16. bölüm

3.6K 265 256
                                    

malecxmalec senin için yazdım aşkım

Enstitüdeki odamdan çıkarken aniden birisine çarpmıştım.

"Önüne baksana!" Diye sesimi yükselttiğim zaman Magnus ile göz göze gelmiştim.

"Kusura bakma, kafam dağınık biraz."

Yanımdan geçmeye çalıştığı zaman onun bileğini tuttum. Daha önce onu hiç böyle görmemiştim ve nedense içim kötü olmuştu.

"Sorun ne? Yine o adam seni tehdit mi etti?"

"Kim?" Durdu ve birkaç saniye sonra dediğimi anlamış olacak ki kafasını hayır dercesine salladı. "Hayır öyle bir şey yok."

"O zaman sorun ne? Her zaman neşeli olan o tarafına ne oldu?"

"Biraz izin verdim ona."

"Neden?"

"Niye umrundayım ki?" Deyip kolunu benden çekti. "Sen benden nefret edersin, hoşuna gitmesi gerekmiyor mu bu durumun?"

"İnsanların üzüntüsünden mutlu olacak birisi olduğumu mu düşünüyorsun?"

"Seninle uğraşmak istemiyorum Alexander, gidip kendine başka bir eğlence bulmalısın."

Tekrar gitmek için  hareketlendi, bu sefer önüne geçerek onu durdurdum.

"Bak biliyorum senle aramız hiçbir zaman iyi olmadı ama... ama cidden seni kıracak bir şeyler yaptıysam bilmek istiyorum."

"Beni aptal ve sapık bir iblis kanı taşıyıcısı olarak görmen dışında bir şey yapmadın aslında."

Birkaç saniye sakinleşmek için nefes alıp verirken ne kadar haklı olduğunu düşünmeden edememiştim.

"Biraz öyle davranmış olabilirim."

"Biraz?"

"Belki birazdan fazla da olabilir."

"Birazdan oldukça fazlaydı Alexander. Her neyse... şu an işlerim var ve iznin olursa onları halletmem lazım."

Önünden çekilmemi beklemeye başlamıştı.

"Eğer bir anlamı olacaksa... yaptığım şeyler için  kusura bakma Magnus."

"Önceden olsa bir anlamı olurdu Alec ama şu an pek de bir anlam ifade etmiyor."

Yanımdan geçip giderken ne demek istediğini anlamaya çalıştım ama başarılı olamamıştım.

...

BilinmeyenNeden bilmiyorum ama seninle konuşmadan zaman geçiremiyorum ve engelini açtım.

Bilinmeyen: Birkaç günde seni özledim.

Alec: Beni özlersen, özleme yazmıştım bir kere.

Bilinmeyen: Kimden hoşlandığını söyleyip söylememek senin tercihin.

Bilinmeyen: Seni zorlayamam.

Alec: Aslında o gün  söylemiştim ama beni engellediğin ana denk geldiği için göremedin. Şansızlık işte.

Bilinmeyen: Bir saniye ne?

Bilinmeyen: N E ¿

Bilinmeyen: Tekrar söyle.

Alec: Şansını kaybettin.

Bilinmeyen: Alec söyle yoksa oraya gelir kafana büyü topu atarım!

Alec: Rüyanda herhalde 😂😂

Alec: Beni meşgul etme, işlerim var.

Telefonu yana bırakıp bilinmeyeni delirtmenin sevinci ile kendimi yatağa bıraktım.

Odama gelip kafama büyü topu atacakmış, bak sen şuna.

Ben bunu düşünürken aniden kapı açıldı ve içeriye sinirli bir Magnus girdi.

"KİM OLDUĞUNU SÖYLEMEN İÇİN ON SANİYEN VAR YOKSA CİDDEN  KAFANA BİR BÜYÜ TOPU YERSİN. YETER BU KADAR OYUN!"

"Bir saniye ne? Sen... o sen miydin?"

"9 KALDI, SÖYLE DİYORUM!"

"Onca zaman beni öylece kandırdın mı?" Dememle elindeki büyü topunu bana doğru attı ve büyü topu yatağın biraz uzağına isabet etti.

"İkinci sefer ıskalamam söyle!"

"Eğer bir tane daha büyü topa atarsan.." diye kalkarken tam yanımdan bir büyü topu daha geçti.

"Beni çileden çıkarma gölge avcısı!"

"Tamam söylüyorum. Underhill." Dedim hızlıca. Tanrım sen beni affet bu yalanım için.

"O kim?"

"Bu enstitüde bir gölge avcısı işte. Görevlere birlikte çıkıyorduk ve ben onun hetero olduğunu sandığım için acı çekiyordum."

"Hetero olduğunu sandığın için derken?"

"Değilmiş... Harika bir haber öyle değil mi?"

Birkaç saniye birbirimize öylece baktık ve o sırada kapı açıldı.

"Alec görevde sana ihtiyacımız var."

Ben kapıda dikilen Underhill'e korku dolu gözlerle bakmaya başlamıştım.

"Sen kimsin?" Dedi Magnus kapıya bakarak.

"Underhill."

O an her şey çok hızlı gelişti. Magnus elinde bir büyü topu oluşturup kapıya doğru savuracağı sıra ben Underhill'e kaçması için  bağırıp Magnus'un üstüne atladım. İkimiz birlikte yere yapışırken Underhill son anda kapıyı kapayıp büyüden kaçmıştı.

"Bırak sinirim geçmedi hala."

"Magnus... Magnus o sendin tamam mı? O sendin." Dedim hızlıca.

"Beni bu tarz sözlerle sakinleştiremezsin gölge av... bir saniye ne?"

"Beni duydun." Dedim hafifçe gülerek. "Bahsettiğim kişi sendin."

"Sen ciddisin." Dedi şaşkın bir şekilde gözlerime bakarak.

Şu an altımda yatıyor olması ve dudaklarının mükemmel derece öpülesi olması tüm dikkatimi dağıtıyor olsa da kafamı toplamaya çalışıyordum.

"Evet ciddiyim. Neden o kadar imkansız gördüğümü şimdi anladın mı? Ayrıca senle yani bilinmeyen ile mesajlaşırken anladığım bazı şeyler oldu. Kafamdaki sorulara cevaplar verdin sen. Sana olan takıntımın nefret olmadığını anlamamı sağladın. Herkese davrandığın gibi bana davrandığın için sana sinirlendiğimi anladım."

"Herkese davrandığım gibi davranmıyordum, yani... öyle hissetmiyordum."

"Peki şimdi ne olacak?"

"Hazır pozisyondayken devam edelim bence." Deyip elini enseme atması ile gülmüştüm.

"Emin ol her şey o kadar basit olmayacak." Diyerek geri çekildim ve üstünden kalktım. "Tamam birbirimizi seviyormuşuz ne kadar güzel, ama bir aydır beni kandırıyorsun ki bu güzel değil."

"Kendimi affettirmeye hazırım, ne istersen söyle."

"Düşüneceğim, bana zaman ver biraz. Ama şimdilik odamdan çıkmalısın. Malum kafama büyü topu attın, sinirimin geçmesi gerekiyor."

"O konu hakkında..." dediğinde bakışlarım ile onu susturdum. "Şey sanırım sonra konuşsak iyi olur. Sen sakinleşince."

"Harika bir fikir."

"Tamam o zaman, sonra öpüşürüz. Şey yani görüşürüz diyecektim."

Odadan çıkması ile salak salak gülmem bir olmuştu.

"BU ARADA YATAK BAŞLIĞIMI VE KAPIMI TAMİR ETMEK ZORUNDASIN!"

...

My Little Nephilim (Malec)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin