Tanıtım: Oscar

1.8K 52 19
                                    

~Liam Payne~

Çekildiğim ellinci selfie'den sonra tekrar kusma isteğimi bastırdım. Hayranlar saatlerdir burada bekliyorlardı ve onları hayal kırıklığına uğratmak istemiyordum. Fakat o kadar yorgundum ki dediğim gibi kusmak istiyordum. Hayranları olabildiğince kibarca itekleyerek Zayn'in yanına ilerledim. O da tıpkı benim gibi görünüyordu. Niall suratlarımızı görmüş olmalı ki gülmeye başladı. Kendimi tutamayıp ben de güldüm. Grupla beraber arabaya gitmenin bir yolunu arıyorduk ki tanıdık bir ses dikkatimizi çekti:

"Siz beş aptal buradan sağ çıkabilecek misiniz?" diye bağırdı siyah Range Rover'ın camından. Anında arabasına atladık. Denizde boğulmak üzere olan birinin atılan can simidine yapışması gibi arabaya atlayışımızdan dolayı kendimi tutamayıp güldüm. Frayn kardeşler bize döndüler. Gülüşlerini bastırdıkları çok belliydi. Dylan ve Nick Frayn'la yakın dosttuk. Daha doğrusu Dylan'la. Onunla Teen Choice Awards'ta tanışmış ve renkli sohbetinden dolayı hemen yakınlaşmıştık. Kendisi bir Hollywood aktörü olur. Havalı değil mi? Nick ise bir Youtuber. Bilirsiniz şu saçma YouTube videolarıyla insanları güldüren biri, herneyse. Dylan halimize acımış olacak ki arabayı kendi evine doğru sürdü. Bizim evlerin çoktan kuşatıldığını biliyordu.

Rahatça arkama yaslandım ve kusma isteğimi tekrardan bastırdım.

***

Dylan güvenliğe selam verirken Nick ise bize beraber bir video çekip çekemeyeceğimizi soruyordu. Harry grup adına bu fikri onaylayınca tüm yüzünü bir sırıtış kapladı. Fraynlar'ın evi benim evimden büyüktü. Çünkü ailecek aynı evde yaşıyorlardı.

Dylan biraz ana kuzusuydu anlayacağınız.

Bizi evde Michelle karşıladı. Evin annesi. Çok tatlı bir bayandı. Daha önce bir kez konuşmuşluğumuz vardı. Dylan, Teen Choice Awards'a annesiyle gelmişti, orada tanışmıştık.

Tamam gülmüyorum.

Krem ve beyaz renklerin ağırlıkta olduğu salona geçip kendimizi koltuklara atmıştık ki hepimiz bir bağırışla-affedersiniz cırlamayla doğrulduk.

"Sen ne yaptım dedin?!" diye bağırarak gelen çakma sarışın bir kız ve önündeki on dört yaşlarındaki oğlan koşturmaya başladı.

Bunlar Hailie ve Cameron olmalıydı.

Cameron önümden koşturarak geçti ve kendini koltuğun arkasına attı. Peşinden Hailie geliyordu ve anladım ki eğer müdahale etmessem büyük ihtimalle bu Cameron'ı son görüşümüz olacaktı. Hailie önümden son hızla geçerken onu belinden yakaladım. Bunu beklemiyor olmalıydı ki birden sinirden parlayan gözleri bana döndü.

Hayır, kesinlikle birbirimizin gözlerine bakarak romantik bir an yaşamadık.

"Bırak beni!" diye cırlamasaydı belki yaşayabilirdik. Bilemiyorum.

Onu bırakmadım ve geriye doğru sürüklemeye başladım. Grubun geri kalanı korku içinde bizi izliyorlardı. Dylan ve Nick bu duruma alışık olmalılar ki gayet rahat bir şekilde oturuyorlardı. Hailie'ye dönüp:

"Sana ne yaptı bilmiyorum ama emin ol bunu sinirle ve şiddetle halledemezsin. Şuan yapabileceğin tek şey canını yakmak. Bu her ne yaptıysa onu geri alamaz. O yüzden biraz sakinleş lütfen." dedim.

Annemin Ruth'la kavga ederken söylediği sözleri kullanmıştım.

Hailie sakinleşmiş görünüyordu. Kafasını hafifçe sallayarak "Haklısın." dedi.

"Sakin misin?" diye sorduğumda usulca kafasını salladı. Onu yavaşça bıraktım. Hala tam yanımda duruyordu. Derin bir nefes aldı ve...tekrar Cameron'a doğru sinirle koşmaya başladı. Reflekslerim devreye girdi ve onu havadayken yakaladım. "Tanrım, sen bir Oscar'ı hak ediyorsun!" diye bağırdım.

Beni sakinleştiğine inandırmıştı.

"Zaten bir tanesine sahibim!" diye bana karşılık verince gözlerimi devirdim. Hala debeleniyordu ve benden kurtulmaya çalışıyordu. Dylan zorlandığımı görmüş olacak ki yanıma gelip Hailie'yi tek hamlede sırtına attı. Hailie ise "Kendimi bir hırka gibi hissettirdiğin için teşekkürler sevgili Dylan!" diye bağırıyordu. Bu kızın sorunu neydi bilmiyorum ama korkmamıştım. Hiçbirimiz korkmamıştık.

Aynı anda gülmeye başladık.

Cameron yavaşça saklandığı yerden çıkıp bana doğru geldi. "Teşekkürler dostum!" deyip yumruğunu yumruğuma çaktı. On dört yaşındaki bu yumurcaktan bunu beklmezdim. Cevap vermediğimi farkedince çatılan kaşlarımı eski haline sokup "Önemli değil küçük adam." dedim. Ona küçük dememe kızmış olacak ki kaşları çatıldı. Ve koşarak annesinin yanına gitti.

Ana kuzuluğu bu ailede genetik olmalıydı...

Hailie's World | Liam Payne (KALDIRILACAK)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin