İyi okumalar! x
**
Niall, Zayn, Liam ve Harry ile birlikte caddede yürüyorduk.
“Şu çocuğa bak. Ne tatlı.”
Caddede yürürken karşımıza çıkan küçük, bir o kadar da tatlı kız çocuğundan gözümüzü alamamıştık. Çocuklar onu severken bir yandan onlara bakıyordum. Annesi neredeydi ki?
Karşıdan koştura koştura bize doğru gelen bayan önümüzde durdu.
“Dokunmayın.”
“Kızınızı sadece seviyorduk, okşuyorduk hanımefendi.”
“Hayır, ondan değil. Kızım kızamık. Size de bulaşır.”
Çocuklar birbirine bakıp bayana gülümsemişti. Bayana teşekkür edip, küçük hanıma da el salladıktan sonra oradan ayrılıp evin yolunu tutmuştuk.
**
“Tanrım!”
Banyodan sesi gelen Harry’ye bakmak için kalkıp banyoya ilerledim. Kapıya geldiğimde açık kapının ardında Harry, Zayn ve Liam vardı.
Harry’nin yüzüne baktığımda kızamık olduğunu görmüştüm.
“Kızamık olmuşlar.”
Kaşlarımı çatıp diğerlerine döndüğümde Liam ve Zayn’in de kızamık olduğunu görmüştüm. İkisi bir bağırdığında susmaları için ağızlarına birer kez vurmuştum.
“Kızamık olmuşum!”
“İyi ki aşılıyım. Önceden de oldum.” Dedim onlara gülerken. Çocukları yalnız bırakarak banyodan çıktım. Harry, Zayn ve Liam salondaki koltuklara yatıp üstlerine yorganları çekmişti. Çocuklara çorba yapıp onlara verirken salona giren Louis bir anda bağırıp geri geri kaçmıştı.
“Kızamık olmuşlar! Bana sakın yaklaşmayın!” diyerek kahkaha atmaya başlamıştı. Odasına kaçtıktan sonra buraya gelen kahkaha sesi çocukların moralini bozuyordu. Çocuklara çorbalarını ikram ettikten sonra salona giren Niall gözlerini ovalıyordu. Tam uyanamamıştı belli ki. Ama haberi de yoktu…
“Bu ne? Haha! Kızamık olmuşlar!” dedi ve gülmeye, hatta kahkaha atmaya başlamıştı. Fakat hala haberi yoktu. Salonu terk ettikten sonra boş çorba kaselerini alıp mutfağa götürdüm. Banyodan gelen sesle yüzümü bilmiş şekilde ifade aldırıp “Niall’a yer açın çocuklar.” dedim çocuklara.
Niall’a da çorba kasesini uzattıktan sonra salona giren Louis’i süzmüştüm. Hijyenik çizmelerini, maskesini ve bonesini takmıştı.
“Bana yaklaşanı öldürürüm.” Deyip salondan kaçıp gitmişti.
O sırada çalan telefonumu açıp karşıdaki kişiye ses verdim.
“Taylor.”
“Başım belada. Lütfen yardım et.”
“Pekala. Geliyorum.”
**
Eve geldiğimde anahtarı köşeye fırlatıp salona geçmiştim. Nefes nefese kalan Louis, maskesinin altından zar zor nefes alıyordu.
“Ne oldu burada?”
“Çok yoruldum. Hep bir şey istediler.” diyerek kendini koltuğun rahatlığına bırakmıştı. “Ben yatıyorum. İyi geceler.”
“İyi geceler Lou.”
Birkaç gün sonra*
Çocuklar iyileşmeye başlamıştı. Herkes odasındaydı. Bense salonda televizyon izliyordum. Yukarı kattan gelen sesle hızlıca yukarı çıktım. Ses, Louis’in odasından geliyordu. Odanın kapısını açmama gerek kalmamıştı çünkü çocuklar açmıştı bile.
“Neler oluyor.”
“Louis kızamık olmuş!”
Çocuklar geri geri gelip kapıya kadar gitmişti.
“Çocuklar! Louis’e yer açın… Gülme komşuna gelir başına, Louis.”