Üniversiteyi yeni bitirmiştim. Bir yıl içinde bir bankada işe başlamıştım. Para kazanacak olma fikri bile beni mutlu ederken şu an para kazanıyordum.
Çok monoton bir hayatım vardı. Evden işe işten eve. Dışarı çıkmayı sevmezdim. Arkadaşlar ısrar etmese neredeyse hiç dışarı çıkmayacaktım. Ev kedisi gibi bir şeydim.
Kedi sahibinin dediklerini yaparken ben de sistemin dediklerini yapıyordum. Zaten gitmem gereken her yer ev ile banka arasındaydı. Bir arabam yoktu yürüyerek gidiyordum.En sevdiğim satıcı da ev ile banka arasındaki bu yoldaydı. Ama onu bulmak için ya sabah erken kalkmalıydım ya da akşam eve çok geç dönmeliydim. Sabah erken kalkamadığım günler arkadaşlarımın ricasını kırmayıp dışarı çıkıyordum. Satıcının geleceği geç saate kadar da eve dönmüyordum.
Tüm işlerimi yapmış, artık çıkmaya hazırlanıyordum. Sandalyeden kalkmak üzereyken arkamdan biri geldi.
Hiçbir şey göremiyordum. Yalnızca bana "Ben kimim?" diye soran bir erkek sesi duyuyordum. Tabi ki de sulu şakalarıyla ünlü olan Volkan'sın sen dedim içimden. Volkan'ın sulu şakalarına sessiz kalırdım hep. Birkaç saniye sonra gözlerimi açtı ve pişkin bir şekilde "Bugün de bilemedin." dedi. Evet bu salakça şakaya her gün maruz kalıyordum. Esasında Volkan yanıma "Akşam arkadaşlarla beraber dışarı çıkacağız, gelmek ister misin?" demek için gelmişti. Maalesef o sabah erken kalkamamıştım.
Onlarla gitmek zorundaydım.
Volkan'ın sulu şakaları dışında kafeye gidecek ekip çok iyiydi. Sohbetleri hoş, eğlenceleri tam benlikti ama işte gezmeyi sevmiyordum.Kafeye gidip saatin yeterince geç olduğuna kanaat getirdikten sonra kafeden çıktım. Kafeye gelme sebebime satıcıya doğru emin adımlarla yürüdüm. Fakat o yerinde yoktu. Acaba erken mi gelmiştim. Hayır tam vaktinde her zaman durduğu yerdeydim. Biraz beklemeye karar verdim. Daha sonra biraz daha beklemeye...
Sabah bir sokak köşesinde uyandığımda boşuna beklediğimi anladım. Saat 9'du banka açılmıştı ve ben geç kalmıştım. Üstüm başım da perişan haldeydi. Ne olursa olsun bankaya bu şekilde gidemezdim. Koşar adımlarla eve gittim. Ve kapıyı açtığım an bugünün pazar olduğunu fark ettim. Bugün tatildi ve boşuna telaşlanmıştım.
Öncelikle güzel bir banyo yapmalı ve sonrasında guruldayan karnımı susturmalıydım. Kahvaltımı yapıp bulaşıkları yıkadıktan sonra her pazar yaptığım şeyi yapacaktım. Bunun için oturma odasını kullanıyordum.
Hayatımda yapıp sıkılmadığım hatta yapmaktan zevk duyduğum şeydi bu. Mutfak dolabında sakladığım satıcıdan aldığım beyazı çıkardım. Oturma odasına geçtim. Artık zevkin doruklarındaydım. Hiçbir şey beni bu kadar mutlu edemez bana sorunlarımı böylesine unutturamazdı. Üniversite yılarının bana tek faydası gibi bir şeydi bu. Eski sevgilimden kalan en iyi şey.
Bir iki yıl içinde hayat beni siyah 2016 model bir Volkswagen Passat'ın içine attı. Artık monotonluktan kurtulmuştum ki ne kurtulmak...
Sistemde yasak olan bir şeyi yapmıştım ve cezamı çekmek üzereydim. 3 erkekle aynı arabada, gözüm kapalı bir şekilde yol alıyordum. Arabaya binmemle beraber önce gözümü sonra ağzımı bandajlamışlardı. Bir süre sonra ağzımdaki bandajı çıkarmışlar ve istediğin kadar bağırabilirsin, demişlerdi. Ses bile çıkaramamıştım. Gözüm hala bandajlıydı nereye gittiğimizi bilmiyordum.
3 adamı da tanıyordum. 3 adamla da beraber üniversite yıllarında beyaz kullanmıştık. Hatta onlarla yatmış bile olabilirdim. Ama hiçbir şey onlara beni bu şekilde bilmediğim bir yere götürme hakkını veremezdi.
Bir yerde durduk. Üçü de arabadan inmiş dışarda konuşuyordu. Kulak misafiri olmak bu durumda yapabileceğim en iyi şeydi. 3 salak yanımdayken bile elimdeki ipi gevşetmiş ve elimi kurtarabilecek duruma gelmiştim. Kulak misafiri olunca arabadan atlayıp koşarak uzaklaşmak yapabileceğim en iyi şeydi. Arkama bakmadan koşmaya başladım. Bir el ateş sesi duydum daha da hızlandım. Herhangi bir yerimden vurulmuş olabilirdim. Ama ben koşmaya devam ettim ve çığlık atmaya başladım. Uzun bir süre koştum. Yorulmuştum biraz dinlenip köpek seslerinin geldiği tarafa gitmeliydim. Orada insanlar olmalıydı tek umudum o seslerdi.
Bir çığlık daha atıp köpek seslerine doğru koşmaya başladım. Karşımda omuzunda av tüfeği ile bekleyen bir adam ve yanında irice bir köpek vardı. Ne olursa olsun adama güvenmeliydim, sonsuza kadar kaçamazdım. Kurtar beni diyerek adamın arkasına geçtim. Adam daha ne olduğunu anlamadan mahşerin 3 atlısı karşımıza dikildi. Korkudan titriyordum ve tanımadığım bir adamın omuzuna sıkı sıkıya sarılmıştım. Beni öldürecekler diye bağırıyordum. Adam 3 kişinin elindeki tabancaları fark edince av tüfeğini çok çevik bir şekilde çıkararak 3 idiota doğrulttu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayattan Gelenler
Short Storyİnsanlardann uzaklașmak isteyen birinin hikayesi bu, İnsanlardan uzaklașıp yeni dünyalara dalmak için madde kullanan birinin hikayesi bu, Ve biriktirdiği kini kusmak üzere olan birinin hikayesi bu, Günlük yașantısından feragat eden birinin hikaye...