11. bölüm

3.4K 282 188
                                    

malecxmalec sana gelsin, bol yorum at döverim

Odamda uzanırken elimdeki yaraya bakmaya devam ediyordum.

Telefonda mesajlaştığım kişiye iyileştirdim demiş olsam da yalan söylemiştim. Bunun acısını biraz yaşamak istiyordum.

"Alec, Magnus burada mı?" Diyerek odaya daldı Clary.

"Kapıyı çalma huyunu şeytana mı sattın sen? Odama dalma cürretini nasıl sergilersin?"

"Alec şu an seninle uğraşamam, Magnus'u bulmam lazım. Izzy senin odana bakmamı söylemişti, genelde hep senin yanına gelirmiş."

"Odada Magnus'u görüyor musun? Hayır. Şimdi def ol."

"Çok kabasın."

"Bu en nazik halimdi."

Kapıyı çekip odadan çıktığında Magnus'un enstitüye gelip neden yanıma gelmediğini düşünmeye başladım.

Her zaman  mutlaka sinir etmek için yanıma gelir sinirimi bozar giderdi.

Acaba cidden... şu telefonda mesajlaştığım kişi onu tehdit etmiş olabilir mi?

İmkansız gibi gelmiş olsa da hızlıca ayaklandım ve odadan çıktım.

Birkaç koridor geçtikten sonra Magnus'u buranın lideri ile konuşurken bulmuştum. Beni gördüğü anda kafasını çevirdi.

"Şu tarafta konuşsak ya, bu gölge avcısı bizi dinlesin istemiyorum."

"Alec en iyi gölge avcımızdır Magnus Bane, dinlemesi sorun değil. Zaten enstitünün güç kalkanları hakkında konuşuyoruz ve bundan sorumlu olan kişi de Alec."

Ben Magnus'a sinirli bakışlar atıp yanlarına gitmiştim.

"Magnus güç kalkanlarını daha sağlam inşa etmek için burada Alec, ona bu konuda eşlik etmeni umuyorum."

"Ederim efendim, sorun değil."

O yanımızdan ayrılırken Magnus ile baş başa kalmıştık.

"Harika değil de ne?" Demiş olsam da beni takmayarak yürümeye başladı.

"Bir şey demeyecek misin?"

"Sessiz olur musun Alexander."

"Beni tersleme!"

"İstediğin şey bu değil miydi? Senden uzak durmam, senle uğraşmamam. Yapıyorum işte, şimdi de terslemiş mi oldum seni."

Önden önden yürümeye devam ederken  aniden kendimi kaybedip onu hızlıca çektim ve duvara yapıştırdım.

"Bu mükemmel kararı kendi kendine mi aldın yoksa birisi bu kararı almanda etkili mi oldu?"

"Neden umrunda ki gölge avcısı?"

"Çünkü olayın içinde ben de varım!"

"Olayın seni ilgilendiren yanı bundan sonra senden uzak duracağım kısım. Ve seni sinir etmeyeceğim. Gerisine karışma."

"Güzel kararlar almışsın." Deyip onu bıraktım. "Bundan sonra uzak duracaksın benden, bundan daha sevindirici bir haber daha olamazdı."

Ondan uzaklaşacağım  sıra gözü bir yere takıldı sonra aniden elimi tutup kendine çekti.

"Bu..." elimdeki yaralara sinirle bakıp sonradan yüzüme çevirdi bakışlarını. "Niye iyileştirmedin?"

"Seni ilgilendirir mi?" Deyip elimi çekmeye çalıştım ama çok sıkı tutuyordu.

"Rahat dur!" Diyerek beni azarladı.

"İyileştirmene ihtiyacım yok."

"Ağzını yine büyü ile kapatıp seni yerine sabitlememi istemiyorsan rahat dur!"

Kolumu bileğimden kavrayıp avucum aşağı bakacak şekilde elimi çevirdi.

"Aptalsın sen, aptal!" Dedi elimi incelerken. Sonrasında diğer elini elimin üstüne yaklaştırdı ve elinden küçük bir büyü dumanı çıkmaya başladı.

Elimdeki küçük kesikler iyileşirken onun kızgın ve endişeli yüzünü inceleme fırsatı bulmuştum.

Cidden benim için endişe etmiş olması mümkün müydü?

"Bir dahakine bu şekilde inatçı olursan bu kadar sakin konuşmam seninle." Deyip elimi bıraktı.

"Benimle uğraşmayacak olan o tarafına ne oldu?"

"İki dakikalığına askıya aldım. Ayrıca bunu kendine sen mi yaptın?"

"Sana ne büyücü? Sen kendi işine bak."

"Kendine bu kötülüğü neden yapıyorsun Alec, başka birisinin yapmadığına eminim. Bunu sana yapabilecek birisi yok şu dünya üstünde."

"İşin gücün yok mu senin? Benimle ilgileniyor havalarını kes."

"Doğru, işim gücüm var. Şu güç kalkanlarını sağlamlaştırmam lazım."

Benden uzaklaştığında arkasından seslenme gereği duymuştum.

"Birisi seni tehdit mi etti?"

Yerinde duraksayıp yavaşça bana döndü.

"Hayır öyle bir durum yok ortada." Deyip kulağı ile oynamaya başlamıştı.

"Yalan söylüyorsun değil mi?"

"Ne?"

"Ne zaman gergin olsan ve yalan söylesen kulağınla oynarsın."

Kulağında duran eline bir bakış atıp anında elini kulağından çekti.

"Beni bu denli dikkatli izlediğini bilmiyordum."

"Sinir olduğum insanların her davranışı gözüme batıyor da ondan."

"Varsayalım ki tehdit ediliyorum, ne yapacaksın?"

"O kişi bana da mesajlar atıyor ve beni de rahatsız ediyor, onu bulmak istiyorum."

"Ve ben de seni sinir ettiğim için beni tehdit etti öyle mi? Benden cidden bu kadar çok mu nefret ediyorsun Alec? Hiç tanımadığın birisine nefretini dile getirecek kadar."

"Sen o kişiyi tanıyor musun tanımıyor musun onu söyle yeter."

"Tanımıyorum sadece beni bir şekilde tehdit etti. Senden uzak duracağım merak etme. Şu kalkan işini halledelim bir daha karşına çıkmam."

"Güzel, bugün aldığım en iyi haber olabilir bu."

Arkasını dönüp gidecekken yerinde durakladı.

"Elini tuttuğum zaman keşke kalp atışlarına daha çok dikkat etseydin gölge avcısı."

"Sinirden hızlı atıyordu."

"Senin sinirli halini çok iyi biliyorum Alec ve inan bana, kalbin sinirlenince hızlı atmıyor."

...

My Little Nephilim (Malec)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin