-1-

76 8 14
                                    

"sorunlusun.."

"Allah belanı versin"

"geber!"

"Bu yüzden yalnız öleceksin"

"senden tiksiniyorum"

*Meleklerin kalbini kırmakta üstüme yoktur*

2.5 ay kadar önce bana değer veren ve bana sevgi gösteren birini terk ettim. Sebebi ise farklı birini seviyor olduğumu düşünmemdi. Değişken bi insandım ve bir süre yalnız bırakılmaya gelemiyordum. Melek birkaç aylığına beni terk ettiğinde kafayı yemiştim ve 'arkadaşımla' sevgili olmuştum.

Arkadaşımla sevgili olduğum günden birkaç gün sonra melek geri dönmüştü ve vicdan azabından arkadaşımı da bırakmıştım. Daha bu çevreyi oluşturalı çok süre olmamasına rağmen anında bozmayı böylece başarmıştım.

Güven sorunum insanlarla sağlıklı bir ilişkim olmasını engelliyordu. Buna karşı yapabileceğim bir şey yoktu. Değiştirebileceğim bir şey değildi bu.

Salıncakta yavaşça sallanırken çizdiğim resmi havaya kaldırıp inceledim. Havadaki güneş gözlerimi kamaştırırken mayıştığımı hissettim.
2.5 aydır depresyonumla birlikte baş başaydım ve yine kendime ufak işkenceler yapmıştım. Bunun saçma sebepleri yoktu sadece kendimi cezalandırıyordum. Meleği terk etmemin cezasını neredeyse canımla ödüyordum. Fakat o bunu istemezdi. Kendine zarar veren insanlardan da nefret ederdi zaten. Ama benden daha fazla nefret edebileceğini sanmıyorum.

Defterimi ve kalemimi çantama atıp ayaklandım.Eylül ayının yazdan kalma sıcaklığı beni bunaltmıştı.

Eve vardığımda Tekila beni beklerken cephaneliğinde biriktirdiği tüm salyalarını vücudumun her bölümüne değdirmişti. Kafama kadar sıçrayabildiği için tüm yüzümü baştan sona yalamıştı. "sağol kızım yüzümü yıkamama hiç gerek kalmadı" diyerek Tekila'nın komik haraketlerine gülümsedim. Elimi tüyleri arasına daldırıp karnını okşadım. Yazın kestirdiğim tüyleri tekrar çok uzamıştı.

Tekila ile birlikte eve girip kendimi koltuğun üzerine bıraktım. Çok mayışmış hissediyordum. Pencereden süzülen hafif rüzgar ve güneş ışığı tenime bir ninni misali işliyordu. Koltuğun diğer ucundaki kumandaya yetişmek için kendimi ne kadar zorlasam da başarılı olamayınca ayağa kalkmam gerektiğini anladım. Cartoon Network kanalını açıp koltuktaki yastıklardan birine sarıldım. Açalı beş dakika olmadan uyku tanrısı Hypnos yüzünden uyuyakalmıştım.

Telefonumun salonda yankılanan rahatsız edici sesi ile uyandım. Telefonunun sesinin bozuk olmadığını vodafone arayınca anlayan bi insan için bu kesinlikle garip bi olaydı. "kim arar ki beni ya" diyerek telefona uzandım. Numara kayıtlı değildi. "İyi günler kampanyamızdan yarar-" somurtarak telefonu kapattım ve hemen numarayı engelledim. Zaten neden gereksiz yere umutlanıyordum ki? Telefonumdan bu sefer bildirim sesi gelince gözlerimi devirerek tekrar elime aldım. Muhtemelen yine reklamdı.

Farklı bir bilinmeyen numaraydı. Aman ne hoş..

Mesajı açıp inceledim. Mesajda yazan şeyin hiçbir anlamı yoktu.

054: civcivler lahmajunu sevmez

'bu ne demek şimdi?' diye düşünürken tek yaptığım mesajla boş boş bakışmaktı. Mesajla yeteri kadar bakıştığımı düşündüğümde cevap yazdım.

kaan: O zaman ben civcivim

Bacağımın arasına bir yastık sıkıştırıp tatlı uykuma dönmeye karar verdim. Her halde mesajı yanlış atmıştı.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bucket list || B×BHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin