KÜLHANE

8.1K 312 136
                                    

•KÜLHANE •

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

•KÜLHANE •

Kapı.

Kapının tokmağı.

Zaman.

Zamanın, içinde mayaladığı katıksız öfke.

Çevrilen tokmağın gıcırtısıyla, zincirin öteki ucunda asılı olan öfkesi boğazına yükseldi. Birbiri ardına sıralanan olayların alabora ettiği ruhundan hırçın bir dalga gibi ağzına dolan öfkesini yutkunduğunda, haykırmadığı her kelime dilinde birer yara açtı.

Acısının şiddetine göre gecenin bir yarısıydı.

Bomboş dört duvar arasında yankısını dinlediği, kuşları ürkütecek cinsten bir ıslık çalıyordu. Sustu, diliyle damağını ıslatacak bir miktar tükürük aradı ki ıslıklarına devam edebilsin. Kapı açılırken gözkapaklarının üstüne düşen cılız ışıktan rahatsız olarak kaşları çatıldı. Ağzının içi yeniden kurudu, dudakları dümdüz oldu ve ziyaretçisine gülümsedi. Dudağının ucundaki yarayı hissetti.

Bir iki ıslık daha çaldı.

Dilindeki yaraları hissetti.

Bir tane daha.

"Kes şunu!"

Tokmak, ziyaretçisinin iri parmakları arasında cıyaklarken hoşnut karşılanmayan bu sesi çıkarmayı sürdürdü. Tahta kapı sıvası yarım kalmış duvara çarptığında, cılız ışık öldüğünde ve karanlığın üstüne bir fırça daha vurulduğunda, nasırlı parmaklar çenesindeydi.

Kafası sertçe duvara bastırılırken engellemek istedi ama yapmadı. Ensesine doğru inen yara zonkladı ve kapalı gözlerinin ardında simsiyah bir girdabın etrafında dünyası döndü. Hiddet zihnini alazladı. Sigara kokulu ağızdan sıçrayan tükürükler yüzünün çeşitli yerlerindeki taze yaraları asit gibi yaktı.

"Ne yapmaya çalışıyorsun sen çocuk? Yetmiyor mu yediklerin lan?"

Göğsü derin bir nefesle şiştiğinde, soğuk acımasızca yaktı. Soluğu ciğerlerini lime lime ederken kalbi kasıldı.

"Tek başıma sıkıldım," dedi sessizce. Hafifçe araladığı göz perdelerinden, ifadesi zamanın kancasına takılarak sökülen bakışlarını karşısındaki çirkin surete sabitledi. Her şey normalmiş gibi davrandı. Hangisi daha ürkütücüydü hâlâ bilmiyordu, tüm bu olanlar mı yoksa bunlara alışmış olması mı? "Ben de şeytanlarımı çağırıyordum."

Onunla dalga geçtiğini anlaması için birkaç saniye boyunca bekledi.

Tırnaklar yanaklarına saplanırken kontrolsüzce hız yapan öfkenin çarpacağı an, bu çarpıcı öfkeye karışan kalitesiz küfürleri işitti. Kendini cellat sanan misafirine delirtecek bir gülümseme ile bakmaya devam etti. Gelen baskıyla bedenini dik tutan duvarlara başı sürtündüğünde acı, bir kıvılcımla başladı. Çok geçmedi, yakarak yayılan acı tarafından kuşatıldı. Sol omzu üstüne yenik düştü. Direnci bir ateşin ortasında diri diri yandığında bilinci de aralarındaki köprüyü yıkıp uçurumda bekleyen karanlığa tutkuyla daldı.

Islıkları uzun süre duyulmadı.

[...]

Güneş fısıldıyor
ışığının ulağı olmuş ay ile gecenin çocuklarına
söz veriyor; az kaldı, ısıtacağım yüreklerinizi
kış, son eserini çizerken o gece vakti
ağlıyor küçük bir kız
demirden karyolanın bacakları arasında
ölüyor küçük bir oğlan
küçük kızın yatağında

BAŞTANKARAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin