Feragat

78 9 5
                                    

O intihar etmek istiyordu. Yaşamak ona çok ağır geliyordu uzun zamandır. Hayatta kendi küçük mutluluklarından başka hiçbir başarısı yoktu. Hayatta o kendini sevememişti. Onu hiç kimse de sevmezdi zaten. O kimdi ki? Onu neden sevsinlerdi. Fakat o nedensiz severdi. Sevmediği sevemediği kişilerin, şeylerin bir nedeni olurdu.

Sonra anladı ki insanlar kendine zarardan başka bir şey getirmez. O da küstü tüm insanlara. Para kullandığı zaman aldığı dağ evine gitti birkaç hayvanıyla beraber. Bir süre evinin yakınlarındaki gölü izledi. Kafası rahattı. Ona karışan hiç kimse yoktu. Zaten bu araziyi bu civarda bilenler bile çok azdı. İnsanlardan uzak bir şekilde yaşayacaktı artık. Hiçbir sorun yoktu. Yaz mevsiminde böyle bir kararı verdiği içinde çok mutluydu. Kendi küçük mutluluklarından birini daha yaşıyordu. Her gün hayvanları besliyor, onlarla konuşuyor, odun kesiyor, ekin topluyordu. Bazı zamanlar birkaç hayvan avlıyor ve köpeği Sadakat'le beraber yiyordu. Ona Sadakat ismini vermişti çünkü hiçbir insandan göremediği sadık dostluğu ondan görüyor, adeta ondan öğreniyordu.

Odun kesmeye çıkmıştı bir gün köpeği ile beraber. Amaç odun kesmek değildi biraz gezmek can sıkıntısını gidermekti. Geri dönüşte de birkaç odun keser ya da Sadakat'e bir av avlardı. Araba seslerini duymaya başlayınca hep aynı yöne gittiğini fark etti. Hemen sağa döndü yoldan uzaklaşmadı. Hâlâ arabaların sesini duyabiliyordu. Evden epey bir uzaklaşmıştı. Biraz da yorulmuştu, dinlenmeliydi. Yolu arkasına alarak bir ağaca yaslandı ve ayaklarını uzattı. Sadakat olanca tatlılığıyla kafasını sahibinin bacaklarına yerleştirdi ve kuyruğunu sallamaya başladı.

Feragat bir ofiste uyuyakalmıştı. Onu bir arkadaşı uyandırdı. O uyanmak istemiyordu. Arkadaşı onu uyandırmak için çabaladıkça sanki daha da derin bir uykuya dalıyordu. Sonra uyandı ve kendisine iyilik yapmak isteyen arkadaşına küçük bir teşekkür etti. Fakat içinden ona ağzına ne gelirse söylemek istiyordu. Uykudan uyandırılmak, uyandırılmak zorunda ve uyanmak zorunda kalmak en nefret ettiği şeylerdi. Kalktı ve ofisteki lavaboya gidip elini yüzünü yıkadı. Şimdi koridordan geçip kendi odasına dönmeliydi. Koridorda Tuğçe'ye çarptı. Tuğçe'nin elindeki tüm evraklar yere döküldü. Feragat nasıl böyle bir şey yapardı. En sevdiği hatta aşık olduğu kıza nasıl zarar verebilirdi. Kendine çok kızmıştı. Tuğçe'den özür diledi ve evrakları toplamaya başladı. Tuğçe de ona yardım ediyordu. Feragat tüm evrakları düzenli bir şekilde topladı ve Tuğçe'ye verdi. O sırada Tuğçe Feragat'e haftaya nişanı olduğunu söyledi. Feragat bir kez daha yıkıldı ve hiçbir şey söylemeden ve hiç kimseye çarpmadan odasına geçti. Aşık olduğu kız her şeye rağmen onu seçmemişti. Bu Tuğçe'nin seçimiydi. Feragat'in tek yapması gereken ona saygı duymaktı. Hem o aşık olduğu kişinin mutlu olmasını isterdi, kendinin olmasını değil.

Aşk onun için herhangi birini sahiplenmek değil, herhangi birini bir daha mutsuz olamayacağı kadar mutlu etmekti.

Sadakat havlayarak ağaca yaslanmış yatmakta olan sahibini uyandırmaya çalışıyordu. Sadakat bir insan çığlığı duymuştu ve sahibini uyandırmalıydı. Feragat yavaş yavaş gözlerini açıyor ve Sadakat'in neden bu kadar havladığını merak ediyordu. O an irkilip hemen uyanmasına sebep olan bir çığlık duydu. Bir kadın sesiydi bu. Bu ücra köşede insanlar onu yine rahat bırakmamıştı. Şimdi buradan kaçmalı ve insanlardan uzak rahat yaşamına devam etmeliydi. Bunları düşünürken kadın bir kere daha çığlık attı. İçindeki merak artmış ve engellenemez bir duruma gelmişti. O kadını bulmalıydı. Sesin geldiği yönü bulmaya çalıştı. İmkânsızdı. Ses yankı yapıyor ve nereden geldiği anlaşılmıyordu. Fakat Feragat sesin nereden geldiğini anlamıştı. Kendi üstüne doğru koşan ve çaresiz bir şekilde "Beni kurtar" diye bağıran bir kadın vardı.

Feragat donup kalmıştı. Ne yapacağını bilmiyordu. Kadın yanına gelip Feragat'in arkasına geçmiş omuzundan sıkıca tutuyordu. Küçük bir çoçuğun korktuğu zaman babasının bacağına sarılması gibi bir şeydi bu. Kadının beni öldürecekler demesi ile Feragat'in sırtında ki tüfeği eline alması bir oldu. Karşıdan 3 kişi geliyordu. Üçünün de elinde bir tabanca vardı. Feragat'i görünce durdular.

Hayattan GelenlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin