harry, güzel bir hayatı olduğunu söyleyebilirdi. bir hukuk bürosunda güzel bir işi vardı ve bir terfi almıştı. harika bir aileye; abla ve ebeveynlere sahipti. onunla uğraşmaya bayılan ilgili arkadaşlara da vardı. fakat, asıl hayatını güzelleştiren şey mükemmel sevgilisi louis idi.
harry ve louis, tipik, herkesin her şeyi bildiği aynı kasabada en iyi arkadaşlar olarak büyümekle başlamışlardı. onlar asla ayrılmıyorlardı. her zaman, ne olursa olsun hep birliktelerdi. elbette başkalarıyla randevulaşıyorlardı ama bunların pek de uzun bir dönem sürdüğü söylenemezdi. sonuçta, yine yalnız kalmışlardı ve mezuniyet balosuna birlikte gitmişlerdi, en iyi arkadaşlar olarak.
o yaz, ikisinin de farklı üniversitelere gitmesi her şeyin değişmesine sebep olmuştu. louis'in ilk hamleyi yaptığı gün ise harry'nin evinde vakit geçiriyorlardı. harry, o günü çok net hatırlıyordu çünkü sonrasında kesinlikle, hayatları değişmişti.
,,,
''harry, benim hakkımda nasıl düşünüyorsun?''
harry kafasını kırışmış alnıyla birlikte telefonundan kaldırmıştı çünkü bu çok ''ımm ne?'' gibiydi.
''ne demek istiyorsun lou? sen benimle her saçmalığı yapan en yakın arkadaşımsın.''
louis dudağını ısırmıştı ve onun karşısında ufak bir küfür savurmuştu. ''hayır, yani şey demek istiyorum ben....sence şey, sence ben sevgili olunacak birisi miyim?''
harry, louis'in elini avucuna almıştı, ''elbette louis! neden böyle olmayacağını düşündün ki?''
louis elini çekip suratını kapatmıştı, ''ımm, şey...''
harry, louis'in elini nazikçe suratından indirmişti, ''hadi, sorun nedir lou? bana her şeyi söyleyebilirsin, biliyorsun.''
louis derin bir nefes vermişti. harry'nin gözlerine bakıyordu, ''sen benimle çıkmak ister miydin?''
harry biraz gerilemişti çünkü çok şaşırmıştı. harry de bu düşüncelere sahipti ama garip bir şekilde onları aklından atmaya çalışıyordu.
louis yataktan kalkıp, eşyalarını toplaya başlamıştı, ''her neyse, aptalca olduğunu biliyordum. unut gitsin.''
harry de yataktan kalkıp ellerindeki eşyalarını alarak onun gitmesini engellemek istemişti, ''seninle çıkmak çok isterdim, lou.''
,,,
o günden itibaren tamamen kopmaz hale gelmişlerdi. okullarına başladıklarında ise işler biraz zorlaşmıştı çünkü farklı yerlerde okuyorlardı. ama yine de üstesinden gelmeyi başarmışlardı.
her hafta sonu biri diğerini ziyarete gidiyordu. telefon konuşmalarının, görüntülü aramaların ve mesajlaşmalarının da çok yardımı olmuştu.
bazı zamanlarda ise ikisi de aynı saatte aynı restauranta gidiyorlar ve birbirlerini skype'dan arıyorlardı. yemek boyunca görüntülü konuşma sayesinde yemek gerçek bir randevuymuş gibi hissettiriyordu. buna ihtiyaçları vardı çünkü tanrı biliyordu ki birbirlerini aşırı derecede çok özlüyorlardı.
o iki genç de aşk yüzünden delirmiş durumdaydılar!
mezun oldukları zaman ise birlikte bir eve çıkma kararı almışlardı çünkü ikisi de ayrı düşmekten çok yorulmuştu. harry'nin okuluna ve bürosuna ve tabii ki louis'in yeni işine yakın bir ev istediklerinde anlaşmışlardı. üç veya dört ev gezdikten sonra iki yatak odalı, uygun genişlikte bir mutfağı ve salonu olan bir ev ayarlamışlardı.
harry, çok para kazandığında, louis'e rüyalarındaki evi alacağına dair söz vermişti.
on yıldan uzun bir süredir beraberler ve şimdi ise harry, yirmi dokuz yaşında olup mavi gözlüsüyle evlenmeye hazır.
,,,
''buna ne dersiniz efendim? en çok satılanlarımızdan birisi ve şu an da yüzde kırk indirimde.''
harry, yüzüğü aldı ve incelemeye başladı. onu yanlış anlamayın ama bu yüzük, o yüzük olmak için yeteri kadar güzel değildi.
harry, kafasını hayır anlamında sallayarak önündeki yüzüklere bakmaya devam etti. alacağı yüzük, çok kıymetli ve güzel olmalıydı çünkü louis bunun her zerresini hak ediyordu ve kahretsin ki onu vereceği yüzükle etkilemek istiyordu.
''bunlardan başka seçenekleriniz de var mı, acaba?''
kuyumcu gülümseyip arka tarafa geçmişti ve geri döndüğünde ellerinde kutular vardı, ''bu elimdeki yüzüğe dilediğiniz kadar pırlanta eklemesi yaptırabilirsiniz, yüz dolar ücretiyle. bunun dışında ise yüzüğün iç yüzüne istediğiniz sözleri, rakamları kazıtabilirsiniz.''
harry, tekrar incelemeye başlamıştı ama kafası olumsuzca sallanmıştı. ''kusura bakmayın, benim louis'm, benim için çok şey ifade ediyor ve bu tamamen mükemmel olmalı.''
satıcı anlayışla gülümsedi, ''bana, louis'nizden biraz daha bahsedin.''
harry sırıttı ve başladı, ''pekala, o kocaman bir kişiliğe ve en güzel mavi gözlere sahip küçücük birisi. kendisini dinletmeyi çok iyi bilir ve sizi eğlendirir. her neresi olursa olsun girdiği ortamı anında aydınlatmaya başlar. bunun yanında utangaç bir tarafı da vardır, pek dışa vurmamaya çalışır ama var, ben biliyorum. ah, size kendinizi fazlasıyla özel hissettirir.''
kuyumcu gülümsedikten sonra tekrar arkaya geçerek elinde siyah bir kutuyla döndü, ''sanırım aradığınız yüzük bu, bay styles.''
kutuyu açtı ve kararını verdi, harry.
yüzük hazırdı. şimdi sadece, evlilik teklifi kalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
say yes, love// larrystylinson
Fanficharry, louis'ye evlilik teklif etmeye çalışıyor, ta ki başarana kadar. -Mayıs/2018-