Bay Park'a döndü.
"A takımının koçu ben olacağım. B takımının koçu ise Bayan Kim olacak."
Hocanın söylediği şeyle birlikte bizim takımdaki erkekler sızlanmaya başlamıştı.
"Yeter! Kesin sızlanmayı! Size oyunu kazanacağımıza garanti veriyo-"
"Hemen emin olma Myungsoo." dedi her zamanki mükemmelliğiyle kendi takımına ilerledi Bayan Kim.
"Tae-Taeyeo-"
"Mızmızlanmayı kes de işine bak Myungsoo." dedi ve kendi takımına ilerleyip Mina'nın yanında durdu. Bir bana bir de Mina'ya baktıktan sonra bana gülümsedi ve kolunu Mina'nın omzuna koydu.
Bu kadını seviyordum. Tüm okuldaki erkeklerin dibi düşmesine rağmen kimseye pas vermiyordu. Hakkında cidden çok fazla dedikodu duymuştum. Aseksüel, kız arkadaşı var hatta kendi aralarında yüzük takmışlar ve çocuk sahiplenmişler vs. vs. Ayrıca Mina'yla ilişkimiz ortaya çıktıktan sonra bizi yanına çağırmış ve öğretmenler arasında bu olayın konuşulduğunu ama sıkıntı etmememiz ve kimseyi önemsemememiz gerektiğini söylemişti.
"Pekala çocuklar! Hazırsanız başlayalım!"
***
İlk oyunda bir parkur vardı. Parkur çok zor değildi ama arada bir suya girmemiz gerekiyordu ki bize bundan kesinlikle bahsedilmemişti. Buna tek hayıflanan ben değildim çünkü çevreden bununla alakalı itirazlar duyuyordum.
Parkurda rakibim sima olarak bildiğim ama ismini hatırlamadığım bir kızdı. Fazla süslü bir kızdı. Onu ben bile yenebilirdim. O kızın bırak suya girmek koşacağını bile düşünmüyordum.
Yoongi'nin yarışından sonra yarışacak olan bizdik. Kafamı söylenerek buraya gelen Yoongi'ye çevirdim.
"Tanrım... Neden ıslandım ki şimdi?"
"Kazandın sonuçta değil mi?"
"Yani..." diye mırıldandı ve t-shirtünü çıkartıp Nayeon'a verdi. Yaptığı hareketle çevremizdeki tüm kızlar buraya dönmüştü. Söylenirken birden yanında şok olmuş bir şekilde onu izleyen kızla göz göze geldi.
"Ne baktın?"
"Ş-şey ben..."
"Önüne dön." dedi ve Jimin'in yanına ilerleyip arkasına geçti.
"Bunlar bana kötü bakıyor."
"Çok etkileyicisin o yüzden hyung."
Yoongi gözlerini devirdi ve Nayeon'dan t-shirtünü alıp güneşe astı. Ardından Jimin'in soru sormasına izin vermeden onu yanına çekti bir yere oturup onu kucağına oturttu.
"Hyung ne-"
"Bunlar bana gözleriyle tecavüz ediyor. Burada kal." diye mırıldandı ve ellerini Jimin'in beline sarıp kafasını sırtına koydu. Jimin gülümsedi ve ellerini Yoongi'nin ellerinin üzerine koyup gülümsedi.
"Nasıl istersen hyung."
Bu görüntü gülümsememe sebep olmuştu. Yoongi'nin kızlara karşı çok ilgisi yoktu. Erkeklere karşı da pek yoktu aslında ama Jimin'e karşı vardı. Yani en azından bana öyle geliyordu.
İsmimi duymamla bizimkilerden şans dilemelerini isteyip parkura yöneldim.
***
Geçen parkur oynunda bizim gruptakilerin hepsi kazanmasına rağmen grubumuz kaybetmişti. Son maç Momo'nundu ve beni şaşırtacak bir şekilde büyük bir farkla kazanmıştı. Şaşırmıştım çünkü o kız benim aklımda uyuz olarak kalmıştı.
Kaldırdığı bayrağı yere atıp kendi grubuna doğru ilerledi. O da ıslanmıştı ve t-shirtü üzerine yapışmıştı. Bu görüntüyle ister istemez Mina'ya baktım. Gözleri Momo'nun üzerindeydi ve gülümsüyordu. Bu görüntü sinirlenmeme neden olmuştu.
"Pekala çocuklar. Şimdiki oyun için açıklama yapmama gerek yok sanırım. Takımlar için kura çektik. Eş kağıtlarını grup liderlerine vereceğim oradan bakarsınız."
Şimdiki oyun voleyboldu. Bu sefer en azından Mina'yla rakip olmak istiyordum. Bir maç sadece erkekler bi maç sadece kızlar bir maç ise kız erkek karışık yapılacaktı.
"Hey!"
Nayeon'a döndüm.
"İkimiz de karışık takımdayız."
Gülümsedim. En azından tanıdık birisi vardı.
"Aynen ben de öyleyim." dedi ve listeyi Yoongi'ye uzattı Jimin.
"Erkek takımındayım." diye mırıldandı ve listeyi yanındaki birine verdi Yoongi.
Herkes listeye baktıktan sonra maçlar başladı. Çok uzun süremeyecek şekilde ayarlanmıştı. Tek setten oluşacaktı tüm maçlar.
İlk maç erkek takımlar arasındaydı. Karşı erkek takımda Jungkook ve Taehyung vardı.
Maçın başlamasıyla Yoongi topu Jungkook'un kafasına çarpmıştı ki bunun da yanlışlıkla olduğunu düşünmüyordum. Jungkook yere düşünce Taehyung hızla yanına gitti ve kalkmasına yardım etti. Jungkook bir süre Taehyung'un elini tutmakla tutmamak arasında kalsa da en sonunda elini tutup kalktı.
Erkek takım kazandıktan sonra kız takımının maçı başlamıştı ve şansıma hem Mina hem de Momo o takımdaydı. Gözlerimi devirdim ve izlemeye başladım.
Maç düzgün bir şekilde ilerlemişti aslında ama tam bitmesine yakın Mina bir topu karşılamak için atlamıştı ve Momo'nun üzerine düşmüştü. O düşünce ayaklandım ama Yoongi kolumu tuttu.
"Yapma... Üzerine düştü diye kavga falan mı çıkartacaksın?"
Söylediği şeye cevap vermedim ve onlara döndüm. Sanki beni sinir etmek için yapıyorlardı. Mina hâlâ Momo'nun üzerindeydi ve ikisi de gülüyordu. Gözüm yavaştan yanlarında duran Tzuyu'ye kaydığında Mina'yı gözleriyle öldürmek üzere olduğunu gördüm. Momo da fark etmiş olacaktı ki ayağa kalktı ve yerine geçti. Belki de bu kızla anlaşabilirdim...
***
Voleybolu bizim takım kazanmıştı. Şimdi ise sırada güreş vardı. Güreşten nefret ederdim. Küçükken sürekli olarak oynardık ve kazandığımı hatırlamıyordum bile.
"Mina'ylayım."
Nayeon'un söylediği şeyle ona döndüm ve gülümsedim.
"Ben da baka-"
"Sana baktım." diye mırıldandı.
"Ha? Kim?"
Bana baktı ve ardından gözleriyle bir yeri işaret etti.
"Hayır! Hayır hayır!" diye mırıldandım ve gösterdiği yere döndüm. Döndüğüm anda Momo'yla göz göze gelmiştik.
"Hiç şansın yok."
"Saol ya." diye mırıldandım ve Jimin'e döndüm. Omuz silkti ve Yoongi'ye konuşmaya devam etti.
"Kaçıncı maç bizim?"
"Sanırım... sonuncuydu."
Gözlerimi devirdim. Çünkü bu tüm maçları kanser bir biçimde izleyeceğim anlamına geliyordu.
"Bence hayat seninle şu aralar oynuyor."
"Aynen."
***
Son maçın da bitmesiyle Momo'ya döndüm. Kazanmamız ya da kaybetmemiz kesinleşir ve ben de kendimi germem diye ummuştum ama şu anda skorlar eşitti ve kazanmamız bana bağlıydı. Oflayarak sahaya çıktım ve Momo'ya beklemeye başladım. Gelmediğini görünce o tarafa baktım ve Mina'yla konuştuğunu gördüm. En sonunda Mina ona gülümsedi ve omzuna dokundu. Ona dokununca Momo bu tarafa doğru gelmeye başladı. O önüme gelene kadar gözlerimi ona diktim. Bundan rahatsız olmuş olacak ki bana hiç bakmıyordu.
"Şöyle bakmayı kes." diye mırıldandı önüme gelince.
"Sevgilime yalanlanmayı kesersen neden olmasın?"
Alaycı bir şekilde güldü ve gözlerini devirdi.
"Sevgiline yalaklanmıyorum. Fark ettiysen benimle daha çok o konuşuyor."
Sinirle başımı kaldırdım.
"O sana yalaklanmıyor."
"Yalaklandığını söylemedim zaten. Kimse kimseye yalaklanmıyor. Biz arkadaşız ve normal bir şekilde konuşuyoruz." dedi ve ardından tekrar ukala bir şekilde güldü. Öğretmenin hazırlanmamızı söyleyen sesini duymasam üzerine atlayabileceğimi düşündüm.
İkimiz de dizlerimizin üzerine çöktük. Belimdeki kuşağı tutunca ben de onunkini tuttum.
"Hey! Sadece kuşak."
Söylediği şeyle t-shirtünü de tuttuğumu fark ettim ve elimi gevşettim.
"Hazır mısınız?"
Hocanın sorusuyla ikimiz de kafa salladık.
"Pekala... Düdükle beraber başlıyorsunuz."
Ardından düdüğün sesini duymam ve sırtımın yere gelmesi bir olmuştu. Öyle olmadıysa bile ara hatırlayamayacağım kadar hızlı geçmişti.
Yattığım yerden Momo'ya baktığımda t-shirtünün sırt kısmının yırtıldığını gördüm. Elimi kaldırdığımda o parça elimdeydi. Kafamı tekrar kaldırdığımda onun bilmiş bakışlarıyla karşılaştım. Artık dayanamıyordum ve bence yeterince kendimi tutmuştum.
Ardından ise hatırladığım tek şey Momo'nun üzerine atladığımdı.

Bana kalırsa bölüm baya sıkıcıydı ama sonu benim bile beklemediğim bir şekilde ekşınlı bitti fjdldn Bu gün eğer zaman bulabilirsem ki umarım bulurum Tomboy'a bölüm atmayı düşünüyorum. Belki daha da zaman bulursam I'm Minatozaki'ye de atarım bilmiyom xkkd
Yorum yapın lütfen :)
Seviliyonuz (:

Closer-2 | MimoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin