HZ MERYEM KISSASI

2.2K 51 1
                                    

Hz. Meryem meleğin kendisine ilahi bir nefha üflemesiyle hamile kalmıştır. Bunun nasıl olduğuna dair Kur'an'da bir bilgi yoktur. Kur'an-ı Kerim Hz. Meryem'in hamilelik süresi hakkında da bilgi vermemektedir. Müfessirlerin çoğunluğuna göre Hz. Meryem'in gebelik süresi normal, yani dokuz aydır. Eğer farklı bir süre olsaydı Yüce Allah bu mucizeden bahsederdi. Meryem hamile kalınca teyzesi bir gece onu ziyaret amacıyla yanına gelir. Zekeriyya'nın eşi "ben hamileyim” deyince Meryem "ben de hamileyim” der. Bunun üzerine Yahya (a.s.)'nın annesi Meryem'e şöyle der: "Karnımdakinin senin karnındakine secde ettiğini hissediyorum.” İşte Yahya'nın İsa (a.s.)'yı ilk tasdiki böylece ve anne karnındayken olmuştur. Hz. Meryem ilahi takdir ile hamile kalınca, halkın gözünden ve dilinden uzak bir yere çekilmiştir. Bu yer Beyt-i Lahm veya kuzey Filistin'de bulunan el-Celil'deki Nasıra olduğuna dair farklı rivayetler vardır. Şüphesiz Meryem kendisini sıktıkça sıkan ve insanlardan uzaklaşıp yalnız kalması yönünde ağır baskılar yapan çok sıkıntılı bir ruh hali yaşıyordu. Bu sıkıntılı ruh halinin en büyük sebebi Hz. Meryem'in, tam bir yalnızlık ortamında Allah Teala ile baş başa kalmasını sağlamaktır. "Böylece Meryem, çocuğa gebe kaldı ve onunla uzak bir yere çekildi.” Meryem 19/22 Artık o, ruhi elemlerin yanı sıra bedeni elemler de duymaktadır. Korkunç sancı onu bir hurma dalına yöneltir. Bunalım derecesine yaklaşmış bir bezginlik içinde hayıflanır. "Doğum sancısı onu bir hurma ağacına yöneltti. "Keşke bundan önce ölseydim de unutulup gitmiş olsaydım!” dedi.”Meryem 19/23 Bu sözler, o sırada Meryem'in içinde bulunduğu tedirginliği açıkça ifade etmektedir. O bu sözleri sadece doğum sancısı nedeniyle değil, çocuğu halkından nasıl gizleyeceği düşüncesinin verdiği üzüntüden sarfetmiştir. Bir sonraki ayette meleğin, "Üzülme” demesi onun bu sözleri neden sarfettiğini açıklamaktadır. Evli bir kadın ilk çocuğunu doğururken sancıdan kıvranır, fakat hiçbir zaman üzgün ve hüzünlü olmaz. Oysa Meryem'in,"Keşke bundan önce ölseydim de unutulup gitmiş olsaydım.” Demesi insanların kınamalarından ve iftiralarından korktuğu içindir. Onlardan utandığı için bir tahta parçası veya önemsiz bir ip parçası türünden olan her şey gibi unutulan, aranıp arkasına düşülmeyen, önemsizliğinden dolayı hatıra gelmeyen bir şey olmak istemektedir. Aslında bu tecrübe, Hz. Meryem'in imanının en büyük sınavıdır. Bu ağır sınavın yükünü hafifletip zihnen içinde bulunduğu sarsıntıyı gidermek ve Allah'ın koruması altında olduğunu hatırlatıp teskin etmek için, Cenab-ı Hak ona lütuflarını göstermiş, yiyecek ve içecek göndermiştir. "Bunun üzerine (Cebrail) ağacın altından ona şöyle seslendi:” Üzülme, Rabbin senin alt tarafında bir dere akıttı.” Meryem 19/24 "Hurma ağacını kendine doğru silkele ki sana taze hurma dökülsün.” Meryem 19/25 Allah'ın rahmet ve şefkatiyle çok kolay bir doğum geçiren Hz. Meryem, doğum sancılarını hafifleten, açlık ve zayıflığını gideren; tokluk, suya kanmışlık ve güç veren bütün imkânların istifadesine sunulduğunu görmüştür. Allah'ın kendisini sahipsiz bırakmadığı bu lütuflarla belgelendikten sonra Yüce Allah, ona bir gün boyunca hiç kimseyle konuşmamayı içeren bir oruç tutmayı, yani Kutsal Meryem'in yeni doğan çocuğunu kavmine takdim etmesine yetecek şekilde imanını yeniden şarj edecek bir oruç tutmayı emretmiştir. "Ye, iç, gözün aydın olsun. İnsanlardan birini görecek olursan, " Şüphesiz ben Rahman'a susmayı adadım. Bugün hiçbir insan ile konuşmayacağım” de.” Meryem 19/26 Hz. Meryem'e adak orucunu işaretle bildirmesi emredilmişti. En zahir olan görüş de budur. Hz. Meryem'in sefih insanlarla tartışması ve Hz. Meryem'in sözlerini başkalarına aktarıp dedikodu konusu yapmaları hoş görülmediği ve Hz. İsa'nın sözüyle iktifa edilmesi için kendisine bu sükut emredilmişti. Zira Hz. İsa'nın sözleri, eleştirilerini kesmek için kesin bir delildir.

DİNİ HİKAYELERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin