Her Zaman Tehlike de

74 7 3
                                    

      Sokak arasında duran TARDIS'in kapılarını iki koluyla komple yanlara esnetmiş bir şekilde Doktor adımını dışarıya attı.Bir süre o şekilde kaldı.Onun ellerini çekmesiyle kapanmak üzere olan kapıları bu sefer Martha tuttu...Yardımcıları ve Doktor.Onun bu uzun hikayesinde,yalnız kalmamasını,birine değer vermesini ve hep iyi yolda kalmasını sağlayan yoldaşları...Ama hepsinin birer şarkı gibi sonu olacak...Doktor'unda...bir gün..Fakat şu an hikaye daha sadece başında.Bir gün bu evsiz adamın eve gitmesi gerekecek.Belki mutlu bir sonla hikaye burada biter.Hayır hayır,daha değil.Daha yaşanmış ve yaşanacak olan zamanlara gitmek için uzun bir süre var.Evrende her zaman kötüler vardır...ve iyiler.Evren doğru yanlış anlamaz ki!Onun tek bildiği denge ve dengesizlikler.Baştan başa varoluş bu değil mi?Zıtlıklar...Evren hakkında Doktor ne kadar bilgili gibi davransa da,yalnız kaldığında,tüm o yıllarına ve karşılaştığı yeni maceralarda bildiklerinin çok az olduğunu hissediyordu.Bu korku fiziksel evrene olandan çok duygusal konularaydı...

     Konudan fazla uzaklaşmadan şuan Doktor'un bir halkı kurtarışına daha eşlik etmemiz lazım!

           Doktor,TARDIS'inden çıktı.Duvara sabitlenmiş borulara yaklaştı.O sessizlik içerisinde borunun içindeki yaratığı gayet iyi duyuyordu.

-Seni sürüngen şey!Martha bu borular kanalizasyon borusu haksız mıyım?

-Evet haklısın...Dur, oo hayır!Kanalizasyona girip o yaratığı bulmayı düşünüyorsun değil mi?

-Ooo kesinlikle evet!

-Hemen şimdi mi?

-Tabii ki hayır.Düşmanını tanımadan onun karşına çıkmak pek iyi olmaz.Aslında düşman olduğundan da emin değiliz ama...

-Emin değil misin?Bu şey insanlara ne yapıyorsa onları felç ediyor.Sende gördün zavallı bir annenin kollarından çocuğu aldılar.

-Ahh!Çok önyargılısın Martha.Olasılıklara görüş açını genişlet.İyimser ol.James(evsiz) bize devletin bazı deneyler yaptığını ve bu olayların sonradan patlak verdiğini söyledi.Bu sadece genetik değiştirmelere mağruz kalmış bir yaratık olabilir.Belki sadece kendi besin ihtiyacını karşılıyordur.Yani ola...Dur bir dakika...Bu insanlar felç oluyor değil mi?

-Evet.

-Peki ne gibi şeyler insanı felç edebilir?

- Kasların az kullanılması,gerginliği...Psikolojik travmalar ve..ve omurilik ile alakalı tahrip.

-Hmm...Bunu yapmasının bir sebebi olmalı...Tabii!!Omurilik sıvısı.Psikolojik travmalar,kas kasılması bunlarda onun kazancına bir şey yok.Tabii omurilik sıvısı ayrı.İnsanın omurilik sıvısını fazlasıyla aldığında bir süre felç kalırlar ve ölürler.Haksız isem düzelt beni!Doktor adayı olan sensin Martha.

-Evet,ama kötü haber şu ki,eğer dediğin gibiyse her şey...Kurbanların hiçbiri şuan yaşamıyor Doktor.

    Doktor derin bir nefes aldı ve onun en kararlı ve savaşçı ses tonuyla:

-O zaman daha fazlasını kaybetmemeliyiz.

       Doktor teorisinden emin olmak istiyordu.Biraz daha bilgi toplamak için Martha'yla birlikte evlere uğradılar.Kimse açmadı fakat en sonunda bir kapı hafifçe aralandı.Doktor ve Martha göz hizzalarında birini ararken ufak sarışın bir kız çocuğu tatlı sesiyle:

-Kimsiniz?

  Doktor ve Martha şaşırmıştı.Birbirlerine bakıp gülümsediler.Doktor dizlerinden tutarak eğildi ve :

-Senin adın ne ufaklık?

-Rose.

Doktor biraz durdu.Gözleri donuklaştı.Eski hatıralarına gitti yine.Yaşlandıkça bunu daha çok yapıyordu.Daha fazla sevdiğini kaybediyordu ve bu arttıkça onu hatırlatan her şeyde artıyordu.O derin düşüncelerinden kendini sıyırdı ve :

-Çok güzel bir ismin var.Benimde Rose isminde bir tanıdığım var...Söyle bakalım Rose,ailen evde mi?

-Sadece babamla yaşıyoruz bayım, o da alışverişe gitti.

-İçeri girebilir miyiz?

Rose,büyük kahverengi gözleriyle Doktor ve Martha'yı süzdü.Ona kocaman gülümseyen bu iki yabancı,bu sessiz somurtkan kasabadan çok değişik ve çekici geldi.Minik ayaklarıyla geriledi ve kapıyı sonuna kadar açtı.Doktor ve Martha teşekkür ederek içeri girdi.

Doktor ve Martha eve biraz göz attılar.Uzun zaman temizlenmemişti.O sırada Martha'nın gözüne ters çevrilmiş çerçeveye takıldı.Aldı eline.Rose,ve sanırım babası olan bir adam vardı ve yanında kadın:

-Rose,bu fotoğraftaki annen mi tatlım?

Çocuğun gözleri hüzünlendi,kafasını hafifçe aşağı indirdi:

-Evet.

-Peki şuan nerede?

Kızın gözleri yaşlarla doldu :

-Babam geri gelecek diyor ama..ama gelmiyor işte!

Martha çocuğa sarıldı,sırtını sıvazlıyordu bu sırada Doktor'a bakıyordu.İkisininde aklından tek bir şey geçiyordu.

Doktor eğildi ve :

-Biraz anlatır mısın Rose?Ona ne oldu?

Küçük kız hıçkıra hıçkıra ağlıyordu:

-Bir haf..hafta oldu sanırım.

-O gün garip bir şey var mıydı?

-Ben gördüm.

-Neyi?

-Canavarı.Solucana benziyordu.Annemi ısırdı.Sonra kayboldu.Lavabonun deliğinden girerek kayboldu.'Kız konuştukça rahatladı sakinleşti.

-Peki bu zor olacak ama nereden ısırdığını söyleyebilir misin?

-Sanırım boynundan.Evet boynundan.

Martha kızı yatıştırmaya çalışırken kapının anahtar sesi geldi,kapı açıldı ve kızın babası geldi.Salona daldığında evde iki yabancının olduğunu ve kızının ağladığını görünce yüzündeki ifade korkunçtu.Alışveriş torbalarını elinden hemen bıraktı ve kızını kendisine çekip sarıldı.Üzerindeki şoku atlatınca,bağırış gürültü kimseyi dinlemeden Doktor ve Martha'yı kapı dışı etti.En azından artık kesinlikle yaratığın omurilik sıvısıyla beslendiğini ve yeni bir şey olarak akışkan olup lavabo deliklerinden geçtiğini öğrenmişlerdi.Martha:

-Harika şimdi kanalizasyona akışkan,omurilik sıvısıyla beslenen hızlı büyük bir yaratığı avlamaya gidiyoruz değil mi?

-Geronimoo!Hadi birlikte diyelim güzel oluyor.

-Doktor!Millet can derdinde sen!

-Hadi ama..bu somurtkan yüzünle yaratığı kaçırırsın.

Doctor Who - Amerika-Atlanta (1953) *Tamamlandı*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin