Şuana kadar hiç yazar notu eklemediğimi fark ettim :/ Bölümün sonunda bir not var :D
~Hailie Frayn~
Lanet. Lanet. Lanet. Lanet. Lanet olsun.
Ne sanıyordum ki? Dualarımın kabul edileceğini mi? Tanrı duamı kabul etmemekle kalmamış aynı zamanda bana çok pis bir kazık da atmıştı.
Ateist olma düşüncelerimi bir kenara itip yoldan çekildim. Range Rover yavaşça yanıma yaklaştı ve arka cam aşağı indi. Acaba ölü taklidi yapsam geçip giderler miydi?
Büyük ihtimalle.
Fakat kendimi dün yeterince rezil etmiştim. Camın oradan gözüken beş kafaya normal olduğunu düşündüğüm bir gülümseme yolladım.
Zayn sırıtarak "Noldu yoksa bensizliğe dayanamadın mı?" diye sordu.
Eğer yalnız olsaydık yemin ederim o camdan uzattığı kafasını koparırdım.
"Yaa evet." dedim. "Yüzünü görememeye dayanamadım. Buraya geldim." Elimi kalbime koydum ve devam ettim "Şimdi gördüğüme göre rahatça ölebilirim artık." dedim ve Dylan'ın arabasına ilerlemeye başladım.
Neden Dylan ile arkadaş olduklarını anlayabiliyordum. Çok büyük bir ortak yanları vardı: gerizekalılık.
Bu düşüncelerle arabaya gelmiş olduğumu fark ettim. Zaten her zaman cebimde olan yedek anahtarları çıkarttım ve arabaya oturdum. Gaza bastığım gibi park yerinden çıktım. Nereye gideceğimi bilmiyordum ama bunu yolda düşünürdüm. Aynamı kontrol ederken telefonumdan gelen zil sesiyle dans etmeye başladım. On saniye sonra yeterince dans ettiğime karar verip telefonu açtım.
Keşke kimin aradığına baksaydım.
Eğer arayanın annem olduğunu bilseydim açmazdım. Beni kontrol etmek için arıyordu, ah!
"Kardeş gününüz nasıl geçiyor Loe?" diye sordu. Sesinde bir ima aradım fakat yoktu. "İyi," dedim "çok eğleniyoruz!".
Amma da yalancıyım.
Annemle biraz daha havadan sudan konuştuk. İyi idare ettiğimi düşünüyordum ki annem Dylan'ı istedi. Ona Dylan'ın lavaboda olduğunu söyledim. Nick'i isteyince de aynı bahaneyi kullandım. Cameron için farklı bir şey bulmam gerektiğini biliyordum fakat aklıma hiçbir şey gelmiyordu.
"Hayır anne, çok büyük bir yerdeyiz! Burada yedi tane banyo var!" diye telefona bağırdım. Annem on dakika sonra tekrar arayacağını ve Dylan'la konuşacağını söyledi.
Şansıma edeyim.
***
Başka seçeneğim olmadığı için beş dakikadan kısa sürede grup evine döndüm. Kapıyı sarışın açtı. Beni beklemediği belliydi. Davetiyle birlikte içeri geçtim. Salonda oturuyorlardı.
Beklediğimden çok daha düzenli bir evdi. Ben her tarafta krili kıyafetler, dağılmış bir oda ve yerde içki şişeleri bekliyordum.
Herneyse, boşverin.
Salon kahve tonlarındaydı. Zayn'in bir şey demesine izin vermeden "Hayır yüzünü özlediğim için ya da burada olmak istediğim için geri dönmedim." dedim.
Dylan kaşlarını çatıp "Niye geldin o zaman?" diye sordu.
Odun.
Saf odun.
Gerizekalı, gıcık, inatçı ve odun.
Derin bir nefes aldım ve "Annem sizinle beraber olduğuma inanmıyor. Beni yine arayacak ve seninle konuşacak. Yani yardımın lazım." dedim ve nefesimi verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hailie's World | Liam Payne (KALDIRILACAK)
FanfictionKızsal konularda beceriksizin teki olan, sinir bozucu, kendini film ve videolarına adamış bir kız ile dünyaca ünlü bir şarkıcının yolları kesişirse ne olur? Peki ya birbirlerine aşık olurlarsa? Hailie'nin hayatı işin içine Liam girince tepetaklak o...