Medyada Doruk.
Gözlerimi açıp yerimde doğruldum. Şimdi ne yapacaktım ben? Dorukla nasıl olacaktık? Söyledikleri doğruydu işte. Belki de yalandı ama, bana hiç öyle gelmiyordu. Sebebsizce ona fazlasıyla güveniyorum.
Bileğim sarılmıştı. Ayağa kalkıp odadan çıktım. En son ne zaman doğru düzgün yemek yedim hatırlamıyordum. Normal olarak açlıktan ölüyordum. Mutfağa inip kendime bir şeyler hazırlamalıyım.
Mutfağa geldiğimde bir kız vardı. Doruksa yoktu ortalıkta. Beni fark etmeden onu incelemeye başladım. Yirmi dört yirmi beş yaşlarında sarıya boyatdığı saçlarını dağınık topuz yapmıştı. Siyah eteği dizinin bir karış üstündeydi. Gömleğiyse tamamen vücudunu sarmıştı ve içine giydiği siyah iç çamaşırını gösteriyordu.
Mutfakta dolaplara bakıyor içindekileri inceliyordu. Nedense bu kızla ilgili içimde kötü bir his oluşmuştu. Gözlerimi kısıp onu incelemeye devam ederken bu sefer öksürüp beni fark etmesini sağladım.
Bana dönüp önce baştan aşağı süzdü sonra yüzüne sevimsiz bir gülüş takınıp bana doğru yaklaşıp konuştu.
"Merhaba ben Su. Doruk bey beni ev işleri için tutdu. Ne yemek istersiniz hemen hazırlıyayım."
Tek kaşımı kaldırıp yüzünü inceledim. Güzel bir yüze sahipti. Yani makyajından gördüyüm kadarıyla. Açlıktan öldüyümü hatırlayınca kıza cevap vermek geldi aklıma.
"Makarna. Üzerine güzel bir sosda yap ama."
Başıyla onaylayıp dolaplardan birini açıp makarnayı çıkardı. Bir kızın boyu bu kadar uzun olmamalı. Neden gidip modellik yapmıyorki? Hem boyu hemde güzel vücut hatları vardı sonuçta.
"Doruk nerede?"
Bana döndü ama cevap vermedi. Tam yine bir şey söyleyecektim belime sarılan kollarla sustum. Tabiki ondan başkası değildi. Arkadan kulağımı yaklaşıp fısıltı şeklinde konuştu.
"Buradayım. Benimi özledin yoksa?"
Kızın buraya baktığını gördüğümde içimde bir rahatlık oluşmuştu. Doruğun bu kızın önünde bana yakın davranması hoşuma gitmişdi. Ne diyeceğimi ne yapacağımı bilmez bir şekilde öylece durdum.
Bir süre daha sessizlik olduğunda Doruk elimden tutup beni kendine çevirdi.
"Su, sen yemek hazır olunca bizi çağırırsın. Odamızda olacağız."
Odamızda olacağız dedikten sonra bana bakıp göz kırptı. Ne geçiyor bu herifin aklından? Mutfaktan çıkıp merdivenlere doğru beni götürürken odada ikimizin yalnız kalması hiç mantıklı bir fikir gibi gelmediğinden elimi hızla kendime doğru çekip elinden kurtuldum.
Tek kaşı kalkık bir şekilde bana bakarken göz temasımızı kesip hızla bahçeye doğru yürümeye başladım. Açıklamada yapmayı unutmadım yoksa rahat bırakmazdı biliyordum.
"Şey ya ben içeride daraldımda hava almaya ihtiyacım var."
Arkama dönüp baktığımda odaya yalnız başına çıkıp beni umutmasını umuyordum ama malesef sakin ve yavaş adımlarla bana doğru geliyordu. Bu sefer koşar adım dışarı çıkıp onun göremediği bir yere saklanma pilanı kurmuştum beynimde.
Aslında ondan neden kaçtığımı bilmiyordum bile. Sadece dengesizliği bazen gözünün dönüp bana zarar vermesi korkutuyordu sanırım. Kolumda acıyor zaten yine. Beni aileme vereceğini söylemişti, ona inanıyorum nedeni yok ama inanıyorum işte. İşleri yoluna koyana kadar gözünün önünde olmasam daha iyi olur bence.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişimin Gölgesi (TAMAMLANDI)
Ficción GeneralBazen 'gerçek'ler duymaya ihtiyacımız olan son şeydir..